HANGİ DİN?...

Özgür DENİZ - 30.08.2019

Maatteessüf gerçek din bizim çok uzağımızda kalmış. Gerçek dine göre kâfiriz yahut müşrikiz veyahut münafığız ama böyle söylendiğinde siz en kötü insan oluyorsunuz, zira söylediğiniz şey anlaşılmıyor. Çünkü gerçek dini unutunca taş kafalı ahmaklar gürûhu olmuşuz. Uydurduğumuz din karşısında gerçek din uydurulmuş din gibi algılanıyor, algı böyle olunca gerçek dinden bahsetmek büyük bir cesaret istiyor. Artık anlamak ve duyumsamak yetimiz bile kaybolmuş. Din diye bir şey dünyamızda yok ama dünyamızın dinden ibaret olduğunu sanıyoruz. Yani bu derece sığız, alığız. Çok basit bir misal; kulundan korktuğumuz kadar Allah’tan korkmuyoruz, yalanın hakikati katletmesine seyirci kalıyoruz, zevahirde olmasa bile filhakika dine ihanet edenleri sitayişe boğuyoruz vs. vs. vs. ama kendimizi dindar sanıyoruz, gerçek dine göre yaşadığımızı düşünüyoruz. Çünkü dine ihanet edenler dindenmiş gibi görününce ihanet normalleşiyor hatta ihanet gibi telakki edilmiyor. Filhakika gerçek dine göre ölüden zerre farkımız yok ama ne olduğumuzu fark edecek halimiz de yok. Biz bir vadideyiz, gerçek din başka bir vadide ama aynı vadideyiz sanıyoruz. Geleneklerimizi, alışkanlıklarımızı, zaaflarımızı, heva ve heveslerimizi din edinmişiz. Hayatımız yalan olmuş, yalan hayatımız olmuş. Her türlü pisliği yapıyoruz ve yaptığımız her şeyi dine onaylatıyoruz. Dünyamız putlarla dolu, put kırıcı tevhid baltasından yoksunuz ama kendimizi dindar sanıyoruz. Ve dahası bu minvalde yaşayan herkesi dindar sanıyoruz ve yapılan yanlışı tenkit edince sanki dindar birini tenkit ediyormuşuz gibi oluyoruz. Dinin çiğnenmesi umurumuzda olmuyor da, dinleştirdiğimiz şeylere basit bir tenkide şiddetli bir şekilde tepki gösteriyoruz. Birisi gerçek dinden bahsettiğinde yüzümüzün rengi değişiyor. Zira öyle alışmışız ki uydurduğumuz dine, içselleştirmişiz, kanıksamışız, anamızın memesinden süt emdiğimiz gibi emmişiz ve tüm hücrelerimize bir kan gibi dağılmış. Bir kişi dine mugayir hatta imanı tahrip edici dahası insanlığın zararına bir iş yaptığı zaman bizi hiç ırgalamıyor ama bizim küçücük bir çıkarımıza darbe vurucu iş yaptığı zaman bizim yegâne düşmanımız oluyor. Mesela; menfaatimizi zedeleyecek hareketleri acımasızca tecziye edebiliyoruz da, dini zedeleyici hareketler umurumuzda bile olmuyor. Kişioğlu işimize gelen bir şey yapınca göklere çıkarıyoruz ama dini tahrip ve tahrif edici işler yaptığı zaman kılımız kıpırdamıyor, zira din maskesi ardında yapıyor ama biz onun gerçek dindar olarak yaptığını düşünüp eyvallah ediyoruz, zira her iki tarafta uydurulmuş dinin müritleri olmuş. Dindarız diyoruz ama hakikatleri insanca haykırmaktan aciziz. Dindarız diyoruz ama hakikatleri haykırana zulmetmekte zerre miskal tereddüt etmiyoruz. Atalardan kalanları din zannediyoruz ve din zannettiğimiz şeyler üzere yaşıyoruz. Dinin içine doğduğumuz için dinin ne olduğunu bilmiyoruz, öğretildiği gibi almışız, aldığımız gibi kalmışız, kaldığımız gibi yaşamışız ve yaşıyoruz. Gerçek dinden bahsedilince bir hoş oluyoruz. Gerçek din ötelenince, böylece gerçekten dinden kurtulduğumuzu düşününce sevinçten sarhoş oluyoruz. Çünkü gerçek dine tam anlamıyla kesin olarak yabancılaşmışız. Helakımıza ramak kaldığını düşünüyorum, belki mühlet verildiğinin, uyarıldığımızın farkında değiliz. Böyle gidilirse çok feci bir sonla karşılaşmamız mukadderdir bilmelisiniz. Dünya denilen lağım çukurunun içinde debelenip duruyoruz ve her tarafa pislik sıçratıyoruz. Ama başkalarının dünyayı pisliğe buladığını sanıyoruz. Her şeyi kirletiyoruz ve katlediyoruz ama temizleyebildiğimiz ve yaşattığımız hiçbir şey yok. Bir gün, sessiz duran dağların bağrından bir volkan patlayacak ve kızgın alev toplarının altında kalacağız. HAKİKAT acıdır ve burada yani bu dünyada GERÇEK DİN kazandırmaz! Konuşalım mı gerçek dini ve dindarlığımızı sınayalım mı, var mıyız? Âlimlik ve şeyhlik taslayanlarda muhataptır soruma.

Tarih: 30.08.2019 Okunma: 788

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?