Vahşi ve adi kapitalizmin bu dünyada
kotardığı en büyük şey; doğayı tüm organlarıyla kirletmiş ve insanlık bilincini,
vicdanını ve merhametini öldürmüş olmasıdır. Bilinci, vicdanı, merhameti ölmüş
bir insanlık şeksiz şüphesiz çürümüş bir insanlıktır. İyilik yapmaya takati
yoktur, acı çekmekten ve acı vermekten hazzetmektedir, kötülüğü engellemektense
kötülükten kazanmak için yaşamaktadır, her ne pahasına olursa olsun kazanmak
istemektedir, gününü kurtardı mı kendini kârlı saymaktadır, insanlık sağlığını
tehlikeye atmaktan imtina etmemektedir, doğayı kirletmekten utanmamaktadır,
haram helal demeden yutmak peşindedir, düşene el uzatmaktansa üstüne basıp
geçmeyi tercih etmektedir. Çünkü önünde gördüğü her örnek böyle yaşamaktadır. Uyarıcılardan
mahrumdur çünkü! Tüm organlarıyla kirlenmiş bir doğa, çürümüş ve doğurganlığını
yitirmiş bir doğadır, artık böyle bir doğada yaşamak büyük maharet istemektedir.
Yani öznesi ve nesnesi kirlenmiş ve çürümüş bir dünyada yaşamaktayız. İnsanlık
bu yüzden bencilliğin ve hedonizmin buzlu sularında kulaç atmaktadır. Bu ise
tam anlamıyla büyük bir felakettir! Kapitalizm, politikacıları zevzekliğe, boş
işlerle iştigale, hırsızlığa, kul hakkı gaspına yönlendirmiştir. Bugün hiçbir
politikacı sahici sorunlarla, insanlığı ilgilendiren temel meselelerle,
adaletle, ahlakla, barışla, kardeşlikle ilgilenmemektedir. Adeta horoz dövüşü
yapmaktadırlar, ipe sapa gelmez meselelerle ve insanlığa hiçbir getirisi
olmayacak şeylerle ilgili olarak. Halkların güçlerini ve servetlerini heba
etmekten ve insançocuklarını birbirlerine düşürmekten başka yaptıkları hiçbir
şey yoktur. Onlar için münhasıran çıkar vardır ve çıkar çarklarının dönmesi
elzemdir, gerisi angaryadır. Âlimler ise zevahirle uğraşmakta, insanların tali
sorunlarıyla ilgilenmektedirler, zaten politikanın mengenesine sıkışmış kalmış
haldedirler, acınası, zavallı, sefil bir halet-i ruhiye içerisidedirler.
Geçmişte âlimler derin meselelerde fikir teatileri yaparlarken, bilimsel ve
ilimsel meselelerle iştigal ederlerken bugün maalesef tamamen malayani ile
iştigal etmektedirler, bu da her şeyi tiksinç hale getirmektedir. Aydınlar ise
klavye kahramanlığından başka hiçbir şey yapmamaktadırlar. Para karşılığında
karakterlerini pazarlamaktadırlar, kalemlerini kiralamaktadırlar. Keza
sanatçılar bile insanı münhasıran cinsel bir obje haline getirmek için kesif
bir çaba içerisindedirler. Hülasa; herkes el birliğiyle kapitalizmin hizmetine
amade olmuş, paranın kulu, kölesi, köpeği olmuş durumdadır. Ama şöyle bir
baksanız hepsi de insanmış gibi devr-i âlem, arz-ı endam eylemektedirler. Keşke
görüntüyle insan olunabilseydi!
ÇÜRÜYÜŞ...16...
Özgür DENİZ - 16.01.2020
Tarih: 16.01.2020
Okunma: 479
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.