NE OLDU LAN BİZE BÖYLE?...

Özgür DENİZ - 04.12.2019

Hani bizler Müslümanlardık, inananlardandık. Hani öyle ya bir Allah’a inanıyorduk. Ram olmuştuk O’na ve eğilmezdi bu baş, başka olanın önünde. Bir Peygamberimiz vardı lan bizim, kutsal izini sürmeliyiz diyorduk. Kitabımız vardı bizim, her şeye bir ayet bulup hüccetlendiriyorduk, hakem kılıyorduk aramızda deyil mi? Öyle deyil mi lan? Öyle deyilse niyeydi tüm bunlar, inanıyormuş gibi poz vermeler? Ne oldu lan bizim hakikatlerimize? Yalan ne ara giriverdi içimize de, hakikatlerimize acımasızca kıyar oldu? Hep bir şeyler terennüm edip duruyorduk bitevi; kadim bir medeniyetin varisleriydik ve o türap olmuş medeniyeti yeniden ihya ve inşa etmeye namzet banilerdik öyle deyil mi? Öyle deyil miydi yoksa? Hani Ömerlerimiz, Alilerimiz, Ebubekirlerimiz, Osmanlarımız vardı bizim. Yok muydular yoksa? Neredeler lan onlar, hani neredeler vardıysalar? Göstersenize lan. Gösterin lan hadi, ölmeden görmeliyiz. Oysa olmayanı gösteremeyiz, olanı da görmeyiz ki biz. Velakin öyle görmek isteriz ki, görmek istiyormuşuz gibi görünürüz ki, herkes görmek istediğimizi sanır. Görmek istediğimizi sandıkça da bize fırsat tanır ve tanınan fırsatları ganimete çeviririz öyle mi lan? Öyle işte lan öyle. Gördüklerimizi gösterirsek kar gibi eririz. Velakin varolmayı katı olmakta bulanlarız deyil mi? Görsekte görmeyiz, göstermeyiz, çünkü gördüklerimiz ya da göreceklerimiz bizim gibi olmayanlardır. Bizler var ya bizler, ölmüş olupta bize geleni göğsümüzde saklı sevgiyle diriltecek olanlardık deyil mi? Deyil miydik yaaa? Öyleydik ama, öyleyiz diyorduk ya. Yalan mıydı lan, yalan mıydı her şey? Bizler var ya bizler, bizden olmasa da birileri onlara adaleti sunacak olanlar deyil miydik lan? Bizler merhameti, şefkati, sevgiyi dağıtacaktık. Ama tüm bunları çalanlar olmayacaktık? Bizler paylaşacaktık lan. Bizler paylaşarak biriktirenlerdik, biriktirerek paylaşanlar olamazdık, çünkü biriktirilen şeyi azaltamazdık, yapamazdık bunu, yapamadıkta bunu, biriktirdikçe bağlandırdık ve bağlandık kaldık zira. Oysa paylaşarak biriktirebilir, birikebilirdik. Nerede zulmeden biri varsa karşısına dikilip hakkı haykıracaktık, ilk kılıcı biz çekecektik. İlk kılıcı biz çektik ama nasıl?!? Dilsiz şeytan olmayacaktık. Dilli şeytanlar olduk. Şeytana ilk taşı biz atacaktık, atacak kadar temiz olacaktık. Bizim yapacaklarımızı bizden başka kimse yapmayacaktı, biz de yapmazsak öylece kalacaktı. Evet, öylece kaldı ama kimsenin de yapmadıklarını, yapmayacaklarını yaptık! Adalet üzerine müesses kılmayacak mıydık rüyasına yattığımız medeniyeti yoksa? Nasıl ihya ve inşa edecektik o medeniyeti? Öyle bir medeniyet ağacı dikecektik ki, erinç meyveleri sarkacaktı lan tüm dallarından ve kökleri ruy-i zemini kaplayacaktı, insanlık yeniden dirilecek ve hayat gerçekten hayat olacaktı. Asude bir bahar ülkesinde huzur ve mutluluk içinde dem sürecektik, ılık bahar nesimi okşayacaktı saçlarımızı, tüm insanlık kardeş olacaktı, kardeşçe kucaklaşacaktık. Hakikatimiz hayatımız, hayatımız hakikatimiz olacaktı. Tüm dünyamız (((organlarımız, kurumlarımız))) hakikatle dolacaktı. