ÇÜRÜYÜŞ...10...

Özgür DENİZ - 30.12.2019

Bugün yaşadığımız dünyada kimsenin samimiyetine, dürüstlüğüne, ciddiyetine inanmamak gerekir ve bendeniz kesinlikle inanmıyorum. Çünkü hayat denizinde, kendi aklımla ve yüreğimle, süzüle süzüle bugünlere geldim elhamdülillahirabbülalemin ve keza herkesi ciğerlerine değin tanıyarak, gözlemleyerek ve herkesin eylemlerini hissederek geldim. Hiçbir yerden, hiçbir kimseden tek bir şey almadım. Almaya çalışsaydım da kul ve köle olmaktan kurtulamazdım. Zaten aklımı ve kalbimi bir kenara fırlatıp atmam gerekirdi ilk evvelde, böyle bir şeyi yapabilmem için yani birilerinden bir şeyler alabilmem için. Rabbimin bahşettiği akıl ve kalp sayesinde ulaştım neye ulaştıysam. Ve artık tanımadığım, bilmediğim, beni aldatabilecek tek bir kimse, zümre, güruh, kitle yok. Şeytan bile Allah ile aldatamaz beni biiznillah. Bir şey yaparsam bile bu dünyada ancak zorunluluktan ve naçarlıktan olacaktır bu. Çünkü insan dediğin çaresiz kaldığında ne yapacağını bilemez, akıl o anda uçar gider ve kalp donar. Elbet bu kötü bir şey olmayacaktır ama olması gerektiği için olacaktır. Zira bugün bu âlemde kimse hakikatten yana değil. Bugün gerçek Kemalist olmaya çalışsanız ilk karşı çıkacak olanlar Kemalistlerdir. Bugün gerçek Sosyalist olmaya çalışsanız ilk karşı çıkacak olanlar Sosyalistlerdir. Bugün gerçek Milliyetçi olmaya çalışsanız ilk karşı çıkacak olanlar Milliyetçilerdir. Bugün gerçek İslamcı olmaya çalışsanız ilk karşı çıkacak olanlar İslamcılardır. Bugün ne Solcuların Devrim yapmak rüyaları, ne Kemalistlerin Tam Bağımsızlık rüyaları, ne Milliyetçilerin Kızıl Elma rüyaları, ne de İslamcıların Şeriat yahut Tevhid rüyaları gerçekçi değildir hatta yalandır, aldatmacadır, kandırmacadır. Münhasıran bir şeyler koparmak, lüks ve şatafat içerisinde yaşayabilmek, günü kurtarmak, sömürmek içindir her şey. Ki, bilhassa İslam’ı da İslamcılardan kurtarmak elzemdir, olmazsa olmaz önkoşuldur onurluca yaşayabilmek için. Hülasa; böyle bir dünyada kendileri rahat olsun kifayet eder onlar için. Geri kalanlar ise nasıl yaşarlarsa yaşasınlar umurlarında bile değildir bunların. Çünkü istiyormuş gibi göründükleri şeyler gerçek olsa, ilk kaybedecek olanlar kendileridirler. Ve hatta ne de Cemaatlerin ‘’İman Kurtarma’’ operasyonları sahicidir. Bu ülkede her şey dildedir, her şey laftadır, her şey yalandır, hiçbir şeyin aslı asaleti, samimiyeti, ciddiyeti yoktur. Çünkü bu topraklarda yaşayanların kendileri çürüdükleri gibi ayaklarının altında ki bastıkları toprağı da çürütmüşlerdir. Ben yalan söylüyorsam, iftira atıyorsam işte meydan hodri meydan. Bunların her birinin en kallavi olanlarıyla kavga etmeye hazırım, ama kafa ve yürek gücüyle, kanun gücüyle değil, metazori değil. Kelepçe, dipçik, zincir ile değil; sevgi, saygı, merhamet, adalet ile. Bugün hepsi iddialarından vurulmuştur. Buyurun tüm bu olguların gerçek özü istikametinde yola girin bakalım kaç kişi size eyvallah edecek, kaç kişi sizi taşlayacak, kaç kişi sizi yürüdüğünüz yolda katledecek izleyelim? Yemin ediyorum tümü tüm bunları yapacaktır hem de tereddüt etmeden. Çünkü kaybetmek istemeyeceklerdir kazandıkları dünyayı ve nimetleri. Şerefsizim hangi olguyu yaşarsanız yaşayın ilk meydan dayağını o olguyu yaşadığı iddiasında olanlardan yersiniz. Bunlar para babalarının yarattıkları cehennemin ateşinin taşıyıcılarıdırlar. Para babaları ateşi harlarlar, bunlarda insançocuklarını harlanan ateşin içine atıverirler. Açlıktan insanların