Kapitalizm, toprakla insanın bağını koparıp insanı betona
mahkûm etti, toprağı da öldürdü. Oysa toprak insandı, insanda topraktı,
topraktan bitiyordu, toprakla doyuyordu, ölüsünü toprak örtüyordu,
birbirlerinden koparlarsa tükenirlerdi; tükendiler! Önce, insan toprağı
tüketti, sonra tükenen toprak insanın tedricen bozulmasını, özünü kaybetmesini,
nihayet ölü bir cana dönüşmesini tevlit etti. Özünü kaybeden insan, beton
yığınlarının arasında ve nihayet altında kaldı, tabir caizse betonlaştı.
Böylece, insan, en insani duygularını yitirdi, tüm hislerini kaybetti, ya buz
gibi üşüten yahut ateş gibi yakan oldu. Yaşatarak yaşayan varlık olma
özelliğini kaybetti. İnsani duygularını yitiren insan, ne yapacağını şaşırdı ve
önce kendini, sonra yörüngesini, daha sonrada yönünü kaybetti. Şimdi insanı
arasanız da bulamıyorsunuz, ki insan kendini bulamıyor. Diyojen’in yaptığını
yapar hale geldik. Adeta insana benzeyen ama bir hayvanı andıran davranışlar
sergileyen yaratık ortaya çıktı. Acımasız ve vahşi, kendi kendini yiyen bir
yaratık! Sophokles’in dediği oldu; insan bozulduğu zaman korkunç bir yaratık
ortaya çıkar diyordu ve öyle de oldu. Artık kapitalizmin kolayca
yönlendirebileceği, oynayabileceği, kullanabileceği, istendik davranışlar
ortaya koymasını sağlayabileceği bir robottu o. Onları birbirine yediriyordu.
Adeta bir nesneydi, varoluşunu, varoluşunun gerçekleşmesi için kullanacağı
araçların varoluşuna araç kılmıştı. Kapitalizmin kanlı avuçlarının içindeydi.
Kazanmaktan başka hiçbir şey düşünmüyor, kazanmak uğruna kendini kaybetmeyi
bile göze alıyordu. Kazansındı yeter ki, yaşamasa da olurdu. Kazanmayı, sahip
olmayı, yaşamak coşkusuna tercih etti. Kazanmak için benzerinin mezarını bile
kazardı ve kazdı da! Yeter ki kazansındı, kaybettikleri de neydi ki, ne
anlamları vardı? Artık o gece gündüz kapitalizme secde eden iradesiz,
ihtiyarsız, muhtelif zindanlar içinde mahkûm, karanlıkta yaşayan acayip bir şey
olup çıkmıştı. Kapitalizm, bugün, insanları borç batağına saplıyor ve
insanların yaşamlarını çalıyor. Cebine koyduğu kartlarla taksit taksit, gram
gram çalıyor ömürlerini. İnsanlar münhasıran kapitalizme çalışıyorlar,
kendilerine çalışacak vakit bulamıyorlar maalesef. Bu yüzden mutsuz ve gergin
oluyorlar. Birbirlerini boğazlamaktan başka yaptıkları hiçbir şey yok. Bir şeylere
sahip olmak için tüm ömürlerini ipoteğe vermekten imtina etmiyorlar. Kendisine
yetenle yetinmiyor, ihtiyacı olmayan şeyleri de istiyor. İstedikçe kapitalizmin
tuzağına düşüyor, ona mahkûm oluyor, modern zindanlar içerisinde sefil bir
halde yaşıyor. Ne gülebiliyor, ne eğlenebiliyor, ne coşku duyabiliyor. Gergin,
kızgın, mutsuz, umutsuz, acı dolu bir hayatın ölü bir yolcusu artık o. Kurtulur
mu? İstiyor mu?
KAPİTALİZMİN KANLI AVUÇLARI...
Özgür DENİZ - 28.07.2019
Tarih: 28.07.2019
Okunma: 860
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.