Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
S-400’ler füze sistemi ve “savunma” silahları…
F-35’ler “taarruz” uçağı…
Tabii bir ülkeye ikisi de gerekebilir.
İkisi de dışarıdan…
Birbirine “zıt” iki kutuptan!
Dolayısıyla, adı geçen savunma ve taarruz silahları birbirine uyumsuz!
Çünkü S-400’ler Rusya’nın silahları… F-35’ler, üyesi olduğumuz NATO’nun büyük ortağı ABD’nin silahları.
Şimdi…
NATO üyesi olduğumuza göre, Rus savunma silahlarını niçin alıyoruz?
Alıyoruz, çünkü NATO üyelerinden bilhassa Amerika Birleşik Devletleri’nden hasmane bir tutum gelebileceğinden endişeliyiz.
O vakit…
Neden hâlâ NATO üyeliğimizi sürdürüyoruz? Başta İncirlik, Kürecik üsleri olmak üzere bir sürü Amerikan birliğinin ülkemizde kalmasına niçin hâlâ müsaade ediyoruz?
Hele hele, bir yandan, Rus savunma sistemini tercih ederken, öte yandan, aslında bunun “hedefi” olan Amerikan taarruz uçaklarını niçin almak istiyoruz?
Bütün bunlarda bir anormallik yok mu?
Türkiye günümüzde tehdidin nereden geldiğini çok iyi biliyor, görüyor…
Gelecekte de nereden gelebileceğini çok iyi analiz ediyordur!
PKK/PYD’ye binlerce TIR silah veren, o terör örgütüne bütçesinden yüz milyonlarca dolar tahsis eden ABD’nin bize dost ve “müttefik” olamayacağı gayet net değil mi?
Türkiye, bu gerçeği yüzlerce defa dile getirdiği halde, ABD, terör örgütüne yardım etmekten, ona sahip çıkmaktan, hatta “kara gücümüz” demekten vazgeçmedi.
Amerika, tercihini gayet açık bir şekilde yapmış gözüküyor.
Bu şartlar altında Türkiye de “tercihini” yapmalı:
NATO mu, “bağımsızlık” mı?
Ancak o tercihi yaptıktan sonra bu silah alımlarındaki anormallikler biter.
O “tercihi” yapamazsak ilanihaye, “iki arada bir derede kalmaya” devam ederiz.