YENİ BİR DÜNYA KURULSUN...

Özgür DENİZ - 18.11.2019

‘’’’Daha güzel, daha mutlu, daha adil, sevgi dolu bir dünya için, barış için, insanlık için, kardeşlik için batsın bu dünya!’’’’

 

Orhan Gencebay

 

Evet, evet, şeksiz ve şüphesiz, hesapsız ve umarsız, tüm kalbimle ve bilincimle, olabildiğince sarih ve bedihi bir şekilde pervasızca haykırıyorum; batsın kahrolasıca zalimlerin, hainlerin, namussuzların, şerefsizlerin, pezevenklerin suç, cinayet, kötülük, zulüm, yalan, düşmanlık, nefret, kin, sömürü dolu dünyası. Kısaca kimlerdir zalimler (((Mezkûr her kötü vasfı taşıyanlardır, kötülüğü terviç edenlerdir, iyiliği ıskat edenlerdir, apaçık hakikati örtenlerdir, olguları ve değerleri menfaatleri uğruna kirletenlerdir.)))? Kan, ter, yaş emicisi ve emek sömürücüsü, elleri, ağızları, gözleri ve yürekleri kanlı vampirlerdir. Bunların kimliği ne olursa olsun böyledirler, çünkü her renge, her kimliğe bürünürler, şu kimlikten olanın böyle olamazlığı diye bir şey sözkonusu bile olamaz. Ve tüm kurnazlıklarını, kahpeliklerini, aldatmalarını sembollerle devşirenlerdir. Önce sembollere güç verirler, sonra o sembollerle narkozlarlar, daha sonra o sembollerin kazandırdığına inandırmak için o sembolleri kazanma vesilesi kılarlar, en sonunda da semboller üzerinden vahşice rant devşirirler, sembolleri rezil ve perişan etme pahasına. Ve emdiklerini, sömürdüklerini, hakları oldukları (((çünkü gerçekten hakları olduklarına inanmışlardır, zira işledikleri günahlarla kazanmaktadırlar kazandıkları her şeyi))) varsayımıyla yasallaştıranlardır, normalmiş gibi tolere ettirenlerdir. Yani Firavun’dur, Karun’dur, Belam’dır. Yani zulmedendir, sömürendir, aldatandır. Batsın ihaneti yaşam edinmiş hainlerin dünyası. Peki, kimdir hain? Kök ve temel değerlere taammüden, bile isteye, münhasıran kazanmak uğruna ihanet edenlerdir. Hakikati çiğneyip yalanı üste çıkaranlardır. Temelleri sarsanlar ve yıkanlardır. Temiz hayalleri, aydınlık düşleri, büyük umutları yakanlardır. Doğal ve ortak mülkü (((ki, mülk tüm insanlığındır, zira Allah mülkün malikidir ve mülkü tüm insanlığa emanet etmiştir, herkesin ortak istifade edebilmesi için))) özelleştirenlerdir, mutlak şekilde mülkleştirenlerdir yani mülkün üzerine çöküp insanlığı çökertenlerdir. Allah’ın adıyla, Allah’ın kullarını aldatanlar ve kullaştıranlardır. Allah’ın ahlakını, adaletini öteleyip kendi ahlakını ve adaletini ikame edip insanlığa zımnen dikte edenlerdir. Kendi kitabını yazıp Allah’ın kitabına muhalefet edenlerdir. Doğal-İlahi yasaları yok sayıp, kendi yasalarını tanzim edenlerdir (((nefislerinden taşan pislikleri yasallaştıranlardır))). Batsın kan, ter, yaş emicilerin, emek sömürücülerin, aydınlık ve güzel yarınları yıkıcıların, hayal, umut ve düş çalıcıların dünyası. Yerle yeksan olsun, yerin dibine batsın zulüm ve kötülük üzerine müesses nizamlar, saltanatlar, düzenler.  Harap olsun mustazafların emekleri üzerine kurulan aşiyanlar. Haram olsun, yoksulların ekmekleriyle görkemli hale getirilen aşlar. Kimdir mustazaf? Zaafa uğratılmış, tahkir ve tezyif edilmiş, susturulmuş, kıstırılmış, hakları çalınmış, suçsuz iken suçlu olarak damgalanmış, ezilmiş ve sömürülmüş olanlardır. Her şartta ve koşulda küçük görülenlerdir, haklı oldukları halde hakları verilmeyenlerdir, değer görmeyenler ve saygı gösterilmeyenlerdir. Bitsin mazlumların kâbuslarla, azaplarla, ıstıraplarla, acılarla dolu rüyası. Bitsin karanlık ve korku yüklü geceler. Güneş doğsun üzerimize. Gülsün, gülmeyi unutmuş yüzler. Alevlensin, küllenmeye yüz tutmuş közler. Işıldasın, ışığı sönmüş gözler. Ortaya saçılsın, saklı gerçekler. Yıkansın kirlenmiş kalpler. Yumuşasın nasırlaşmış vicdanlar. Aydınlansın karanlık kafalar. Ve yeni bir dünya kurulsun!

