TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE'NİN MEÇHUL BAŞKANINA

Özgür DENİZ - 29.11.2008

 

Sayın Başkanım! Sizlerin de malumunuz olduğu üzere mukaddes vatanımızın en büyük nakısası kaht-ı ricaldir. Haddizatında sizlerin varlığı bu nakısayı gidermiş olsada güçlü bir kişiliğe ve asil bir ruha sahip olan devlet büyükleri bakışları hep üzerlerine çevirmişlerdir ve düşmanlar hiç boş durmamışlardır. Ve her daim ekarte edilmeyle yüzleşmişlerdir. Binaenaleyh Allah sizleri ve sizin gibi olanları korusun ve yüceltsin.

 

Sayın Başkanım! Menfaat şebekeleri, ikbal meftunları, dış odakların yerli işbirlikçileri, netameli örgütlerin ajanları bu vatanın terakkisini engellemek, zenginliğini yağmalamak ve alın terini gasp etmek için bir şeytan üçgeni kurmuşlardır. Planlarını işletmek, çarklarını döndürmek için çalışmaktadırlar. Masum halkımız bin parçaya bölünmüş bu gizli ellerin değirmenine su taşımaktadır. İçerideki yerli görünümlü yabancılarda bu şer, fitne, ihanet ve menfaat şebekesini kollamakta, her nevi araçlarını bunların hizmetlerine müheyya kılmaktadırlar. Bu ülkede yerli halkın, bu yurdun öz sahiplerinin sesi kesilmek istenmektedir. Yerli halk, üstad Necip Fazıl’ın da ifadesiyle ‘’öz vatanında garip, öz yurdunda parya’’ durumundadır. İstenmektedir ki, bu ülkede vahşi kapitalizmin kanunları işlesin, çark mütemadiyen dönsün, değirmenin suyu küresel ticaret baronlarının tapınaklarına aksın. Müslüman milletimizde hizmetkâr olsun, köle gibi çalıştırılsın. Ama siyasette, ekonomide ve basın âleminde sesleri çıkmasın. Münhasıran hizmet etsinler, üretsinler ve metropollere göndersinler. Görünen durum budur.

 

Sayın Başkanım! Medya bu vatana ve millete hizmetten beridir. Yerli kapitalistler küresel kapitalistlerin hizmetkârıdırlar. Bu ülkenin zenginliklerinden ülkenin öz sahiplerinin pay alması engellenmektedir. İş yapan yerli halk ‘’bilmem ne sermaye’’ damgası vurularak tehlikeli imiş gibi gösterilmeye yeltenilmektedir. Siyaset üreten yerli insanlara ‘’mürteci’’ damgası vurularak yapay korkular üretilmektedir. Herkes gerçekten, doğru olandan son sürat kaçmaktadır. Kimse hakikatle yüzleşmeye yanaşmamaktadır. Tabi bunda yıllarca yüreklere zerk edilen korku politikasının da tesiri sarf-ı nazar edilemez. Bir kör dövüşü ülkeye hâkimdir. Medya her olayda hakikati örtmekte ya da saptırılmasına çalışmaktadır. Böylece derin bir kin duydukları yerli halktan intikam almaya çalışmaktadırlar. Medya bu ülkenin ve milletin temel dinamiklerine saygı duymayı içselleştirememiştir. Batı muvacehesinde duyduğu aşağılık kompleksinden kurtulamamıştır. Batı mukallitliğinde boğulmuştur. Ama teknolojisini, ilmini değil zat-ı âlilerinizin de sarih bir şekilde beyan ettiğiniz gibi, sefil, iğrenç, aşağılık, soysuz ve temelsiz ahlakını taklit etmektedir. Batı aydınlarının inanmasalar bile dinlerini bilmelerine mukabil bizim aydınlarımız dinden bihaberdir. Ve bu içler acısı bir haldir. Şöyle köşe başı tutanlara bir baktığımız zaman, sükseden, boyalı surattan, riyakârlıktan, bencillikten, duygusuz ve kin dolu bakışlardan, markalı giyimden ve son model otomobillerden başka bir görüntü yoktur maatteessüf. İnsaniyet, güzellik, dürüstlük, haysiyet ve hakikat namına hiçbir şey müşahede edemiyoruz ne yazık ki. Bu muazzez milletin var oluş kodlarını yıkmak, yok etmek, tahkir ve tezyif etmekten büyük keyif aldıkları aşikârdır.

