Bu dünyada insanın en kutsal görevi;
para babası kompradorlarla kıyasıya kavga etmek ve onların mütemadiyen can
alan, kandan beslenen, emeği hiç eden sömürü ve soygun düzenlerini başlarına
geçirmektir. Bizler kalıcı bir suskuya kendimizi mahkûm ettikçe, bunların
yüzlerine bunlardan tiksindiğimiz halde güldükçe, bunların tefessüh etmiş
düzenlerine sabrettikçe, bunlar bizi köle gibi kullanmaya devam edeceklerdir. Bizler
merhamet etsek onlara, onlar bize merhamet etmeyeceklerdir. Ya yola
geleceklerdir ya da bizler onları yola getirmek zorundayız. Bizler bunlara,
kendilerinin köleleri olmadığımızı ve hiçbir zamanda köle olmayacağımızı tüm
nefesimizle haykırmalıyız. Bu uğurda ne yapılabilirse onu yapmaktır insanın
kutsal görevi ama tek bir canlıya bile zarar vermeden. İstesekte istemesekte,
bilsekte bilmesekte maalesef komprador pezevenklerin gizli ya da açık bir
egemenlikleri vardır insanlık üzerinde. Hayatı baştan sona onlar kontrol
etmektedirler. İnsanlığın kaderini onlar tayin etmektedirler. Politikacılar,
şeyhler, âlim geçinenler, aydınımsılar bunların hizmetkârlarıdır. Kabul etseler
de etmeseler de böyledir bu. Her şey bu yüzden sürgit bir yanlışın pençesinde
kıvranmaktadır. İnsanlığın aleyhine işlemektedir tüm mekanizmalar ve çarklar
bunların lehine dönmektedir her yerde. Kimisi kutsallarla, kimisi dünyevi
yasalarla, kimisi kof bilgisiyle bunların sömürü ve soygun düzenlerine payandalık
yapmaktadır. Yoksa bu düzen asla payidar olmazdı, olamazdı, çendan bu kadar acımasızlığına
ve vahşetine rağmen varlığını sürdürmekte zorlanırdı ama tam tersi oldu,
sürdür, sürdükçe sürdürdü varlığını ve zulmünü, sürdürdükçe süründürdü
insanlığı. Tüm tarafları kontrol edenler ne hazindir ki bunların değirmenlerine
su taşımaktadırlar. Bunların değirmenlerine su taşıyanların kovalarını
doldurmak zorunda değiliz. Bizim görevimiz; münhasıran adaletin ve insan
onuruna yaraşır yaşamın ikame edilmesidir. İnsanlık onurun yoksa ve ona layık
bir şeyi hak etmiyorum diyorsan orası başka. Elbette su taşıyıcıları paylarını
fazlasıyla almaktadırlar. Ama böyle bir şeyi tolere edebilmek kabil-i mümkün
değildir ve tolere edilmemelidir de. Tüm insanlık, hiçbir ayrıcı özelliklerine
aldırış etmeden ve ayrı düşüren tüm yönlerini pasifize ederek, geri plana
atarak münhasıran adalet ve onur kavasında birleşmek zorundadırlar. Kof laflara
inanmayın, tarihin tekerlerini döndüren ve halkları güldüren; kof laflar değil,
anlamlı ve sahici eylemlerdir.
ÇÜRÜYÜŞ...14...
Özgür DENİZ - 08.01.2020
Tarih: 08.01.2020
Okunma: 431
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.