 

Bu dünyayı kirlettiler, kana buladılar, mahvettiler. Tüm dünyada genelleşmiş ve genel kabul görmüş sembollerle (((kendi ülkemizde Din, Vatan, Atatürk gibi yani İslamcılık, Milliyetçilik, Kemalizm gibi argümanlarla))) her şeyi çökerttiler. Çökertmek adına elbirliği ettiler. Doğmamış çocukların yaşamlarına ipotek koydular, doğmuş çocukların gülümseyen yüzlerini soldurdular. Doğan ve ölmeye mahkûm insanların fani dünyadaki bir yudumluk zevklerini zehirledirler, yaşamak sevinçlerini öldürdüler. Hiçbir zaman hakikate inanmadılar, tapmadılar, adanmadılar. Belki mutlu olmaya gelmedik bu dünyaya ama küçücük mutluluklarımızı bile çok gördüler bizlere. Kasalarını ve keselerini, çaldıkları haram servetlerle doldurdular. Yataklarını şuh kadınlarla zevklendirmeye yeltendiler. Ne haram yemekten, ne yalan söylemekten, ne de ezip suyumuzu çıkarmaktan vazgeçmediler. Mazlumlara, mustazaflara, çaresizlere, kimsesizlere saç, baş yoldurdular. Bütün değerleri paraya tahvil ettiler. Her şeyi para adına ve para için yaptılar. Parayı Allah bilip taptılar. Allah’ı bırakıp paranın peşinden koştular. İnsana, insanlığa, insanı insan yapan değerlere ihanet ettiler. Tüm bunları yaparken de mezkûr argümanları kullandılar. Ve kazandıkça palazlanıp coştular. Daha da palazlanmak adına aynı yanlış yolda buluştular. Görüntüde ne de hoştular ama gerçekte bomboştular. Talihsizliğimizdi ki, bunlar bize baştılar. Mazlumları dinle, vatanla, Atatürk’le uyuttular. Dini kullanarak, millet üzerinde egemenlik kurdular. Dindarlığı bırakıpta, dincilikle yol buldular. Vatanı sadece sömürülecek bir hazine olarak gördüler. Bu milleti sömürmek için vatan adına zincirlediler. Atatürk’ü kazandırdığı müddetçe yaşattılar. Kazanmak için Atatürk’ü kullanarak savaştılar. Mülkün sahibi olan Allah’a sığınacaklarına, paranın ve sahte gücün gölgesine sığındılar. Bütün değerleri tükettiler. Mücadele yaşamın temeliydi, insanları ninnilerle uyuttular ve mücadeleden uzaklaştırdılar. Ahiret size yeter dediler ama kendileri utanmadan yediler. Varlığın merkezi insandı ama bırakın insanı, para en büyük çözücü dediler. Üretim, yaşamsal bir zaruretti ve üretimden söz ettiler ama bölüşüm adaletin gereğiydi ve insani bir gereksinimdi fakat reddettiler. Kuzu gibi büyüttükleri milleti koyun gibi güttüler!

 

Bu millete her şeyi yalan yanlış öğrettiler, yalanı hakikat diye bellettiler, haramı helal ettiler, fasılasız servet biriktirdiler. Allah’ı da (cc), Önderi de (sav), dini de, kitabı da, tarihi de, adaleti de, ahlakı da, sabrı da, şükrü de, vatanı da ve dahi her şeyi de yanlış öğrettiler. Öğretilmiş yanlışlarla çarklarını döndürdüler. Hakikatten korktular da, yalan söylemekten uslanmadılar, utanmadılar. Bu milletin çocuklarının en güzel rüyalarını, hayallerini, düşlerini öldürdüler, umutlarını söndürdüler. Dostlarını ağlattılar da, mütemadiyen düşmanlarını güldürdüler. Düşmanları çatlatacaklarına bu milleti çatlattılar. Bu milleti aldatmak uğruna deveye hendek atlattılar!!! Bu milletin önüne sahte şeyhleri ve bozuk cemaatleri koydular, milleti manen soydular ve bu milletin aydınlık yarınlarına kıydılar. Yanlış yazıp, çizdiler; yazıp çizdikleriyle bu milleti ezim ezim ezdiler. Bu milleti kendi ülkesini gezemeyecek hale getirdiler de, kendileri tüm dünyayı gezdiler. Millet sürünürken, bunlar devr-i âlem yaptılar. El âlem ne der diye düşünmediler. Meydanlarda nutuk attılar, meclislerde yan gelip yattılar. Uyduruk ilkeleri yasa diye dayattılar. Yaptıkları yasaları din gibi gösterip bizleri aldattılar. Tanzim ettikleri yasalarla, bu milletin mülkünü pervasızca sattılar. Milletin anasını ağlattılar. Millete dünya fani dediler ama kendileri dünyayı baki bilip her türlü herzeyi yediler. Milleti susturdular, mazluma kan kusturdular. Her şeyi bitirip tükettiler. Soluk aldıracak, yaşatacak, var kılacak, olduracak ne kadar değer varsa hepsini öldürdüler. Hakikat anlaşıldığında, yalan can verdiğinde ne olacağını düşünmeden yaşadılar. Tüm insanlığın yaşaması için batsın bu dünya!

