ANLAYIŞ FARKLILIĞI...

Özgür DENİZ - 06.04.2019

Evet, Müslüman topraklarda, Müslüman Ana, Babanın kucağında bu dünyaya doğdum ama Müslüman olmam bilinçli bir tercih neticesindedir. Müslümanlığım da herkesin Müslümanlığıyla aynı olmak zorunda değildir. Yani herkesle aynı yaşamak, bakmak, görmek, duymak, anlamak, düşünmek, inanmak, hissetmek zorunda değilim. Mesela; Müslümanım diye, Müslüman birinin pisliğini örtemem, o da Müslüman diye. Keza; koyun olup boynunu urgana uzatan Müslüman gibi de olamam. Kolay itaat etmem, sorarım, sorgularım ve isyan ederim iktiza ettiği zaman. Göz ardı edilmekten hazzetmem, nasılsa bu bendendir ve bana her hâlükârda tabi olur gibi tiksindirici bir bakış açısının sefil bir muhatabı olmam, olamam, oldurulamam. Emrolunduğum gibi dosdoğru olmam isteniyorsa öyle olmak zorundayım. İlkelerin adamı olurum ama çıkarların kurbanı olmayı reddederim. Geçelim! Bu dünya bir bataklık, bir pislik çukuru, bu bataklığa batmak, bu pislik çukuruna düşmek zorunda değilim. Bu yüzden bu dünya hayatının dışına çıkıyorum ve bu dünyayı kusuyorum. Bu da bendenizin hürriyetimdir. Kimsenin Müslümanlığına bir şey demiyorsam, Müslümanlığıma da bir şey dedirtmem. Geçelim! Müslümanlık ne kadar önsel bir durum olsa da haddizatında sonsal bir durumdur da, zira zaman içinde bir tercih meselesi halini almaktadır. Çünkü değiştirilebilirlik hususiyeti taşımaktadır. Din, değiştirilebilir bir şeydir. Geçelim! Önce insanım. İnsan olmayı ne kadar becerebiliyorsam o kadar Müslümanım. Önce insanca sonra Müslümanca yaşamak zorundayım, tabi Müslümanlığı bir kimlik olarak benimsemişsem ve kendimi öyle tanımlıyorsam. İnsan olamıyor ve insanca yaşayamıyorsam, tercihim Müslümanlık diye çok iyi bir Müslüman olamam. Fakat Müslümanlığımı da kirletebilirim, insanca yaşayamadığım ve üstelik Müslümanlık iddiasında bulunduğum için. Sadece tercih karakteri göstermez, tercihi eylemselleştirmek ve eylemselletirmenin nasıllığı karakteri gösterir. Tercihim bu yönde belirlenmişse elbette. Ne birilerinin dediği ve istediği gibi Müslüman olabilirim ne de birilerinin algılayıp anladığı Müslümanlığa göre yaşamak zorunda değilim. Müslümanım diye de her Müslümanın her sözünü, her hareketini tolere etmek gibi bir zorunluluğa mahkûm da değilim. Kimse, Müslümanlığa sığınarak, istediği gibi hareket edemez, faraza etti, kabullenmesini bekleyemez. Müslümanım diye, Müslüman olduğu iddiasıyla ortaya çıkan her kişinin her türlü hareketini onaylayacak kadar yobaz ve alık değilim. Münhasıran Müslümanlık kimliği mutlak kurtulmuşluğun hücceti olamaz ya da münhasıran Müslüman olan insan olabilir diye de bir şey yoktur. Müslümanım diyen biri Müslümanca yaşamıyorsa, sadece Müslüman kimliğinden dolayı onu takdir edemem. Allah’ın istediği şekilde Müslüman olma gayretinde olmalıyım, olabildiğince. Geçelim! Kimsenin Müslümanlığına bir şey diyemem ama nasıl Müslüman olacağımı bendeniz bilirim ve belirlerim. Kitaba uyacağız. Hakikati söylemek ve uyarmak zorundayım. Zira uyarmayanların sonunu çok iyi biliyorum. Ateşin sadece suçlulara dokunmayacağını da biliyorum. Cahillerden ve zalimlerden olamam. İnsanlık ailesinde ki beyinsizler yüzünden yanamam. Bilmiyorum, görmüyorum, duymuyorum diyemem. Çünkü sustuğum kadar suçluyum, uyardığım kadar suçsuz! Ve suçlara ortaklığı gönüllü kabullenmeyecek kadar aklım başımda. Çünkü Müslüman kimliğine sahip birinin işlediği suçu, bende Müslümanım o da Müslüman öyleyse suçunu görmezden geleyim diyemem, diyecek kadar alçalamam. Dilde Müslümanlık değil harekette Müslümanlıktır olması gereken. Harekette Müslümanlık yoksa dilde ki Müslümanlık mürailik ve münafıklık alameti olmaktan başka hiçbir anlam ifade etmez. Bendeniz böyleyim, kimsenin de öyle olması bendenizi ırgalamaz ama hakikati de haykırmak zorundayım. Çendan kendimi kurtarmak adına!