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için olacaktık. Hakikat bizimle olacak, biz hakikat gibi yürüyecektik. İçimizde saklı kalan umut bu deyil miydi? Karanlık gecelerde kaldığımızda tam gözlerimizin karşısında vehleten tebeyyün ediveren aydınlık bu deyil miydi? Böyle düşlememiş miydik lan? Yalan mıydı lan yoksa her şey? Rüyasına yattığımız, düşlerine daldığımız, umut ettiğimiz, hayalini kurduğumuz her şey yalan mıydı? Dünyayı ele geçirmek adına mıydı her şey? Rüyalarımızı dünyayla mı değiştik lan? Hakikatlerimizi yalanlara kurban olarak mı sunduk? Biz, bizi az bir ücrete mi sattık? Kadim aldananlar mıyız biz yoksa? Yapmayın lan, öyle deyil deyin. İnanılanda, inananda gerçek deyin. Hiçbir şey yalan deyildi deyin. Korkunç olanı söylemeyin, öyle söyleyeceğinizi hissettirmeyin. Ne zaman güç delisi olduk lan biz? Ne ara makama tapar, mevki peşinde koşar, apoletlere hayranlıkla bakar, beş kuruş paraya şeref satar olduk lan? Ne ara oturduğumuz koltuktan alır olduk insanlığımızı? Ne ara nefsin yasaları İlahi yasaların önüne geçer oldu. Ne oldu da insanları öldürmek pahasına kompradorların enikleri olmayı kabul eder olduk? Şöhret budalası olduğumuzun farkına nasıl varamaz olduk? Ne oldu da haramı helali ayırmaz, yetim hakkını umursamaz olduk? Ne biçim bir şey oldukta, birbirimizi satmaktan hazer etmez olduk? Ne oldu bizim yüce fark edişimize, basiretimize, ferasetimize? Aklımızı nere koyduk, hissiyatımızı nerede kaybettik? Ne yaptık lan biz? Öldürdük ve gömdük, ölmemesi ve gömülmemesi gereken ne varsa! Neden dışarıdakini içeridekine tercih ettik? Odun kütüğü misali gövdemiz, sırtımızda görkemli giysilerimiz, cebimizde paramız ya insanlığımız nerede? Nerede Muhammedi eminlik? Nerede Muhammedi ahlak? Nerede Muhammedi adalet? Nerede Muhammedi dürüstlük, sadakat, sevgi, şeref, hayâ, namus, izzet, onur? Nerede Muhammedi insaniyet? Kimdik lan biz, kimiz biz, kim olduk? Ne oldu bize, ne yaptık lan biz kendi kendimize? Güvenilecek tek bir kimse kaldı mı şu gök kubbenin altında? Söyleyin lan o zaman kim var güvenilecek ve güvenilmemek, güvenememek kadar acı olan ne var? Suçsuzla suçluyu ayırmadan, yaşın yanında kuruda yanar, olabilir böyle şeyler deyip, kendimizi haklı belleyip yaşamak mıydı bizim insanlığımız, adalet bilincimiz, merhametimiz, vicdanımız? Parasızı ölüme mahkûm edip, paralıya cennet sunmak mıydı bizim ödevimiz lan? Yüreklere dinmeyecek acılar zerketmek miydi becerebildiğimiz yegâne şey? Niye sofralarımızda ki aşlarımız zehir, gözyaşlarımız nehir oldu? Kim çaldı sofralarımızda ki neşemizi, huzurumuzu? Kim öldürdü yaşamak sevincimizi? Kim kopardı çiçeklerimizi? Çocuklarımızın yüzlerinde ki aydınlık tebessümü kim kararttı? Kutsal vicdan yasalarımıza ne oldu bizim? Biz ne ara başkasının ekmeğine göz koyanı yanımızda taşır, kardeş bilir olduk lan? Onu değil, onun suçunu söyleyeni suçlar olduk hatta suçlunun suçunu söyleyeni çiğner olduk, suçu yüreklere gömdürüp, suçluyu göklere çıkarır olduk? Hatta suçu ve suçluyu bile söyleyemez hale geldik niye? Niye lan niye? Bir sebep olsun kuvvetli mi kuvvetli, inanayım diye? Kendimizden olanı kayırmadan, kendimizi temize çıkarmaya çalışmadan, kirli bir şekilde yaşamaya alışmadan varolamayacak mıyız biz bir kere de olsa? Ne yaptık lan biz? Niye böyle olduk, ne oldu bize? Güvenilmeden nasıl yaşıyoruz, yalanlara nasıl alışıyoruz, maskelerle nasıl dolaşıyoruz? Ve hala utanmadan sahici sahici nasıl konuşuyoruz? Kim oldukta, hayâ etmeden katlanabiliyoruz böylesi bir yaşama? Çünkü biz hiçbir zaman inanmadık lan, hep inanıyormuş gibi yaptık. Biz din sahibi olan dinsizlerdik. Şimdi taşlayabilirsiniz beni. Niye mi? İnandığınızı söylediğiniz kitaba uyup, emrolunduğum gibi dosdoğru olup hakikati söyledim diye. Şimdi sorabilirsiniz içinizde ki Tanrı’ya (((tabi içinizde bir Tanrı varsa ve duyabilecek kadar açıksa kulağınız))), bu şerefsizi öldürelim mi diye?

Tarih: 04.12.2019 Okunma: 564

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?