 

Bu milleti yıllarca kuzu gibi büyütmüşler, koyun olması için çabalamışlar ve başarmışlarda. Hem çoban olmuşlar hem de kurt. Güttükleri koyunları iyi yemlemişler ve ardı sıra birer birer yemişler. Kendileri yemekle kalmamış, utanmadan yedirmişlerde! Yemlenen ve palazlanan koyunlar yenilmelerine ses etmemişler. Birileri dini maske edinmiş. Birileri vatanı maske edinmiş. Birileri de Atatürk’ü maske edinmiş. Ve bu maskelerin ardında bu milleti soyup soğana çevirmişler. Bizlerde öylece bakınmışız mal gibi. Yaaa öyle diyorsunuz da niye böyle oluyor diye sormamış ve sorgulamamışız. Bu kukla çobanların arkalarında çalınan düdüğe göre yön bulan koyunlar olmuşuz. Birileri dine karşı duranları bahane ederek milletin oyunu çalmış. Birileri hainleri bahane ederek milletin oyunu çalmış. Birileri de şeriatı bahane ederek milletin oyunu çalmış. Ama yaptıkları her şey yalanmış, anlattıkları her şey masalmış. Ne dindarlığın, ne vatanseverliğin ne de Atatürk maskesinin gerçekliği yokmuş. Millete hizmet etmek için milletin oyunu alıyorlar ama üstüne üstlük milleti vicdansızca soyuyorlar. Sanki millete parayla hizmet ediyorlar. Ve asıl acı yönü millette bu ince noktayı fark edemiyor. Ulan bana parayla hizmet edeceksen, senin hizmetin yere batsın demiyor. Ben asilim sen vekilsin demiyor. Bilakis başım üstünde yerin var diyor, sunulan her türlü herzeyi yiyor. Uyuyor, susuyor, boyun eğiyor. Kapısını açıp buyur ediyor, nereye giderse arkasından gidiyor. Son tahlilde: Evet, batsın bu rezil dünya, bitsin bu kâbuslarla dolu karanlık rüya. Ve batacak, kuşkusuz bitecek elbette. Kula kullukta bitecek, kul tarafından köleleştirilmekte son bulacak. Karanlıkta vurma, millet uyurken malı kotarma, köşelerde pusu kurma devride tamam olacak. Güzellikle olmazsa şayet illaki olacak. Yeni bir dünya kurulacak. İnancın gücü bu milleti iyileştirecek, bu kirli dünyayı değiştirecektir. İnsan olmayı başaranların şerefli mücadelesi bir gün zafere erecektir. Kararlı mücadelemiz zalimlerin defterini dürecektir. Yaşamayı hak etmeyenler geberecektir. Bunu yaşayan herkes elbette görecektir. Büyük insanlık devrimi muhakkak tahakkuk edecek, mustazaflara ait olan ama mustazaflardan çalınan ne varsa sahibine devredilecektir. Batsın bu dünya, varolsun yeni dünya, yaşasın insanlık!

 

 

‘’’’İncittiğiniz insanın ve kırdığınız gönlün bedduasından korkun.’’’’

 

Hz. Muhammed

 

‘’’’Canı yanan sabretsin, can yakan canının yanacağı günü beklesin.’’’’

 

Hz. Muhammed

 

‘’’’En büyük cihad, zalimin karşısına geçip sen ‘’HAKSIZSIN’’ demektir.’’’’

 

Hz. Ali

 

‘’’’Elinden geldiği kadar bir gönlü perişan etmemeye çalış. Çünkü bir ah cihanı alt üst eder.’’’’

 

Sadi Şirazi

 

“”Ceza talep ediyorum. Bugün tok olanlara, sefa sürenlere, milyonların ekmeğini hangi acılarla kazandığını bilmeyenlere, hissetmeyenlere.””

 

Rosa Luxemburg

Tarih: 18.11.2019 Okunma: 522

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?