Bir başarı öyküsü…

Hüseyin ŞİNASİ - 22.09.2019

 

                        

 Yeni öğretim yılı başladı. Okullar, sınıflar, öğretmenler öğrencilerine kavuşmaktan memnun ve mutlular. Bir ülke eğitim ve öğretimde ne kadar ileri ve gelişmiş ise diğer alanlarda da aynı şekilde gelişmiştir. Yine bir ülke eğitim açısından ne kadar geri ise diğer alanlarda da geridir.

Ülkemiz dünya üzerindeki coğrafi konumu, sahip olduğu, ekonomik, sosyal ve kültürel zenginlikleri ile dost düşman herkesin ilgi alanına girer. Ülkemizin her bakımdan gelişmesi, dostlarımızı sevindirirken, düşmanlarımızı üzer. Bu açıdan ülkemizin gelişmesi, milletimizin refah düzeyinin artması için eğitim ve öğretim faaliyetlerini çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkmamız gerekiyor.

Eğitimde, bilim ve teknolojide hangi ülke ve toplum, bizden ileride ise, gelişmiş ise gidip öğrenmek, tecrübe ve bilgi biriminden yararlanmak, mensubu olduğumuz İslam dinin bir gereğidir. Peygamberimiz bir hadisinde “İlim Çin’de bile alsa gidip alınız” şeklinde ifade etmişlerdir. Bugün bazı Avrupa ülkeleri, Japonya, Güney Kore, ABD ve Kanada gibi ülkelerden pek çok alanda gerilerdeyiz. Elbette her bakımdan bizlerden çok kötü durumda olan ülkeler de var. Ama bizim yerimiz geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler değil, gelişmiş ülkeler arasında olmaktır.  Eğitimin, bilimin, tekniğin peşinde koşmamız, yorulmamız, uykusuz kalmamız gerekiyor.  

Geçen hafta yayımlanan yazımızda, eğitim ve öğretimde öğrenci-öğretmen-çevre faktörlerinin uyumlu olmasının önemini ifade etmiştik. Bu konuda sosyal medyada rastladığımız bir başarı öyküsünü aktaralım.

Yine yeni bir öğretim yılı başlamak üzeredir. Okul müdürü, okulunu ve öğrencilerini nasıl daha başarılı yapabilirim diye düşünüp durmaktadır. Okuluna başka bir şehirden tayinle yeni gelmiş, dosyasına göre pek de başarılı olmayan bir öğretmeni odasına çağırıp, onunla konuşmaya karar verir. Henüz öğretim yılı başlamadığı için öğretmenler evlerinde veya tatil yörelerindedir. Müdür, okula yeni gelen öğretmene telefon açar, okula davet eder, buluşurlar. Bir süre oradan buradan konuşurlar. Sonra sözü eğitim ve öğretime, okula, sınıflara, öğrencilere ve sınavlara getirirler. Öğrencilerin sınavlarda yüksek puanlar alması, iyi okulları kazanmaları için ne yapması gerektiği üzerinde dururlar. Konuşmanın sonuna doğru Müdür, öğretmenim sizi tanımaktan memnun oldum. Çocuklarımızın başarısı için, bize sizin gibi öğretmenler lazım. Bu konuda size güvenebilir miyim? Öğretmen elbette Müdür Bey, elimden gelenin fazlasını yapacağımdan emin olabilirsiniz. Müdür, öğretmenim okulumuzun ve çocukların başarısı için, son sınıfımızın öğretmenliğini kabul etmeni istiyorum, der. Öğretmen heyecanla bu öneriyi kabul eder. Müdür ve öğretmen görüşmeden memnun ayrılırlar.

Ama müdür de öğretmenin hala kafası karışıktır. Müdür öğretmenin bu teklifi kabul etmesine rağmen başarıp başaramayacağını bilememekte, öğretmen de bu ağır yükün altından hakkıyla kalkıp kalkamayacağına inancı zayıftır. Ama öğretmen görüşmeden sonra, öğrencilere nasıl faydalı olacağı, nasıl iyi bir eğitim vereceği, çocukların sınavlarda nasıl üstün başarılar yakalayacağı konusunda gecesini gündüzüne katar. Kitaplar okur, internette araştırmalar yapar, bilgisini görgüsünü geliştirir. Okul müdürü de, yeni gelen öğretmenin çok başarılı bir öğretmen olduğunu herkese sürekli anlatır.

Okulların açılmasıyla birlikte öğrenci velileri ile toplantılar yapılır. Müdür öğrenci velilerine öğretmenin ne kadar başarılı olduğunu, çocukların başarısı için her anne babanın da çaba göstermesi gerektiğini anlatır. Öğretmenin hal ve hareketleri toplantıya katılan anne ve babaların hoşuna gitmiştir. Öğrenci velileri toplantıdan sonra sağda solda, öğretmeni öve öve bitiremezler. Çocuklarına öğretmeni bire beş katarak anlatırlar. Öğretmen bir anda kentin dilinde efsane haline gelmiştir.

Yeni öğretim yılı başlamış, öğretmen ve öğrencileri buluşmuş, dersler işlenmeye başlamıştır. Daha ilk dersten itibaren aralarında sevgi ve saygıya dayalı çok sıcak bir etkileşme yaşanır. Öğretmen çocukları her sabah sınıfın önünde karşılamakta, şakalaşmaktadır. Öğretmen, öğrencileri, öğrenciler de öğretmenlerini çok sevmişlerdir. Bu durum öğrencilerin anne ve babalarına da yansır. Öğretmenin kullandığı öğrenme ve öğretme yöntemleri dilden dile dolaşır. Sene içinde, sene sonunda yapılan sınavlarda öğrenciler harika sonuçlar alır.

Sene sonu gelmiş, öğrenciler mezun olmuş, her biri yüksek puanlar alarak istedikleri okulları kazanmışlardır..      Öğretmen memnun, anne ve babalar memnun, okul idaresi ve müdür de memnundur.

Eğitimde karşılıklı sevgi, saygıya dayalı güven, sistemli çalışma başarının anahtarıdır. Elinizde anahtarınız varsa, kapıları zorlamadan açarsınız.     

 

 

 

 

 

 

 

        

 

Tarih: 22.09.2019 Okunma: 526

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?