Hey kardeş baksana bir!
Buyur kardeş.
Gözlerin var mı?
Var.
Bakıyor mu?
Görüyor mu?
Bakıyor ve görüyor.
Şu ağacı görüyor musun?
Hangi ağacı?
Tam gözlerinin önünde ki ağacı.
Gözlerimin önünde bir at var.
Hayır, o bir ağaç, görmüyor musun?
At değil mi o ya?
Ağaç kardeşim ağaç.
Tam da gözlerinin önünde.
Bak! Kökü, gövdesi, dalları,
yaprakları ile gerçek bir ağaç.
Nasıl yani ya?
Nasılı mı var kardeşim!
Körsün farkında değilsin.
Sadece bakıyorsun sen.
Gözler sadece bakar.
Gören beyindir.
Beynin ölmüş senin.
Nasıl olurda ağaca at dersin ya?
Önce sen kendine bak kardeş.
Senin gördüğün hiçbir şey yok.
At işte kardeşim.
Asıl at olan sensin ama kendini de
insan zannediyorsun.
Ne diyorsun?
Gayet açık diyorum.
Sen insan mısın?
Terbiyesizlik ediyorsun ama.
Yooo gayet nazik davranıyorum.
Atın karşısına geçsen seni insan diye
tanır.
Biraz açık konuşur musun?
Ne kadar açık?
Kardeş, sen, gözlerinin içine sokulsa
bile,
Ya da gözlerin içine sokulsa bile
gerçeğin,
Yine de gerçeği göremeyecek kadar
bakar körsün.
Çünkü sen insan gibi bakmıyorsun
hiçbir şeye.
Ne münasebet canım, hakaret ediyorsun.
Hiçbir şey etmiyorum.
Keşke etseydim de görseydin bir.
O zaman ette görelim.
Ne edilebilir, denilebilir ki sana?
At gibi bile bakmıyorsun.
Peki, ne diyebilirim şimdi sana?
Kardeşim gözünün önünde ya, gözünün
önünde,
Gerçek olan bir şey var.
Gözünün önünde gerçek var.
Gönünün önünde sana hakikat gibi
gösterilen yalan var.
Ya önünde duran, gözlerinin gördüğü
şeye hayır öyle değil diyorlar.
Ama sen o şeyi görmüyorsun.
Bak görmek istemiyorsun da değil.
Gerçekten görmüyorsun.
Sana, nasıl olurda insan gözüyle
bakıyor diyebilirim?
Ne bakıyorsun ne de görüyorsun.
Baktığını ve gördüğünü sanıyorsun.
Sandığın gibi yaşıyorsun.
Taş kafalı bir ahmaksın!
Nasıl olabilir böyle bir şey ya?
Beyin ölünce oluyor demek ki!