 

Sayın Başkanım! Bu insanlığın, sizler gibi dürüstlüğü, insanlığı, adamlığı, namusluluğu, haysiyetliliği, kimlikliliği ve kişililiği aşılayacak liderlere ihtiyacı vardır. Sizler bu ülkeye ve millete hizmeti erek edinmişken muhalifleriniz hem kendilerine, hem milletlerine, hem de ülkelerine yazık etmektedirler. Artık topyekûn birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz zamanları yaşıyoruz. Sizler bu kervanın şu an ki öncüsü olarak bu sağlayabilecek en ideal lidersiniz. Bu tren kaçarsa geri dönmesi muhaldir. Treni durdurmak bir sonraki istasyonun hakkıdır, tabi bu arada her şey herc-ü merc olmazsa. Tek can ve tek fikir olmak iktiza ediyor necatımız ve hayatımız için. Hiçbir kimse ruy-i zeminde dinsiz, dilsiz, tarihsiz, vatansız, milletsiz bir topluluk gösteremez.

 

Sayın Başkanım! Bu toplumun değer yargılarına yabancı olanlar ve azınlıkta olmalarına rağmen bu millete hükmetmeye tevessül eden yerli yabancılar artık bu toplumun temel dinamikleriyle barışmak ve uyum sağlamak zorundadırlar. Toplum tarlasına, barış, kardeşlik, sevgi, muhabbet, adalet, özgürlük tohumları atılmalı ve özgür bir milletin ve tam bağımsız bir devletin boy vermesi sağlanmalıdır. Bilakis, külliyen geri dönüşü muhal olan bir vartanın kenarına yaklaşmaktayız. Türküyle, Kürtüyle, Ermenisiyle, Rumuyla aynı topraklarda, aynı bayrağın gölgesinde, aynı devletin çatısı altında yaşamak zat-ı âlinizin beyanlarıyla da değiştirilmez kaderimiz. Binyıllardır olduğu gibi. Zira kardeşlik türkülerini de terennüm etmek değişmez kaderimiz. Barış içinde yaşamalıyız ve yaşayacağız. Bu kardeşliği hiçbir netameli oyun, hiçbir hain el bozamayacak. Bizlerin azim ve kararlı duruşuyla. Bu muazzam toplumsal armoniyi yok etmeye ve bozmaya hiçbir namussuz şebekenin gücü yetmeyecektir İnşaallah. Bu tür netameli tezgâhlara ve tuzaklara yeltenenler sizlerin ve bizlerin azim ve kararlılığımızla bertaraf edilecektir, edilmelidir. Akıllı ve uyanık olmalıyız. Yolumuzda uyumadan, yolumuzdan sapmadan koşar adım ilerlemeliyiz. Dış odaklar ve içerideki taşeronları bu ulvi kardeşlik bağını zedeleyip bu toplumu birbirine kırdırarak bu ülke ve millet üzerindeki hâkimiyetini perçinlemeye ikdam etmektedir. Her türlü hileli ve alengirli yolu istimal ederek. Osmanlı İmparatorluğu’nu da bu tür tezgâhlarla parçalayan küresel emperyalizm şimdi de bu topraklarda aynı oyunu tekrar sergiliyor. Ne zaman akıllanacağız, uyanacağız, dirileceğiz, direneceğiz. Artık bu toplum bireysel hesaplar yapmaktan vazgeçmelidir. Bu konuda uyarılmalıdır. Sizler gibi ufku yakalamış, hakikati idrak etmiş oyun kuruculara ihtiyacı vardır. Allah sizleri korusun ve yüceltsin. Yolunuzda muvaffak ve muzaffer kılsın İnşaallah. Hepimizin hesapları bu ülkeye, bu millete ve insanlığa dair olmalı ve temiz olmalı.

