ÇÜRÜYÜŞ...20...

Özgür DENİZ - 04.02.2020

Vahşi ve adi kapitalizm maalesef insanlığı tam da midesinden kavramış ve sımsıkı tutmuş bırakmıyor, sıktıkça sıkıyor. Tüm üretim araçlarını, yaşam kaynaklarını, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini pespaye bir düzenbazlıkla ve adice madrabazlıklarla inhisarına geçirmiş ve bu fırsatı namussuzca değerlendiriyor. Tabi bir de buna müsaade edene bakmak gerekiyor kuşkusuz! Mideyi ele geçirdiği için bedene istediği şekli verebiliyor, kalbi istediği gibi evirip çevirebiliyor. Allah’ın sofrasını kendi sofrası sanıyor ve istediği sofraya buyur edilmeyi beklemeden dalıyor komprador pezevenkler. Kendi sofralarına da ne buyur ediyorlar ne de yaklaştırıyorlar. Oysa kendileri de Allah’ın sofrasından doyuyor pezevenklerin. Şu dünyada ki hangi mülkün doğal ve gerçek sahibidirler ki ve olabilirler ki? Sahibi olmadıkları mülkün üzerine çöküyorlar ve çöktükleri mülkle insanlığı çökertiyorlar, insanlıkta boyun eğiyor, tabi oluyor bu pezevenklere hatta kul, köle, köpek oluyorlar önlerinde. Ah bir bilseler insançocukları bunu! İsteseler şu ruy-i zeminde öyle bir kardeşlik sofrası kurabilirler ki, tüm insanlık o sofrada kardeşçe buluşabilir ve yaşam öyle güzel olur ki ama egemenliklerini pekiştirecek sermayelerini paylaşmaya yanaşırlar mı hiç? Oysaki ne güzel olurdu değil mi, birlikte üretilse, adilce tüketilse, herkes doymuş olsa, kimse aç kalmasa? Kimse biriktirmek derdiyle yanmasa, yaşamasa, herkes paylaşmanın hazzını tatmış olsa, başkasının mutluluğu gerçek mutluluğumuz olabilse. Allah’ın sofrasından aldığımızı o sofrada oturan herkesle paylaşmaktan niçin korkuyoruz, kaçıyoruz? Azalacak diye mi? Fazla olan neyimiz vardı ki zaten ve neyimiz var ki zaten? Hiçbir şeyimiz yokken bir şeylerimiz olunca şımarıverdik ve her şeyin sahibi olarak kendimizi görüverdik değil mi? Ne kadar da küstahız ve kendirimizi müstağni görüyoruz değil mi? Açlıktan kanı çekilmiş kara derili insanların suçu nedir Allah aşkına? Onlar hangi dünyada yaşıyorlar, kimin sofrasındalar? Yaşadıkları yaşama mahkûm olmalarının sebebi nedir? Kimdir onları öyle bir hayata mahkûm eden? Onların kaderi midir öyle yaşamak? Onlar acının ve açlığın pençesinde kıvranırlarken, kırılırlarken, bizler gülmekten kırılıyoruz ve hissetmeden, mutluluk pozları vererek yaşayıp gidiyoruz. Keza açıklatan ve sefaletten kırılıp giden, sefaletin şarkısını terennüm eden, çöplüklerden ekmek toplayan insanların suçu nedir ki? Ama güya kapitalizmle mücadele ediyoruz. Ne kadar da sahtekârız, riyakârız değil mi? Gerçekten kavga vermiş olsaydık onurlu bir şekilde, dünya böyle bir yer mi olurdu? Hadi ordan pezevenklerin marabası!

Tarih: 04.02.2020 Okunma: 418

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?