ELLERİMİZİN ÜRÜNÜ...

Özgür DENİZ - 17.10.2019

Bu toprakların çocuklarını iyileştirmeyi düşündük mü hiç? Bu toprakta doğmuş, bu toprakta yaşayan ve yaşamış, terini, kanını, yaşını bu topraklara karıştırmış, bu topraklar için güç ve emek harcamış hatta gerektiğinde can vermiş ama düşmüş, düşürülmüş olan insanları ayağa kaldırmayı, iyileştirmeyi hiç düşündük mü yoksa hep vurmayı mı denedik, kafalarını ezerek, gövdelerini parçalayarak, ruhlarını harap ederek adam etmeye mi çalıştık? Yani kaldıracağımıza bir tekmede biz mi vurduk? Evet, aynıyla böyle yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Evlatlarımızı her devirde kendi ellerimizle yiyoruz ve her defasında ellerimizi kirletiyoruz. Böyle yaparak ne yaptık, ne yapacağımızı sandık? Ne adına, kim adına yaptık, yapıyoruz? Biz ne yaptık, ne yapıyoruz gerçekten? Ne oldu, içimize dercedilmiş ve bizi iyi kılan, iyiliğe yönlendiren kutsal vicdan yasalarına? Biz ne zaman yitirdik insanlığımızı, insanlık vicdanımızı? Düşen kaldırabilir mi? Düşende merhamet aranır mı? Vuran hangi merhametle vuruyor? Olandan düşen sorumlu olabilir mi? Niye hep aynı olanlar düşer de yine de düşenler suçlu olurlar? Niye yaralarız, niye hastalandırırız insanlarımızı? Günah mı kötüdür yoksa karanlık mı? Niye karanlığı getireni suçlamayız da günah işleyeni lanetleriz? Oysa karanlık aydınlığın düşmanıdır ve Allah aydınlığa götürür ama günah insanoğluna mutlak yasak kılınmamıştır. Biz kimiz sahi? Bize ne oldu böyle? Etmeyin! Bulursunuz! Acı çektiren mutlaka acı çekecektir. Ağlatan mutlaka ağlayacaktır. Düşüren mutlaka düşecektir. İşte o vakit merhamet beklemeyin! Başımıza gelen nedir? Kendi ellerimizin ettikleridir.

Tarih: 17.10.2019 Okunma: 411

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?