Hani bizler Müslümanlardık, inananlardandık. Hani öyle ya bir
Allah’a inanıyorduk. Ram olmuştuk O’na ve eğilmezdi bu baş, başka olanın önünde.
Bir Peygamberimiz vardı lan bizim, kutsal izini sürmeliyiz diyorduk. Kitabımız
vardı bizim, her şeye bir ayet bulup hüccetlendiriyorduk, hakem kılıyorduk
aramızda deyil mi? Öyle deyil mi lan? Öyle deyilse niyeydi tüm bunlar,
inanıyormuş gibi poz vermeler? Ne oldu lan bizim hakikatlerimize? Yalan ne ara
giriverdi içimize de, hakikatlerimize acımasızca kıyar oldu? Hep bir şeyler
terennüm edip duruyorduk bitevi; kadim bir medeniyetin varisleriydik ve o türap
olmuş medeniyeti yeniden ihya ve inşa etmeye namzet banilerdik öyle deyil mi? Öyle
deyil miydi yoksa? Hani Ömerlerimiz, Alilerimiz, Ebubekirlerimiz, Osmanlarımız
vardı bizim. Yok muydular yoksa? Neredeler lan onlar, hani neredeler
vardıysalar? Göstersenize lan. Gösterin lan hadi, ölmeden görmeliyiz. Oysa olmayanı
gösteremeyiz, olanı da görmeyiz ki biz. Velakin öyle görmek isteriz ki, görmek
istiyormuşuz gibi görünürüz ki, herkes görmek istediğimizi sanır. Görmek istediğimizi
sandıkça da bize fırsat tanır ve tanınan fırsatları ganimete çeviririz öyle mi
lan? Öyle işte lan öyle. Gördüklerimizi gösterirsek kar gibi eririz. Velakin
varolmayı katı olmakta bulanlarız deyil mi? Görsekte görmeyiz, göstermeyiz,
çünkü gördüklerimiz ya da göreceklerimiz bizim gibi olmayanlardır. Bizler var
ya bizler, ölmüş olupta bize geleni göğsümüzde saklı sevgiyle diriltecek
olanlardık deyil mi? Deyil miydik yaaa? Öyleydik ama, öyleyiz diyorduk ya. Yalan
mıydı lan, yalan mıydı her şey? Bizler var ya bizler, bizden olmasa da birileri
onlara adaleti sunacak olanlar deyil miydik lan? Bizler merhameti, şefkati,
sevgiyi dağıtacaktık. Ama tüm bunları çalanlar olmayacaktık? Bizler
paylaşacaktık lan. Bizler paylaşarak biriktirenlerdik, biriktirerek paylaşanlar
olamazdık, çünkü biriktirilen şeyi azaltamazdık, yapamazdık bunu, yapamadıkta
bunu, biriktirdikçe bağlandırdık ve bağlandık kaldık zira. Oysa paylaşarak
biriktirebilir, birikebilirdik. Nerede zulmeden biri varsa karşısına dikilip
hakkı haykıracaktık, ilk kılıcı biz çekecektik. İlk kılıcı biz çektik ama
nasıl?!? Dilsiz şeytan olmayacaktık. Dilli şeytanlar olduk. Şeytana ilk taşı
biz atacaktık, atacak kadar temiz olacaktık. Bizim yapacaklarımızı bizden başka
kimse yapmayacaktı, biz de yapmazsak öylece kalacaktı. Evet, öylece kaldı ama
kimsenin de yapmadıklarını, yapmayacaklarını yaptık! Adalet üzerine müesses
kılmayacak mıydık rüyasına yattığımız medeniyeti yoksa? Nasıl ihya ve inşa
edecektik o medeniyeti? Öyle bir medeniyet ağacı dikecektik ki, erinç meyveleri
sarkacaktı lan tüm dallarından ve kökleri ruy-i zemini kaplayacaktı, insanlık
yeniden dirilecek ve hayat gerçekten hayat olacaktı. Asude bir bahar ülkesinde huzur
ve mutluluk içinde dem sürecektik, ılık bahar nesimi okşayacaktı saçlarımızı, tüm
insanlık kardeş olacaktı, kardeşçe kucaklaşacaktık. Hakikatimiz hayatımız,
hayatımız hakikatimiz olacaktı. Tüm dünyamız (((organlarımız, kurumlarımız)))
hakikatle dolacaktı. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için olacaktık. Hakikat
bizimle olacak, biz hakikat gibi yürüyecektik. İçimizde saklı kalan umut bu deyil
miydi? Karanlık gecelerde kaldığımızda tam gözlerimizin karşısında vehleten tebeyyün
ediveren aydınlık bu deyil miydi? Böyle düşlememiş miydik lan? Yalan mıydı lan yoksa
her şey? Rüyasına yattığımız, düşlerine daldığımız, umut ettiğimiz, hayalini
kurduğumuz her şey yalan mıydı? Dünyayı ele geçirmek adına mıydı her şey?