 

Sayın Başkanım! Âlem bizim olsa da köle gibi yaşadıktan, özgürlüğün ve kardeşliğin tadına varamadıktan, her yönde adalet içinde yaşamadıktan sonra ne yazar. Bizler mütemadiyen ölüm uyarsı ve ahiret bilici ile yaşayan insanlarız. Hesabı unutup hesapsızca yaşamak bizim şanımızda yoktur. Biz kitaplı bir medeniyetin çocuklarıyız.

 

Sayın Başkanım! Bu ülkede yıllarca herkes birbirini suçlamaktan iş yapamadı. Artık insanlarımız birbirlerini suçlamaktan vazgeçmeli, ortak bir dil oluşturmalı ve insanlığın ortak vicdanı ekseninde yeni bir düşünce tarzı kurulmalıdır. Kuşatıcı ve kucaklayıcı retorikler üretilmelidir. Bu vatana, bu millete ve insanlığa dair sevgi, muhabbet, özgürlük, adalet, kardeşlik ve barış şarkılarını terennüm edenlerle; batının borazanlığını yapmaktan bir türlü kendi halkına yüzünü dönemeyen, hedonizm ve mukallitlik batağında boğulan, bu toprakların zenginliklerini yağmalayıp değerlerini tahkir ve tezyife yeltenen, toplum tarlasına kin, nefret, katliam, kaos, ihanet ve ihtilaf tohumu ekenler saflarını belirlemelidir. Ya Şeytanın safındasınızdır ya da Tanrı’nın. Zira Şeytan kötülüğü Tanrı iyiliği temsil eder. Şeytan ihaneti Tanrı vefayı temsil eder. Şeytan nefreti Tanrı sevgiyi temsil eder. Şeytan tefrikayı Tanrı tevhidi temsil eder. Şeytan kaosu Tanrı barışı ve kardeşliği temsil eder. Şeytan yok etmeyi Tanrı yaşatmayı temsil eder. Şeytan çirkinliği Tanrı güzelliği temsil eder. Şeytan almayı Tanrı vermeyi temsil eder. Şeytan insanlığı öldürmeyi Tanrı insanlığı diriltmeyi temsil eder. Şeytan bedduayı Tanrı duayı temsil eder. Şeytan esareti Tanrı özgürlüğü temsil eder. Şeytan zilleti Tanrı izzeti temsil eder. Şeytan zulmü Tanrı adaleti temsil eder. Şeytan karanlığı Tanrı aydınlığı temsil eder. Şeytan yalanı Tanrı hakikati temsil eder. Şeytan yıkmayı Tanrı yapmayı temsil eder. Şeytan bölücülüğü Tanrı birliği temsil eder. Şeytan arsızlığı Tanrı hayâyı temsil eder. SON TAHLİLDE; Şeytan, bütün süfli duygu ve düşüncelerin; Tanrı ise, bütün ulvi duygu ve düşüncelerin membaıdır. Buyurun saflar netleşsin. Ve herkes tavrını ona göre tayin etsin. Haysiyetsizlik yapmasın. Muazzez milletimiz de, safları belirlemede, namuslu ile namussuzu tefrik etmede, şerefli ile şerefsizi belirlemede bu kıstaslara göre hareket etsin ki yanılmasın. Ve ok yaydan boşalınca hedef on ikiden vurulsun. Şeytan ebediyen sürgün edilsin bu mukaddes topraklardan ve aziz halkın bağrından. Bilakis bizler türap olacağız.

