BÜYÜK YANILGI VE KARANLIĞIN KUYUSU...16...

Özgür DENİZ - 31.05.2019

Hep gerçek deyip duruyorsun, hangi gerçeği arıyorsun? Nedir gerçek dediğin? Bir bilsem, ahhh bir bilebilsem! Bilmiyorsan niye boş boş konuşuyorsun. İşte konuşuyorum. Konuşmak parayla değil, izinle değil, bilakis bedava. Yalanların ne hayatlar çaldığını, hayatımı çaldığını biliyor musun? Yaşadığın hayatın yalan olduğunu biliyor musun? Ya da gördüklerinin yalan olduklarını ve hiç durmadan yalan soluduklarını biliyor musun? Bilmiyorsun ve sadece yaşadığını sanıyorsun ve doğru yaşadığını sanıyorsun. Oysa nerden bileceksin! Bilseydin olmazdın, olursan da ne halde olduğunu bilmezdin, zaten yaşayamazdın da, yaşardın da yaşayamazdın. Korkaksın, korkuyorsun, korkutuyorlar. Diz çökmüşsün, boyun eğmişsin, kul ve köle olmuşsun. Soru bile soramıyorsun, neyi sorgulayabiliyorsun? Sırtını dayamışsın kutsallaştırdığın birkaç olguya ve onları olaylaştırmaya çalışan bir oyuncaksın. Seni üretenlerin oyuncağı! Oynarken bile zevk alan sen değilsin. Belki oynayan da sen değilsin! Alıştırıldığını yaşıyorsun, yaşadığına yaşamak diyorsun, çünkü inandırılmışsın alıştırıldığına. Beynine hapsolmuş düşüncelerinin, beynini ne hale getirdiğini biliyor musun? Olsaydı bilirdin! Olmadığı için uyuyorsun, uyduğun için ihtiyaç duymuyorsun. Gerçekler korkutucudurlar! O yüzden yokturlardırya. Yok ederler, var edersen de yok ederler. Ama bana yine de gerçekler lazım. Çünkü neyin yalan olduğunu ve o yalanlar üzerinden ne hayatların yandığını, ocakların söndüğünü çok iyi biliyorum. Dilim söylemese de kalbim biliyor ve iman ediyor. Ve o yalanlar birgün mutlaka ortaya çıkacaklar ve sürüler oldukları yerde mıhlanıp kalacaklar. Korkmuyor musun? Gerçekleri bilmiyorum ki niye korkayım? Ki, korktuğum için gerçekler lazım ya işte. Çünkü gerçekleri bilirsem korkmayacağım. Bilmediğin içinde korkmadığını söylüyorsun. Tamam, bilmeyen korkmaz ki zaten. Ama bilirsen de korkmayacaksın bu nasıl oluyor? Çünkü biliyorsan özgürsün ve bilmeden var olmaktansa bilerek yok olmak daha iyi değil mi? Bir yıl yalan yaşamak mı bir gün gerçek yaşamak mı? Bir ömür hayvan gibi yaşamak mı yoksa bir gün de olsa insan gibi varolmak mı? Belki bir anlık korkusuz olacağım ama o da önemli bir şey! Gerçeği arıyorum ve gerçekleri pervasızca haykıracak yürek lazım. Kimde var o yürek? Göremiyorum, göstersene biliyorsan. Herkes yalancı mı yani? Doğru olduklarını ispatlamaları lazım ve doğrulamam lazım. Kimse gerçeği söylemiyor ve yazmıyor mu yani? Çoook derin bir mesele ve derin bir dert. Yazıyorlar ve söylüyorlar mı sence? Ama iyi kazanıyorlar!!! Gerçekleri, kazanmaya tercih edebileni gördün mü? İşte asıl yok oluş o zaman başlıyor ama yok oldukça var oluyormuş gibi oluyorsun. Benim göremediğim neyi görüyorsun? Yalan söyleyip yalan yazıyorlar ama kendi kendilerine yazıp söylediklerini yine kendilerine doğrulatıyorlar ve önce kendilerini sonra da herkesi kandırıyorlar. Gerçekler ölür, bu yüzden yalanlar yaşar! Senin doğrulaman doğruladığın şeyi doğru mu yapacak? Kim bilir! Yani illa senin mi doğrulaman lazım? Öyle bir derdim yok ama vicdanım ve aklım var! Nasıl yani? İşte öyle! Peki, neyin gerçeğini arıyorsun? Hangi gerçeği mi arıyorum? Sade gerçeği, sadece gerçeği arıyorum. Nerden biliyorsun, bileceksin aradığının gerçek olduğunu? Ya da neyle bileceksin ve işte gerçek bu diyeceksin? Demeye gerek kalmaz ki, gerçek canlanır o zaman. Açık konuşsana. Nasıl yani? Bildiğin açık konuş. Gerçek deyip duruyorsun ama konuştukların bir şey anlatmıyor. Anlatsaydı anlatılamazdı ki! Bulduğunun gerçek olduğunu neyle ispat edeceksin? Bilmiyorum işte ama gerçeği arıyorum. Bulursam da işte bu gerçek diyeceğim ve işte o gerçektir gerçekten. Belki zaman aydınlıktır! Tamamda bulduğunun gerçek olduğunu nereden bileceksin? Bulduğumda o gerçektir zaten. Ama bir ölçüsü yok mu bunun, bilinenin gerçek mi yalan mı olduğunu gösterecek? Bilmiyorum işte arıyorum, sadece gerçeği arıyorum. Ama gerçekleri bilmediğimi biliyorum! Gerçeklerden korkulduğunu da biliyorum. Ne yani kimse doğruyu söylemiyor mu? Söylenseydi arar mıydım sence gerçekleri ya da gerçek diye bir şeyi? Gerçekten yalan mı yaşıyoruz? Doğru yaşadığının delili nedir? Doğru yaşıyorum dediğin bu mu? Hayatında doğru yok ama doğru yaşadığın iddiasındasın. Nasıl oluyor? Yalan olduğu konusunda delilin nedir? Doğru değilse yalandır. Yalan değilse de doğrudur o zaman. Ama doğru değil. Nasıl, niçin, neden? Gerçeği arıyorum, bulunca söylerim!...

