Evet, Müslüman topraklarda, Müslüman Ana, Babanın kucağında
bu dünyaya doğdum ama Müslüman olmam bilinçli bir tercih neticesindedir.
Müslümanlığım da herkesin Müslümanlığıyla aynı olmak zorunda değildir. Yani
herkesle aynı yaşamak, bakmak, görmek, duymak, anlamak, düşünmek, inanmak,
hissetmek zorunda değilim. Mesela; Müslümanım diye, Müslüman birinin pisliğini
örtemem, o da Müslüman diye. Keza; koyun olup boynunu urgana uzatan Müslüman
gibi de olamam. Kolay itaat etmem, sorarım, sorgularım ve isyan ederim iktiza
ettiği zaman. Göz ardı edilmekten hazzetmem, nasılsa bu bendendir ve bana her
hâlükârda tabi olur gibi tiksindirici bir bakış açısının sefil bir muhatabı
olmam, olamam, oldurulamam. Emrolunduğum gibi dosdoğru olmam isteniyorsa öyle
olmak zorundayım. İlkelerin adamı olurum ama çıkarların kurbanı olmayı
reddederim. Geçelim! Bu dünya bir bataklık, bir pislik çukuru, bu bataklığa
batmak, bu pislik çukuruna düşmek zorunda değilim. Bu yüzden bu dünya hayatının
dışına çıkıyorum ve bu dünyayı kusuyorum. Bu da bendenizin hürriyetimdir.
Kimsenin Müslümanlığına bir şey demiyorsam, Müslümanlığıma da bir şey
dedirtmem. Geçelim! Müslümanlık ne kadar önsel bir durum olsa da haddizatında
sonsal bir durumdur da, zira zaman içinde bir tercih meselesi halini
almaktadır. Çünkü değiştirilebilirlik hususiyeti taşımaktadır. Din,
değiştirilebilir bir şeydir. Geçelim! Önce insanım. İnsan olmayı ne kadar
becerebiliyorsam o kadar Müslümanım. Önce insanca sonra Müslümanca yaşamak
zorundayım, tabi Müslümanlığı bir kimlik olarak benimsemişsem ve kendimi öyle
tanımlıyorsam. İnsan olamıyor ve insanca yaşayamıyorsam, tercihim Müslümanlık
diye çok iyi bir Müslüman olamam. Fakat Müslümanlığımı da kirletebilirim,
insanca yaşayamadığım ve üstelik Müslümanlık iddiasında bulunduğum için. Sadece
tercih karakteri göstermez, tercihi eylemselleştirmek ve eylemselletirmenin
nasıllığı karakteri gösterir. Tercihim bu yönde belirlenmişse elbette. Ne
birilerinin dediği ve istediği gibi Müslüman olabilirim ne de birilerinin
algılayıp anladığı Müslümanlığa göre yaşamak zorunda değilim. Müslümanım diye
de her Müslümanın her sözünü, her hareketini tolere etmek gibi bir zorunluluğa mahkûm
da değilim. Kimse, Müslümanlığa sığınarak, istediği gibi hareket edemez, faraza
etti, kabullenmesini bekleyemez. Müslümanım diye, Müslüman olduğu iddiasıyla
ortaya çıkan her kişinin her türlü hareketini onaylayacak kadar yobaz ve alık
değilim. Münhasıran Müslümanlık kimliği mutlak kurtulmuşluğun hücceti olamaz ya
da münhasıran Müslüman olan insan olabilir diye de bir şey yoktur. Müslümanım
diyen biri Müslümanca yaşamıyorsa, sadece Müslüman kimliğinden dolayı onu
takdir edemem. Allah’ın istediği şekilde Müslüman olma gayretinde olmalıyım,
olabildiğince. Geçelim! Kimsenin Müslümanlığına bir şey diyemem ama nasıl
Müslüman olacağımı bendeniz bilirim ve belirlerim. Kitaba uyacağız. Hakikati
söylemek ve uyarmak zorundayım. Zira uyarmayanların sonunu çok iyi biliyorum.