 

HAK TALEBİ

 

Hayat süreci içerisinde, markasına bakmadan, sadece ve sadece insan olarak görüp, bilip, tanıyıp (ki hiçbir zaman markaya bakmam, insan olmak kâfidir) tanıştığım, konuştuğum, muhabbet ettiğim, birlikte yediğim içtiğim, güldüğüm eğlendiğim, gezdiğim, duygusal ve düşünsel paylaşımlarda bulunduğum saygıdeğer arkadaşlarım, saygıdeğer dostlarım, saygıdeğer kardeşlerim, saygıdeğer güzel insanlar! İlk tanışıklık günümüzden şu mesajın kıymetli varlıklarınıza ulaştığı ana değin kalplerinizi incittiğim, kırdığım, bilerek ya da bilmeyerek hakkınıza girdiğim, günahınızı aldığım olduysa (ki bilerek kolay kolay olmamıştır inşaAllah) tüm kalbimle bilincimle sonsuzcasına özür dilerim her birinizden ve haklarınızı helal etmenizi arzularım. Tabi böylesi bir şey sizlerin özgürlüğünüzdür. Taaa gönlünüzün derinliklerinden bilerek isteyerek helal etmeniz sizlerin hürriyetidir. Ama gönlünüz gerçekten ve gerçekten helal etmek istiyorsa helal ediniz inşaAllah ve dualarınızı da eksik etmeyiniz. Benim hakkım her birinize helaldir ve dualarım sizlerledir inşaAllah. İnsanız, kuluz, aciziz, zayıfız, muhtacız ve günah işleyebiliriz bilerek ya da bilmeyerek. Kalbim ve aklım böyle buyuruyor ve tövbe ediyor tüm günahlarıma. Bu yüzden böyle bir arzu doğdu içimde ve sizlerden de helallik almak istedim. Her biriniz varolunuz sağolunuz inşaAllah. Ayrıca herhangi bir konuda, herhangi bir sebeple yahut şartlar ve koşullar muktezasınca, suçsuz olduğu halde bilerek ya da bilmeyerek ve dahi yanılarak suçlu gördüğüm ve bu yüzden günahına girdiğim tek bir insan kardeşim varsa onlardan da bahusus tüm kalbimle bilincimle sonsuzcasına özür dilerim ve Allah rızası için haklarını helal etmelerini ve dua etmelerini arzularım. Benim hakkım onların her birine helaldir ve dualarım da onlarladır. Duyan duymayana aktarabilirse inşaAllah tüm kalbimle bilincimle sonsuzcasına teşekkürler ederim. Derin ve kalbi muhabbetle selamlıyorum her birinizin aziz ve saygıdeğer varlıklarınızı. Yüce Rabbim sonsuzcasına razı olsun her birinizden.

Tarih: 06.04.2019 Okunma: 717

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?