Rüyalarımızı dünyayla mı değiştik lan? Hakikatlerimizi yalanlara kurban olarak mı
sunduk? Biz, bizi az bir ücrete mi sattık? Kadim aldananlar mıyız biz yoksa?
Yapmayın lan, öyle deyil deyin. İnanılanda, inananda gerçek deyin. Hiçbir şey
yalan deyildi deyin. Korkunç olanı söylemeyin, öyle söyleyeceğinizi
hissettirmeyin. Ne zaman güç delisi olduk lan biz? Ne ara makama tapar, mevki
peşinde koşar, apoletlere hayranlıkla bakar, beş kuruş paraya şeref satar olduk
lan? Ne ara oturduğumuz koltuktan alır olduk insanlığımızı? Ne ara nefsin
yasaları İlahi yasaların önüne geçer oldu. Ne oldu da insanları öldürmek
pahasına kompradorların enikleri olmayı kabul eder olduk? Şöhret budalası
olduğumuzun farkına nasıl varamaz olduk? Ne oldu da haramı helali ayırmaz,
yetim hakkını umursamaz olduk? Ne biçim bir şey oldukta, birbirimizi satmaktan
hazer etmez olduk? Ne oldu bizim yüce fark edişimize, basiretimize,
ferasetimize? Aklımızı nere koyduk, hissiyatımızı nerede kaybettik? Ne yaptık
lan biz? Öldürdük ve gömdük, ölmemesi ve gömülmemesi gereken ne varsa! Neden
dışarıdakini içeridekine tercih ettik? Odun kütüğü misali gövdemiz, sırtımızda
görkemli giysilerimiz, cebimizde paramız ya insanlığımız nerede? Nerede Muhammedi
eminlik? Nerede Muhammedi ahlak? Nerede Muhammedi adalet? Nerede Muhammedi
dürüstlük, sadakat, sevgi, şeref, hayâ, namus, izzet, onur? Nerede Muhammedi
insaniyet? Kimdik lan biz, kimiz biz, kim olduk? Ne oldu bize, ne yaptık lan
biz kendi kendimize? Güvenilecek tek bir kimse kaldı mı şu gök kubbenin
altında? Söyleyin lan o zaman kim var güvenilecek ve güvenilmemek, güvenememek
kadar acı olan ne var? Suçsuzla suçluyu ayırmadan, yaşın yanında kuruda yanar,
olabilir böyle şeyler deyip, kendimizi haklı belleyip yaşamak mıydı bizim
insanlığımız, adalet bilincimiz, merhametimiz, vicdanımız? Parasızı ölüme mahkûm
edip, paralıya cennet sunmak mıydı bizim ödevimiz lan? Yüreklere dinmeyecek
acılar zerketmek miydi becerebildiğimiz yegâne şey? Niye sofralarımızda ki
aşlarımız zehir, gözyaşlarımız nehir oldu? Kim çaldı sofralarımızda ki neşemizi,
huzurumuzu? Kim öldürdü yaşamak sevincimizi? Kim kopardı çiçeklerimizi? Çocuklarımızın
yüzlerinde ki aydınlık tebessümü kim kararttı? Kutsal vicdan yasalarımıza ne
oldu bizim? Biz ne ara başkasının ekmeğine göz koyanı yanımızda taşır, kardeş
bilir olduk lan? Onu değil, onun suçunu söyleyeni suçlar olduk hatta suçlunun
suçunu söyleyeni çiğner olduk, suçu yüreklere gömdürüp, suçluyu göklere çıkarır
olduk? Hatta suçu ve suçluyu bile söyleyemez hale geldik niye? Niye lan niye?
Bir sebep olsun kuvvetli mi kuvvetli, inanayım diye? Kendimizden
olanı kayırmadan, kendimizi temize çıkarmaya çalışmadan, kirli bir şekilde
yaşamaya alışmadan varolamayacak mıyız biz bir kere de olsa? Ne yaptık lan biz?
Niye böyle olduk, ne oldu bize? Güvenilmeden nasıl yaşıyoruz, yalanlara nasıl
alışıyoruz, maskelerle nasıl dolaşıyoruz? Ve hala utanmadan sahici sahici nasıl
konuşuyoruz? Kim oldukta, hayâ etmeden katlanabiliyoruz böylesi bir yaşama? Çünkü
biz hiçbir zaman inanmadık lan, hep inanıyormuş gibi yaptık. Biz din sahibi
olan dinsizlerdik. Şimdi taşlayabilirsiniz beni. Niye mi? İnandığınızı
söylediğiniz kitaba uyup, emrolunduğum gibi dosdoğru olup hakikati söyledim
diye. Şimdi sorabilirsiniz içinizde ki Tanrı’ya (((tabi içinizde bir Tanrı
varsa ve duyabilecek kadar açıksa kulağınız))), bu şerefsizi öldürelim mi diye?
NE OLDU LAN BİZE BÖYLE?...
Özgür DENİZ - 04.12.2019
Tarih: 04.12.2019
Okunma: 564
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.