 

Sayın başkanım, aynı zamanda evlatlarımızı da müptezelliğin, tefessühün, pespayeliğin gürül gürül aktığı yerlerden muhakkak ama muhakkak uzak tutmalıyız bu yerleri iktidar erki otokontrole tabi tutmalıdır. Ve bu siz kıymetli yöneticilerimizin ellerindedir. Yoksa yarınlarda o masumiyetin, paklığın, asaletin ve güzelliğin örneği olan necip evlatlarımızın yerinde vahşi birer canavar, bu millet namussuz birer hain, ana-babalar psikopat birer esrarkeş yahut cellât, bu devlet haysiyetsiz birer kan emici bulacaktır. Bunda kuşku yoktur. Bir yabancı bilginin deyimiyle ‘’yüksek zekâlarını kitapla beslemeyen milletler yok olmaya mahkûmdur.’’ Zira Ziya Paşa’nın da ifadesiyle ‘’milli ahlakını oluşturamayan ve bunu gençliğine zerk edemeyen milletler uzun süre yaşayamazlar.’’ Keza Tolstoy da şu güçlü ve net ifadeleri sarf ediyor: ‘’ahlak kurallarını çiğnemeyin, zira öcünü çabuk alır.’’ Biz bu durumu acı şekilde yaşamış bir milletiz ve elan da yaşamaktayız. Devlet-toplum-aile üçgeninde bir kurtuluş reçetesi hazırlamak en temel ve hayati görevimizdir. Ve devletimiz bu konuda öncü olmalı ve süreci mutlaka takip ve kontrol etmeli, gücünü konuşturmalıdır. Devletin konuşamadığı bir yerde kimse konuşamaz bu muhaldir ve mantığa uygundur. Zira en güçlü el devletin elidir. Bilakis istikbalimiz mutlaka zifiri karanlık olacaktır.

 

Sayın başkanım, binaenaleyh aydınlığımızın, umudumuzun, sevincimizin, özlemimizin, hürriyetimizin, bağımsızlığımızın, barışımızın, uhuvvetimizin, birlik, dirlik ve beraberliğimizin, tarihimizin, yüce dinimizin, vatanımızın, milletimizin, devletimizin ve var oluş kodlarımızın yegâne sigortası olan gençlerimizi çok çok iyi yetiştirmeli ve ayrık otlarının onları boğmasını engellemeliyiz.

 

Sayın başkanım, bu toplumun sonsuz ve derin uykudan isticalen uyanması ve hakikatle yüzleşmesi iktiza etmektedir. Yoksa uykuda iken boğulması an meselesidir. Ve bunun için bir kıvılcıma ihtiyaç duyulmaktadır. Sizlerin varlığı bu milletin en büyük şansıdır şu meşum çağda. İnsanlığın şirazesinden çıktığı ve her şeyin herc-ü merc olduğu bir devirde. İçimizde ki Tanrı’nın öldürülmesine müsaade etmeyiniz lütfen asil başkanımız. Zira şeytan ve şeytanlaşmışlar hayatımıza kastedecekler. Sizleri ve sizlerle birlikte bu halkı yok edecekler. Değerlerimizi sıfırlayacaklar. Alın terimizi emecekler. Hazinelerimizi yağmalayacaklar. Değerlerimizi talan edecekler vandallar. Zenginliklerimizi inhisarlarına alacaklar. Vatanımızı işgal milletimizi esir edecekler. Bizi devletsiz, dinsiz, vatansız, bayraksız, değersiz bırakacaklar. İnsanlık tarihinden silecekler. Her şeyimiz, umudumuz sizlersiniz aziz, asil, karizmatik ve soylu başkanımız 

 

En kalbi saygılarımla sayın başkanım.

