KAPİTALİZMİN KANLI AVUÇLARI...

Özgür DENİZ - 28.07.2019

Kapitalizm, toprakla insanın bağını koparıp insanı betona mahkûm etti, toprağı da öldürdü. Oysa toprak insandı, insanda topraktı, topraktan bitiyordu, toprakla doyuyordu, ölüsünü toprak örtüyordu, birbirlerinden koparlarsa tükenirlerdi; tükendiler! Önce, insan toprağı tüketti, sonra tükenen toprak insanın tedricen bozulmasını, özünü kaybetmesini, nihayet ölü bir cana dönüşmesini tevlit etti. Özünü kaybeden insan, beton yığınlarının arasında ve nihayet altında kaldı, tabir caizse betonlaştı. Böylece, insan, en insani duygularını yitirdi, tüm hislerini kaybetti, ya buz gibi üşüten yahut ateş gibi yakan oldu. Yaşatarak yaşayan varlık olma özelliğini kaybetti. İnsani duygularını yitiren insan, ne yapacağını şaşırdı ve önce kendini, sonra yörüngesini, daha sonrada yönünü kaybetti. Şimdi insanı arasanız da bulamıyorsunuz, ki insan kendini bulamıyor. Diyojen’in yaptığını yapar hale geldik. Adeta insana benzeyen ama bir hayvanı andıran davranışlar sergileyen yaratık ortaya çıktı. Acımasız ve vahşi, kendi kendini yiyen bir yaratık! Sophokles’in dediği oldu; insan bozulduğu zaman korkunç bir yaratık ortaya çıkar diyordu ve öyle de oldu. Artık kapitalizmin kolayca yönlendirebileceği, oynayabileceği, kullanabileceği, istendik davranışlar ortaya koymasını sağlayabileceği bir robottu o. Onları birbirine yediriyordu. Adeta bir nesneydi, varoluşunu, varoluşunun gerçekleşmesi için kullanacağı araçların varoluşuna araç kılmıştı. Kapitalizmin kanlı avuçlarının içindeydi. Kazanmaktan başka hiçbir şey düşünmüyor, kazanmak uğruna kendini kaybetmeyi bile göze alıyordu. Kazansındı yeter ki, yaşamasa da olurdu. Kazanmayı, sahip olmayı, yaşamak coşkusuna tercih etti. Kazanmak için benzerinin mezarını bile kazardı ve kazdı da! Yeter ki kazansındı, kaybettikleri de neydi ki, ne anlamları vardı? Artık o gece gündüz kapitalizme secde eden iradesiz, ihtiyarsız, muhtelif zindanlar içinde mahkûm, karanlıkta yaşayan acayip bir şey olup çıkmıştı. Kapitalizm, bugün, insanları borç batağına saplıyor ve insanların yaşamlarını çalıyor. Cebine koyduğu kartlarla taksit taksit, gram gram çalıyor ömürlerini. İnsanlar münhasıran kapitalizme çalışıyorlar, kendilerine çalışacak vakit bulamıyorlar maalesef. Bu yüzden mutsuz ve gergin oluyorlar. Birbirlerini boğazlamaktan başka yaptıkları hiçbir şey yok. Bir şeylere sahip olmak için tüm ömürlerini ipoteğe vermekten imtina etmiyorlar. Kendisine yetenle yetinmiyor, ihtiyacı olmayan şeyleri de istiyor. İstedikçe kapitalizmin tuzağına düşüyor, ona mahkûm oluyor, modern zindanlar içerisinde sefil bir halde yaşıyor. Ne gülebiliyor, ne eğlenebiliyor, ne coşku duyabiliyor. Gergin, kızgın, mutsuz, umutsuz, acı dolu bir hayatın ölü bir yolcusu artık o. Kurtulur mu? İstiyor mu?

Tarih: 28.07.2019 Okunma: 860

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?