Bu kavganın kazananı olmaz.

Hüseyin ŞİNASİ - 13.06.2019

 

              

 

Zaman su gibi akıp gidiyor. Haziran ayının ortalarındayız. Bu mevsimde sıcaklar harmandır. Meyve ve sebzelerin her çeşidi sofralardadır. Bu mevsimde yaylalar şen, şakraktır. Keçi, koyun, oğlak,  kuzu melemeleri, tavuk ve horoz gıdaklamaları, kuş cıvıltıları, rüzgârın serinliği, yeşilin cümbüşü, ağaçların hışırtısıdır. Issız gecelerin yoldaşı kurt, tilki, çakal ulumaları, ayıların, domuzların çatırtısıdır. Dağdır, tepedir, uzanıp giden deredir, yol boyunda çeşmedir. Asırlara meydan okuyan sedirdir, ladin, köknar, karaçamdır. Hoş kokan kekiktir, adaçayıdır…   

 

Dünya bir aynaya benzer. Bir tarafta güzellikler, bir tarafta kötülükler, çirkinlikler. Bir tarafta refah, bolluk, bereket, bir tarafta kıtlık, yokluk, yoksulluklar. Ülkemiz açısından toplumun her kesimini bir mengene gibi sıkan sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlar. Bu karmaşık ortamın gündemi 23 Haziranda yapılacak İstanbul seçimleri. Nasıl bir sonuç çıkacağı, kimin kazanacağıdır. Bizce kimin kazanacağını mutfak ve ekonomi belirleyecek.

 

Ülke gündeminden, Anamur ve Mersin özeline gelecek olursak. Seçimlerin üzerinden neredeyse üç ay geçti. Seçim öncesi dile getirilen projeler konusunda önemli bir adımın atılmadığı, umutların sönmeye başladığı görülüyor.

 

Dikkatimizi çeken diğer bir konu ise kazanan ve kaybeden tarafların hala seçim atmosferinden kendilerini kurtaramadıkları, kavga etmeyi tercih ettikleridir. Seçimlerden sonra bile hala birilerini kötülemeyi, karalamayı, kavga etmeyi politikanın bir gereği gibi düşünmeleri çok yanlış. 

 

Oturduğumuz apartmanda, mahallede veya şehirde birlikte yaşamanın bir gereği olarak, nasıl birbirimize katlanıyor, sevgi, saygı ve hürmette kusur etmiyorsak; bu anlayışı hayatın her adımı ve aşamasına uygulamamız gerekiyor.

 

Artık hiçbir şey “ben yaptım oldu” anlayışı ile yapılmıyor. Bir işi yaparken soracak, etrafına danışacak, artılarını eksilerini hesaplayacak ondan sonra yapacaksın. İşte böyle zamanlarda belediye meclisleri, kent konseyleri, mahalle meclisi gibi, sivil toplum kuruluşları gibi dinamikler ön plana çıkıyor.

 

Bir süredir Mersin Büyükşehir ve Anamur Belediyesi arasında sürtüşmeler yaşanıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer CHP’li, Anamur Belediye Başkanı Hidayet Kılınç MHP’li. Bazı konularda anlaşmazlıkların, tartışmaların yaşanmasını normal görmek lazım. Bu nedenle biz, seçim öncesi yayımlanan yazılarımızda her iki belediye başkanlığının aynı partilerde olmasının önemini vurgulamıştık. Olmadı.

 

Hep yazıp çizip duruyoruz. Bir iş yapılırken kurum ve kuruluşlar arasında uyum olmaz, birbirlerine engel olmaya kalkarlarsa işler yürümez. Sorunlar, sıkıntılar büyümeye devam eder. İşin içinden çıkılamaz hale gelir. Fakat demokrasinin gereği olarak genel iktidar ile yerel iktidar ve özel sektör birlikte hareket etmeli, uyum içinde olmalı, diyoruz.

 

Örneğin Anamur için, Sugözü İçme suyu Projesi, halledilmesi gereken öncelikli konulardan biri. Bunu yapacak olan Mersin Büyükşehre bağlı Meski Genel Müdürlüğü. Konu İller Bankasını yakından ilgilendiriyor, DSİ’yi ilgilendiriyor, birçok bakanlığı ilgilendiriyor. İşte o zaman yerel yönetim ile genel yönetim yani hükümet arasında yakın işbirliği ve uyumun önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

 

Büyükşehir yasasına göre ilçelerde yapılacak işlerin ve hizmetlerin %70’i büyükşehir belediyesi sorumluluğundadır. Hatta ilçelerin kaynaklarının büyük bir bölümü de büyükşehre gidiyor. Bu anlamda ilçe belediyeleri büyükşehir ile iyi ilişkiler kurmanın yollarını arayıp bulmak zorundalar. Yakın zamanda bu konuda olumlu adımların atılacağını umut ediyor ve bekliyoruz.

 

 

 

Tarih: 13.06.2019 Okunma: 905

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?