Eğitimde öğrenci-öğretmen-çevre faktörü

Hüseyin ŞİNASİ - 14.09.2019

 

          

 

Eylül ayının ilk haftasındayız. 2 Eylül 2019 günü anaokulu, kreş ve ilkokul birinci sınıf öğrencileri zil çalmaya başlamıştı. 9 Eylül 2019 tarihinden itibaren bütün okullar eğitim ve öğretime yeniden başlıyor. 2019-2020 Eğitim ve Öğretim yılında 18 milyon öğrenci, 1 milyonu aşkın öğretmen ve idareci ile çeşitli meslek gruplarından yüz binlerce eğitim çalışanı, daha güzel bir gelecek, daha iyi bir eğitim için yollara düşüyor.

 

Yeni eğitim-öğretim dönemi her kademedeki öğrenci için, öğretmenleri için, anne ve babalar için, eğitim çalışanları için ayrı bir heyecan, yeni bir başlangıç ve taze bir umuttur. Yeniden okullara, sınıflarına koşan bugünün küçüğü, yarının büyükleri çocuklarımızın güneş kadar aydınlık, yıldızlar kadar uzak, ama bir o kadar da büyük hayalleri vardır. Hayatın her anında hayal edebilmek, gelecekten umutlu olabilmek güzeldir. Bu vesile ile 2019-2020 Eğitim ve Öğretim yılında öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve eğitim çalışanlarına başarılar diliyoruz.

 

Okula yeni başlamış çocuk, toprağa yeni ekilmiş bir tohuma, yeni dikilmiş bir fidana, belki meyve vermeye başlayan bir ağaca benzer. Nasıl ki, toprağa atılmış tohum, gün yüzüne çıkmak, filizlenmek, yaprak olup, fidan olup, dal olup, ağaç olup, çiçek açmak, meyve vermek ister ise; çocuklar da aynen öyledir. Sevgi ve şefkat ister, soğuğa, sıcağa karşı, kötülüklere karşı korunmak ve bakım ister,

 

Bir toplumun eğitim ve öğretimdeki durumu, her alanda kendini gösterir. Eğitim ve öğretimde başarılı olmuş ülke ve toplumlar aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan gelişmiş, refah düzeyi yüksek ülkelerdir. Eğitim, öğretim, bilim, sanat ve kültürel bakımdan geri kalmış ülkelerin    refah seviyesi düşüktür. Halkı yoksuldur, insan hak ve hürriyetlerinden mahrum, otoriter, baskıcı, totaliter, despot yönetimler tarafından idare edilirler. O nedenle bir ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel, teknolojik açıdan gelişmesi, refah seviyesinin aratması için işe eğitim ve öğretim işlerinden başlaması gerekiyor.

 

Son yıllarda yapılan bazı araştırmalar, ülkemizin eğitim ve öğretimde geriye doğru gittiğini göstermektedir. Bundan elli altmış yıl öncesinin ilkokul, ortaokul mezunlarının bugünün yüksek okul mezunlarından daha bilgili, daha donanımlı olduğu yazılıp çiziliyor. Belki bu sebeple pek çok aile, çocuklarının daha iyi bir eğitim alabilmesi için başka ülkelere göndermenin  yollarını aramaktadır. Çoğu gelir düzeyi yüksek aileler ve iş adamı, sanayici ve tüccarlar, devletin üst yöneticileri, çocuklarını ABD gibi, Kanada gibi, İngiltere, Fransa, İsveç, Norveç, Danimarka, Almanya, İsviçre, Avusturya, hatta birçok Doğu Avrupa ülkesine göndermiş, okutmaktadırlar.

 

Bunun yanında birçok ülkeden ülkemizdeki okullarda okuyan, öğrenimlerine devam eden yabancı ülke öğrencileri de var. Yabancı ülkelerde okuyan öğrencilerimizin bulundukları ülkeden etkilenmemeleri mümkün değildir. Aynı şekilde ülkemizde okuyan yabancı öğrencilerinin de ülkemizden etkilenmeleri söz konusudur.

 

Önemli olan gençlerimizin, çocuklarımızın tamamının ülkemizde, kendi okullarımızda eğitim görmesi, kendini geliştirmesidir. Zaten eğitim öğretim hizmetlerini geliştirebilirsek, yurtdışından daha çok öğrenci gelecek, bunun ülkemize olumlu yansımaları olacaktır.

 

Bir ülkenin, bir kentin veya bir okulun eğitim ve öğretimdeki başarısı öğrenci-okul-çevre ilişkisine bağlıdır. Bu üç faktörü birbiri ile uyumlu, birbirini koruyan, destekleyen, eksikliklerini tamamlayan bir ilişki içine yerleştirebiliyorsak başarıya ulaşmamak için hiçbir neden yoktur. Ancak öğrenci- okul ve çevre etkenleri arasında uyumsuzluklar, sıkıntılar, sorunlar var ise başarısızlık kaçınılmazdır.

 

Okullar, kreş, anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise, yüksekokul, akademi gibi aşamalara ayrılır. Çocuklar için iyi bir eğitim, okul öncesi dönemde devam ettiği kreşlerde, anaokullarında başlar. Bu aşamada çocuk daha yolun başındadır, bir fotoğraf makinesi, bir kayıt cihazı gibidir. İyi veya kötü ne verilir ise almaya hazırlardır. Kreş ve anaokulu eğitimi almayan çocuklar için ilkokul ve öğretmeni çok önemlidir. Çocuk iyi veya kötü tüm alışkanlıkları birinci, ikinci, üçüncü sınıfta edinir. Bundan sonrası alışkanlıklar, bilgi ve beceriler geliştirilir. Ortaokul ve lise dönemi, hatta yüksek okul önemi, ilkokul eğitim ve öğrenimi üzerinde yükselir. Binanın temeli nasıl ise yukarısı da öyledir. Arazinize sağlam ve iyi bir bina inşa etmek istiyorsanız temelini sağlam atacaksınız. Çalıştıracağınız ustalar işinin ehli olacak. Bina sahibi olarak sizler de işinizde çalıştıracağınız ustanın, işçinin ehliyetine, liyakatine, bilgi ve becerisine bakacaksınız. İş yaparken, yaptırırken ucuzculuğa, kalitesizliğe, ahlaksızlığa, boş vermişliğe, neme lazımcılığa meydan bırakmayacaksınız.     

 

 

 

Tarih: 14.09.2019 Okunma: 879

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?