Ateşin sadece suçlulara dokunmayacağını da biliyorum. Cahillerden ve
zalimlerden olamam. İnsanlık ailesinde ki beyinsizler yüzünden yanamam.
Bilmiyorum, görmüyorum, duymuyorum diyemem. Çünkü sustuğum kadar suçluyum,
uyardığım kadar suçsuz! Ve suçlara ortaklığı gönüllü kabullenmeyecek kadar
aklım başımda. Çünkü Müslüman kimliğine sahip birinin işlediği suçu, bende
Müslümanım o da Müslüman öyleyse suçunu görmezden geleyim diyemem, diyecek
kadar alçalamam. Dilde Müslümanlık değil harekette Müslümanlıktır olması
gereken. Harekette Müslümanlık yoksa dilde ki Müslümanlık mürailik ve
münafıklık alameti olmaktan başka hiçbir anlam ifade etmez. Bendeniz böyleyim,
kimsenin de öyle olması bendenizi ırgalamaz ama hakikati de haykırmak
zorundayım. Çendan kendimi kurtarmak adına!
HAK TALEBİ
Hayat süreci içerisinde, markasına bakmadan, sadece ve sadece
insan olarak görüp, bilip, tanıyıp (ki hiçbir zaman markaya bakmam, insan olmak
kâfidir) tanıştığım, konuştuğum, muhabbet ettiğim, birlikte yediğim içtiğim,
güldüğüm eğlendiğim, gezdiğim, duygusal ve düşünsel paylaşımlarda bulunduğum
saygıdeğer arkadaşlarım, saygıdeğer dostlarım, saygıdeğer kardeşlerim,
saygıdeğer güzel insanlar! İlk tanışıklık günümüzden şu mesajın kıymetli
varlıklarınıza ulaştığı ana değin kalplerinizi incittiğim, kırdığım, bilerek ya
da bilmeyerek hakkınıza girdiğim, günahınızı aldığım olduysa (ki bilerek kolay
kolay olmamıştır inşaAllah) tüm kalbimle bilincimle sonsuzcasına özür dilerim
her birinizden ve haklarınızı helal etmenizi arzularım. Tabi böylesi bir şey
sizlerin özgürlüğünüzdür. Taaa gönlünüzün derinliklerinden bilerek isteyerek
helal etmeniz sizlerin hürriyetidir. Ama gönlünüz gerçekten ve gerçekten helal
etmek istiyorsa helal ediniz inşaAllah ve dualarınızı da eksik etmeyiniz. Benim
hakkım her birinize helaldir ve dualarım sizlerledir inşaAllah. İnsanız, kuluz,
aciziz, zayıfız, muhtacız ve günah işleyebiliriz bilerek ya da bilmeyerek.
Kalbim ve aklım böyle buyuruyor ve tövbe ediyor tüm günahlarıma. Bu yüzden
böyle bir arzu doğdu içimde ve sizlerden de helallik almak istedim. Her biriniz
varolunuz sağolunuz inşaAllah. Ayrıca herhangi bir konuda, herhangi bir sebeple
yahut şartlar ve koşullar muktezasınca, suçsuz olduğu halde bilerek ya da
bilmeyerek ve dahi yanılarak suçlu gördüğüm ve bu yüzden günahına girdiğim tek
bir insan kardeşim varsa onlardan da bahusus tüm kalbimle bilincimle
sonsuzcasına özür dilerim ve Allah rızası için haklarını helal etmelerini ve
dua etmelerini arzularım. Benim hakkım onların her birine helaldir ve dualarım
da onlarladır. Duyan duymayana aktarabilirse inşaAllah tüm kalbimle bilincimle
sonsuzcasına teşekkürler ederim. Derin ve kalbi muhabbetle selamlıyorum her
birinizin aziz ve saygıdeğer varlıklarınızı. Yüce Rabbim sonsuzcasına razı
olsun her birinizden.