ÇÜRÜYÜŞ...14...

Özgür DENİZ - 08.01.2020

Bu dünyada insanın en kutsal görevi; para babası kompradorlarla kıyasıya kavga etmek ve onların mütemadiyen can alan, kandan beslenen, emeği hiç eden sömürü ve soygun düzenlerini başlarına geçirmektir. Bizler kalıcı bir suskuya kendimizi mahkûm ettikçe, bunların yüzlerine bunlardan tiksindiğimiz halde güldükçe, bunların tefessüh etmiş düzenlerine sabrettikçe, bunlar bizi köle gibi kullanmaya devam edeceklerdir. Bizler merhamet etsek onlara, onlar bize merhamet etmeyeceklerdir. Ya yola geleceklerdir ya da bizler onları yola getirmek zorundayız. Bizler bunlara, kendilerinin köleleri olmadığımızı ve hiçbir zamanda köle olmayacağımızı tüm nefesimizle haykırmalıyız. Bu uğurda ne yapılabilirse onu yapmaktır insanın kutsal görevi ama tek bir canlıya bile zarar vermeden. İstesekte istemesekte, bilsekte bilmesekte maalesef komprador pezevenklerin gizli ya da açık bir egemenlikleri vardır insanlık üzerinde. Hayatı baştan sona onlar kontrol etmektedirler. İnsanlığın kaderini onlar tayin etmektedirler. Politikacılar, şeyhler, âlim geçinenler, aydınımsılar bunların hizmetkârlarıdır. Kabul etseler de etmeseler de böyledir bu. Her şey bu yüzden sürgit bir yanlışın pençesinde kıvranmaktadır. İnsanlığın aleyhine işlemektedir tüm mekanizmalar ve çarklar bunların lehine dönmektedir her yerde. Kimisi kutsallarla, kimisi dünyevi yasalarla, kimisi kof bilgisiyle bunların sömürü ve soygun düzenlerine payandalık yapmaktadır. Yoksa bu düzen asla payidar olmazdı, olamazdı, çendan bu kadar acımasızlığına ve vahşetine rağmen varlığını sürdürmekte zorlanırdı ama tam tersi oldu, sürdür, sürdükçe sürdürdü varlığını ve zulmünü, sürdürdükçe süründürdü insanlığı. Tüm tarafları kontrol edenler ne hazindir ki bunların değirmenlerine su taşımaktadırlar. Bunların değirmenlerine su taşıyanların kovalarını doldurmak zorunda değiliz. Bizim görevimiz; münhasıran adaletin ve insan onuruna yaraşır yaşamın ikame edilmesidir. İnsanlık onurun yoksa ve ona layık bir şeyi hak etmiyorum diyorsan orası başka. Elbette su taşıyıcıları paylarını fazlasıyla almaktadırlar. Ama böyle bir şeyi tolere edebilmek kabil-i mümkün değildir ve tolere edilmemelidir de. Tüm insanlık, hiçbir ayrıcı özelliklerine aldırış etmeden ve ayrı düşüren tüm yönlerini pasifize ederek, geri plana atarak münhasıran adalet ve onur kavasında birleşmek zorundadırlar. Kof laflara inanmayın, tarihin tekerlerini döndüren ve halkları güldüren; kof laflar değil, anlamlı ve sahici eylemlerdir.

Tarih: 08.01.2020 Okunma: 431

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?