öldüğü bir yerde, hak ettiğini alamayan insanların olduğu bir yerde bana bu düşünce kalıplarının hangisinden bahsedebilirsiniz, hangisinin tutarlı olduğundan dem vurabilirsiniz? İnsanlık bunların kapanlarında adeta kıstırılmış vaziyettedir. Bunlarda insanların durumunu çok iyi bilmektedirler. Birbirlerine göz kaş işareti yapmaktadırlar. Nasıl olsa benden kaçarsa senin kucağına düşecek gerekeni yaparsın demektedirler. Senden kaçarsa benim kucağımda, benden kaçarsa onun, ondan kaçarsa bunun, bundan kaçarsa şunun kucağında demektedirler yani her halükarda bizim kucağımıza, ocağımıza düşeceklerdir demektedirler. Bunları güzelce yemeliyiz demektedirler. Sizler bunların kendilerini tarif ettikleri, tanımladıkları kavramlara, düşünce kalıplarına, olgulara asla itibar etmeyin. Bugüne değin yaptıkları hiçbir şey yoktur, bademada olmayacaktır. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz demişler. Doğru demişler, isabet etmişler. Siz bunlardan kaç kişinin ter, kan, yaş dökerek, emek sarfederek bir şeyler kazandıklarını gördünüz? Ama sizler tüm bunları son damlasına kadar yaptığınız halde yine de kazanamıyorsunuz. Niye peki? Nedir burada ki ince nokta? Nedir sorun, sıkıntı? Akletmiyor musunuz hiç? Zaten zehir içiyorsunuz yaşarken ve ölürken de zehirle ölüyorsunuz. Peki, bunların kılı kıpırdıyor mu? Malum yerlerin bacalarından zehir fışkırıyor ve insanlık zehirleniyor, kılını kıpırdatan var mı, bizlerin haberi olmasa ve olay ayyuka çıkmasa bizatihi zehirlemeye devam edeceklerdi ama olmadı velakin yine de devam denilmektedir zehirlemeye, zehirlenmeye. Gerçekleri konuşacaksınız kardeşim. Benim karnım masallara tok. Ben hakikati arıyorum, hakikati istiyorum. Hakikatten korkuyorsanız canınız cehenneme, ki korkuyorsunuz, o zaman canınız cehenneme. Benim dünyamdan çekilin. Sizin dünyanızda değilim. Olmak zorunda da değilim. Son nefesime değin olmayacağım da. Çünkü sizin dünyanızdan tiksiniyorum. Sizlerden de tiksiniyorum. Çünkü gerçekten bıktım usandım ve utanıyorum artık yaşadıklarınızdan, yaşattıklarınızdan. İnsanlığın halini çok iyi biliyorum, görüyorum. Henüz bal nedir bilmeyen çocukların olduğu bir dünyada bana şereften, sevgiden, merhametten, adaletten söz etmeyin. Yemin ediyorum kim olursanız olun dümdüz giderim. Bıktım lan artık yalanlarınızdan, talanlarınızdan, rezilliklerinizden, kötülüklerinizden, yemin ederim bıktım. En baba konuda hiçbir kimse söz etmez, çıt çıkarmaz, tırsar ama en olmayacak, hatta insanı bile kıyıdan köşeden alakadar eden şeylerde bir gürültü, bir gürültü. Nedir lan bu ciddiyetsizlik, şarlatanlık, dalkavukluk? İnsan mısınız nesiniz? Şeytan görse kaçar lan sizden. Ki, hatta bir sonuç vardır, o sonucu yaratan bir sebep vardır ama gidilir sonuç üzerinde laf kalabalığı yapılır. Ulan o sonucu yaratan sebebe dokunsana bir, yanar mısın yoksa? O zaman niye boş boş ötüyorsun pezevenk? Vermişler bir ekran, bir koltuk, bir mikrofon, yanına da senin gibi birkaç zerzevat oturtmuşlar, ayrı telden çalıyor gibi ama aynı telden çalıyor gibi, saatlerce konuşuyorsunuz ama kahpelik ediyorsunuz. Bilgi satıyorsunuz, yürek çalıyorsunuz, kafa tırlatıyorsunuz. İnsansanız, namuslu iseniz, şerefiniz varsa, bir gram ahlak sahibi iseniz sebebe dokunsanıza korkmadan pezevenkler. Dokunamazsınız. Niye? Dünyadan çaldıklarınız, aldıklarını, geri alınır diye de mi? İnsan mısınız lan siz, hayvan bile değilsiniz!

Tarih: 30.12.2019 Okunma: 412

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?