 

DERİN NÜANSLAR:

           

1.Yerli görünümlü yabancı tohumlar, öz yerli tohumları zehirlemek için ellerinden gelen gayreti gösterseler de artık beyhudedir. Bu topraklar yeniden rahmet yağmurlarıyla ıslanmaya başlamıştır. Bu toprağın yüce nesli uyanmaya, dirilmeye ve direnmeye start vermiştir. Artık tarihin tekerleği ileriye doğru dönmeye ve masum Anadolu’nun bağrı yanık evlatlarını güldürmeye başlamıştır. Tam Bağımsız Türkiye kurulacaktır artık.

 

2.BİR HALK BİR KERE ZİNCİRLENİR. Ve bir daha asla zincir vurulamaz o halka. Ki vurulursa, o halk, halk değildir. O halkın bağrında yaşayan siyasetçi ve aydın adam değildir. Adam olan halkı için dövüşür. Halkının uyanması, yükselip yücelmesi, devletinin bağımsızlığı ve terakkisi için savaşır. Halkın, kendisini uyutanlara ve esaret altında inletenlere tekrar teslim edilmesi demek tarihten asla ders alınmamış olması demektir ki bu bedbahtlıktır. Alçakça yaşamın hak edilmesi demektir.

 

3.Bu ülkenin gerçek derin aklı evvel emirde milli bir istihbarat ağını teşekkül etmelidir ve meçhul başkan ilk önce bu işe önem vermelidir. Biliniz ve kesin olarak inanınız ki; güçlü, sağlam, kararlı ve kahraman bir milli istihbarattan mahrum bir fert, toplum ve devlet asla huzuru bulamaz, hayattan tad alamaz. ki Tam Bağımsız bir ülkenin de motorudur milli istihbarat. Bu milli istihbarat bünyesinde istihdam edilecek elemanlarda her yönde çok iyi teçhiz edilmelidir. Bir istihbaratın bütün jargonlarına, tekniklerine, taktiklerine ve stratejilerine sahip olmalıdır bu elemanlar. Tabi bu her eleman için değil yönlendirici as elemanlar için geçerlidir. Zira netameli olabilir. Artık gereğini yapmak, yapmak mevkiinde olanlara düşmektedir. Bizler naçiz fikirlerimizi beyan etmekle mükellefiz.

 

4.Biri çıkmış ve bu toprağın as ve öz çocuklarından birine iftira atmaya yeltenmiş. Evet, bir işler yapmış ve kendini kullananlara dehşetli bir kazık atma harekâtı gerçekleştirmiş. Bu vahim bir iştir haddizatında. Ama bu adamın her dediği doğru olacak diye bir şey yoktur ve olamaz. Bir kere iftira attığı haysiyetli insan (((BBP Genel Başkanı Sayın Muhsin Yazıcıoğlu))) bu tür dalaverelere girecek kadar basit değildir. Herkes herkesi destekleyebilir ve bu engellenemez ki zaten engellenmesi ahmaklıktır. Zira siyasetçi dediğin desteğe ihtiyaç duyar ve desteksiz yapamaz. Kimseye de kardeşim sen beni destekleme yoksa şaibe altında kalırım demez, derse de bu aptallık olur. Ama bu haysiyet abidesi insan bu toprakların en soylu ve en şerefli evlatlarından biridir ve hayatı bu devlete, bu millete, bu bayrağa, bu marşa, bu ezanlara ve bu kutsal topraklara karşı düşman odaklarla mücadele ederek geçmiştir. Harbidir, hasbidir, samimidir. Adamdır. İnsandır. Halkın sözcüsüdür, halkın savaşçısıdır. Hakikatin emrindedir. Toprağının ve toprağının çocuklarının emrindedir. Mukaddeslerin hizmetkârıdır. Ya da görünen köy budur ve kılavuz istemez. O alçakça iftirayı atanda, o iftirayı yaymaya yeltenen karanlık odakların karanlık sözcüleri de hadlerini bilmeliler ve aşmamalıdırlar.

Tarih: 29.11.2008 Okunma: 661

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?