 

Doğmak, son nefesini verene değin bitmeyecek kavgaya uyanmaktır. Uyanmak, fasılasız saldırılara maruz kalmaktır. Saldırılacaksın! Sımsıkı sarılacaklar, ulaşmaları ve kavuşmaları için saldıracaklar, korkup kaçarsan kaldıracaklar. Çünkü gerçeklerden yalanlara uyanırsın ve yalanlar bitevi saldırırlar sana, seni yalanlaştırmak için ve daha çok şeyin saldırısına uğrarsın. Saldırılara karşılık verecek gücün olmazsa yıkılırsın, yok olursun. Ya yok olacaksın ya da var, üçüncüsü yok, var ama yok. Çünkü ölmek yok, yok ölmek, ölmek; yalandır! Yaşamaksa gerçek… Gerçekleri ara, aramak kolaydır ama zor olan bulmaktır. Fakat bulduran yine de aramaktır. Bulduğun zamanda gerçeklerle savaşmak en zorudur. Çünkü dünya yalandır! Savaşmak zorundasın! Varolmak zor, yok olmak kolay bir o kadar ama varolmak zorundasın. Kavga edeceksin ya da bayrağı çekecek, çekileceksin. Rahatsın! Varmışsın gibi yaşayacaksın. Yaşıyorsun diyecekler ve kanacaksın, kanmanın keyfini süreceksin, sürüye dâhil olacaksın, yaşadığını sanacaksın süründüğünün farkında olmadan, iti gibi yaşayacaksın, kemik beklemekle geçecek ömrün. Dünya hali diyecekler ve haline sevineceksin, çünkü halimde ne var deyip dediklerine inanacaksın, inandığın için zokayı yutacaksın. İnandırıldığın gibi yaşayıp, inanman gerekipte inanmadıklarınla savaşacaksın, inanmaman gerekenlerle. Beynini çalmışlar, kabini sökmüşler senin. Bu yüzden şaka gibisin, şakalara bile inanacak kadar komiksin, trajikomik yaşıyorsun. Var olduklarını sanarak yaşıyorsun, alıştırıldığın yaşamı ama olmadıkları için alıştırıldığının farkında bile değilsin yaşadığın yaşama. İkisini de geri al! Savaşmadan yaşayamaz insan! Çünkü savaş meydanındasın. Ama silahın olmadan nasıl direneceksin? Her şey saldırıyor sana görmüyor musun? Görseydin savaşa hazır olurdun. Ama hiçte hazır değilsin, hazırlayacak araçlardan yoksunsun. Aksine hazır olmanı geciktiren çok şey var, şeyin var. Dünya saldırıyor sana, hastalık fasılasız pençesini savuruyor, korku kalbine girmeye ve seni zayıf düşürmeye çalışıyor, cehalet beynini kemiriyor, zincirler gövdeni sarıyor, yalanlar saldırıyorlar sana. Gerçekmiş gibi sunulan yalanları çok kolay yutuyorsun, yuttuğun gibi yatıyorsun ve bir daha kalkamayacağın uykuya dalıyorsun. Gerçekler, beynine de düşseler, kalbine de üşüşseler artık kalkamazsın ve savaşamazsın. Çünkü hapı yutturmuşlar sana ve sen gerçekten yutmuşsun hapı ama gerçek değil yuttuğun hap!

 

‘’Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’’man gerekiyor değil mi? Oldun mu hiç? Olduysan ne oldu? Olmadıysan niye olmadın ve yine ne oldu? İnanmıyor musun yoksa? Elbette özgürsün. Bak ve anla! Kim öyle ki? Diye sormuyorum. Kim oluyor ki? Diye de sormuyorum? Niye olmuyorlar ki? Diye de sormuyorum. Niye olunmuyor ki? Diye de sormuyorum. Olabilir misin? Diyorum. Oysa olmalısın değil mi? Olmamalı mısın yoksa? Kaybedersin değil mi olursan? Kaybetmemek için olmamalı mısın? O zaman olmalısın niçin? Olursan kaç dostun kalır, kaç düşmanın olur? Her şey çok kötü ve karanlık olur. Giden dostların kimler olur? Gelen düşmanların kimler olur? Gerçekten garip değil mi? Çok garip! Bir kadar da derin ve ince! Kaybetmediğinde kaybetmiyor musun? Kaybettiğinde kaybediyor mu olursun? Gerçeği söylemek ve savunmak gerçekten gerçek kadar zor be bebeğim! Acı nedir? Nedir aşk? Ve nedir, nedir diye sorulması gereken şeyler…  Güneş gerçektir, gerçek güneştir… Biz istedikçe, güzellikte gerçektir ve istersek o gerçek olan güzellik her şeye sirayet edecektir ve güzel olmayan bir şey kalmayacaktır…

Tarih: 31.05.2019 Okunma: 842

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?