BÜYÜK YANILGI VE KARANLIĞIN KUYUSU...27...

Özgür DENİZ - 01.07.2019

Hayatın dehlizlerine dalamadığınız zaman hiçbir şeyi görmüyorsunuz, duymuyorsunuz, duyumsamıyorsunuz. Daldığınız zamanda içinden çıkmanız zor oluyor. Ya hiç çıkmak istemiyorsunuz ya da çıktığınız zaman kaybolmaktan endişe duyuyorsunuz. Çünkü her şeyin fotokopisini değil aslını görüyorsunuz. Asılı ortaya koymak, fotokopiyi sunmaya benzemez. İnsan garip bir varlıktır. Asılı görmeyi istemez, fotokopi ile idare eder. İdare edenler de bunu iyi bilir. Bu yüzden hiçbir zaman hiçbir şeyin aslına uygun olmasını istemezler. Getirirler bir fotokopi onunla idare ettirirler. Çünkü asıla ulaşmak, asılı bulmak zahmetlidir, emek ister, çaba ister, özveri ister, sevgi ister, uyanış ister, başkaldırı ister, isyan ister. Bu da böyle kolaylaştırılmış, hızlandırılmış, hazırlanmış bir dünyada en zor şeydir. Öyleyse bırak asılı, bak fasıla seansına geçilir. Bu yüzden de hiçbir şey hiçbir zaman olması gerektiği gibi olmaz ama olması gerektiği gibi oluyormuş izlenimi yaratılır. Herkeste metazori inanır buna, inanmasa da inanıyormuş gibi yapar, inanması vicdanını rahatsız edecektir zira ve inanması insanlığa zorlayacaktır onu. İnsan olmak ve vicdanla yaşamak zordur böylesi bir dünyada, sürekli kanar durur. Öyleyse inanıyormuş gibi yapmak ve yapıyormuş gibi yaşamak kurtuluştur. İnanmak ve yaşamak ise cesaret işidir. Oysa olması gereken, olması gerekeni oldurmaktır. Yani asıla ulaşmaktır ve gerçek fasıla asılla geçmektir. Kendini kurtarmayanı kimse kurtarmayacaktır, kurtaranda kurtarmak için kurtarmayacaktır, daha fazla tutsak olman için kurtarmış gibi yapacaktır, sen kurtulmuş gibi hissedeceksindir ve her şeyin yoluna girdiğini, yolunda olduğunu sanacaksındır. Oysa bir süre sonra yine yolunda olmadığını hatırlatacaklardır ve yoluna koyuyormuş gibi yapacaklardır, sen yine yolunda değilmiş ama yoluna koydular diyeceksindir. Böylece hep hazıra konacaksın ve bunun iyi bir şey olduğunu sanacaksın ama hazır hiçbir zaman iyi olmaz, zira emek yoktur içinde, sevgiyi taşımaz özünde. Emeğin ve sevginin karışmadığı her şey çiğdir ve mutlaka rahatsız eder, rahatlattığı hissi verir ama. Gerçek kurtuluş kendi hamlelerinle olacaktır, seni hamle yapmaya sevk edici hamlelerle değil. Spontane hamle yapabiliyor musun sana hamle yaptırıcı bir hamle gelmeden, işte o an da sen aslında hiç istenmeyen bir hamle yapmışsındır ve işte o hamle seni kurtaracak ve kurtarıcıları imha edecek hamledir. Ama özgür ve özgün hamleler, özgür ve özgün insanlar isterler. Özgür ve özgün olabilmekse gerçekten uyanmayı önkoşul kılar. Hiçbir kukla gerçek değildir, kuklaların özgürlükleri, özgünlükleri ve özgür iradeleri olmaz. Gerçek sandığın için yaşayamıyorsun ama yaşadığını sanıyorsun. Yaşadığının gerçek olması için gerçeğin özgür olması gerekir. Gerçeğin özgür olmadığı yerde insanın kendisi bile yalandır, değil özgürlük. Tabularını yıkmalısın, yalanları yakmalısın, putların olmamalı, her ne pahasına olursa olsun hiçbir yapıya sorgusuz sualsiz, hesapsız kitapsız, şeksiz şüphesiz itaat etmemelisin, yalnız kalmak kader kılınacaksa da sana yalnız yaşayabilmeye cesaret edebilmelisin yanlışları kabullenmemek pahasına. Tek tarafa değil her tarafa bakmayı bilmelisin; tek dile değil her dile kulak kabartmayı öğrenmelisin; tek taraftan değil her taraftan öğrenebilmeye cesaret edebilmelisin; tek pencereden değil her pencereden bakmayı becerebilmelisin; hep kalabalığın içinden değil bir de kenardan izlemeyi denemelisin olayları, olguların aslını nazar-ı dikkate alarak. Uyurgezersin, uyanmalısın! Karanlıktasın, aydınlığa çıkmalısın önce…

Tarih: 01.07.2019 Okunma: 791

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?