ÇÜRÜYÜŞ...4...

Özgür DENİZ - 18.12.2019

Bugün herkes birbirinden bihaberdir ve kimse kimsenin nasıl yaşadığını anlamak çabasında değildir. Yoksulu gören yüzünü çevirmektedir. Yoksulluk yokmuş gibi davranılmaktadır. Akıl toprağa gömülüp üzerine beton dökülmüştür, vicdan ölmüştür, merhamet sürünmektedir. Acımasız ve korkunç bir birey-cilik egemendir yaşama. Çünkü herkes nasıl daha fazla alabilirim, çalabilirim, daha güçlü ve zengin olabilirim derdindedir. Herkes güçlenmek, zenginleşmek ve hayatı, hayatları kontrol etmek sevdasındadır. Kapitalizmin insafsız mengenesinde sıkışıp kalmıştır herkes. İnsançocukları acının, ıstırabın mahkûmudur, dertler zinciriyle kuşatılmıştır ama dillere bakarsanız her şey olağan seyrindedir. Oysa insanların sofralarında kuru ekmekten başka bir şey yoktur, çocukların ayaklarında ayakkabıları yoktur, suçsuz suçludur ve suçlu suçsuzdur, çalışana üretene dinlenmek yasaktır, tatil münhasıran birilerinin hakkıdır, birileri daha üstündür, çalışıp üreteneler vergi yükü altında inim inim inlemektedirler. Sınırlarını kompradorların-para babalarının belirlediği yaşam içerisinde güya mutluluk pozları veren bir insan tipi vardır karşımızda. Bugün kazanan herkes kapitalizmin pazarından kazandığı için o pazarın dağılmasından yana değildir ama dağılmasını istiyormuş gibi göstermektedir kendini ve konuşturmaktadır dilini. Ne acıdır ki, insançocukları da böylesi büyük yalanları yemektedirler. Kimse kapitalizmin yok olması uğruna fedakârlıkta bulunacak, bir şeylerden feragat edecek durumda değildir. Kapitalizm yok olmalıdır ve gereken ne ise yapılmalıdır dediğiniz ve muhtelif çözüm önerilerinizi sunduğunuz zaman herkes susup kalmaktadır. İstenmektedir ki, kapitalizm kendiliğinden yok olsun gitsin ve biz yine de konforumuzdan, zevkimizden, rahatımızdan hiçbir taviz vermeyelim. Yani hem kapitalistçe yaşayalım hem de kapitalizm yok olsun. Böyle bir dünyanın olduğunu varsayıyorlar ama olması gereken dünyaya ütopya diyorlar. İnsan bu kadar ikiyüzlüdür işte ve çürümenin keskin bir göstergesidir aynı zamanda bu ikircikli tavır. İnsan, insanlık şerefini taşıyabilmelidir ve o şerefe seza bir yaşam peşinde olmalıdır.

 

Yaşamın sınırlarını ve yaşam oyununun kurallarını kompradorlar-para babaları belirlediği için, kendilerine sınırı olmayan bir yaşamı hak görmektedirler, elbette diğer yaşamlardan kısarak, çalarak. Üstelikte insanlığa ait olan bir mülk üzerinde bunu yapmaya cüret edebilmektedirler. Bu cüretkârlığı ve sahte cesareti de, insanlığın zaman sürecinde derinleştirilmiş korkusundan almaktadırlar. Çünkü güç onlardadır, para onlardadır, silah onlardadır; güçleriyle, silahlarıyla ve paralarıyla da tüm insanlığı esir almışlardır. Önce birazcık vermişler, koklatmışlar sonra kaybetmenin acısını hissettirmişler, daha sonra da köleleştirmişlerdir. Velakin esir olan, esirliği gönüllü olarak tolere edebilen filhakika insanlığın ta kendisidir. Çünkü böyle bir yaşama mahkûmdur ama olabildiğince de duyarsızdır, tepkisizdir, öfkesizdir. Maateessüf kızılsa da, reddedilse de insanlığın bugün sürüden hiçbir farkı yoktur. İnsanlığın gücü haddizatında onların oyunlarını bozabilir, korku duvarlarını yıkabilir, zincirlerini kırabilir ve onlardan, çaldıkları, üzerine çöktükleri mülkü geri alabilir ama insanlık maalesef böylesi görkemli bir sonucu ortaya çıkaracak birlikten, bilinçten, şuurdan, mukavemetten uzaktır. Sefil bir fikir ayrılığının pençesinde birbirine düşmanlık ederek sefaletin girdaplarında kıvranmaktadırlar. Politikanın, ekonominin, bilimin, yaşama dair her şeyin sınırlarını onlar belirlemekte, kuralları onlar koymakta ve istediklerine ama istedikleri kadar özgürlüğü onlar sunmaktadırlar. İnsanlık ise böylesi bir yaşamın içerisinde yaşadığını sanacak kadar cehaletin pençesinde kıvranmaktadır. Maalesef hastayız ve sürekli hasta bir nesil yetiştiriyoruz. Kaybetme korkusu insanı perişan etmektedir. Neyi kaybedeceğinden korkmaktadır acaba insan? Hiçbir şeyi olmayan insan olmayan şeylerini kaybedeceği korkusuyla yaşamaktadır ve trajikomik, patolojik bir vakadır bu ve bu korkudur ki; insanı düşürmekte, çürütmekte, öldürmektedir. Kapitalizmin yaratmaya çalıştığı insansız ve çürümüş dünyaya diren ey insan!

Tarih: 18.12.2019 Okunma: 419

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?