Vahşi ve adi kapitalizm maalesef
insanlığı tam da midesinden kavramış ve sımsıkı tutmuş bırakmıyor, sıktıkça
sıkıyor. Tüm üretim araçlarını, yaşam kaynaklarını, yeraltı ve yerüstü
zenginliklerini pespaye bir düzenbazlıkla ve adice madrabazlıklarla inhisarına
geçirmiş ve bu fırsatı namussuzca değerlendiriyor. Tabi bir de buna müsaade
edene bakmak gerekiyor kuşkusuz! Mideyi ele geçirdiği için bedene istediği
şekli verebiliyor, kalbi istediği gibi evirip çevirebiliyor. Allah’ın sofrasını
kendi sofrası sanıyor ve istediği sofraya buyur edilmeyi beklemeden dalıyor komprador
pezevenkler. Kendi sofralarına da ne buyur ediyorlar ne de yaklaştırıyorlar.
Oysa kendileri de Allah’ın sofrasından doyuyor pezevenklerin. Şu dünyada ki
hangi mülkün doğal ve gerçek sahibidirler ki ve olabilirler ki? Sahibi
olmadıkları mülkün üzerine çöküyorlar ve çöktükleri mülkle insanlığı
çökertiyorlar, insanlıkta boyun eğiyor, tabi oluyor bu pezevenklere hatta kul,
köle, köpek oluyorlar önlerinde. Ah bir bilseler insançocukları bunu! İsteseler
şu ruy-i zeminde öyle bir kardeşlik sofrası kurabilirler ki, tüm insanlık o
sofrada kardeşçe buluşabilir ve yaşam öyle güzel olur ki ama egemenliklerini
pekiştirecek sermayelerini paylaşmaya yanaşırlar mı hiç? Oysaki ne güzel olurdu
değil mi, birlikte üretilse, adilce tüketilse, herkes doymuş olsa, kimse aç kalmasa?
Kimse biriktirmek derdiyle yanmasa, yaşamasa, herkes paylaşmanın hazzını tatmış
olsa, başkasının mutluluğu gerçek mutluluğumuz olabilse. Allah’ın sofrasından
aldığımızı o sofrada oturan herkesle paylaşmaktan niçin korkuyoruz, kaçıyoruz?
Azalacak diye mi? Fazla olan neyimiz vardı ki zaten ve neyimiz var ki zaten?
Hiçbir şeyimiz yokken bir şeylerimiz olunca şımarıverdik ve her şeyin sahibi
olarak kendimizi görüverdik değil mi? Ne kadar da küstahız ve kendirimizi
müstağni görüyoruz değil mi? Açlıktan kanı çekilmiş kara derili insanların suçu
nedir Allah aşkına? Onlar hangi dünyada yaşıyorlar, kimin sofrasındalar?
Yaşadıkları yaşama mahkûm olmalarının sebebi nedir? Kimdir onları öyle bir
hayata mahkûm eden? Onların kaderi midir öyle yaşamak? Onlar acının ve açlığın
pençesinde kıvranırlarken, kırılırlarken, bizler gülmekten kırılıyoruz ve
hissetmeden, mutluluk pozları vererek yaşayıp gidiyoruz. Keza açıklatan ve sefaletten
kırılıp giden, sefaletin şarkısını terennüm eden, çöplüklerden ekmek toplayan
insanların suçu nedir ki? Ama güya kapitalizmle mücadele ediyoruz. Ne kadar da sahtekârız,
riyakârız değil mi? Gerçekten kavga vermiş olsaydık onurlu bir şekilde, dünya
böyle bir yer mi olurdu? Hadi ordan pezevenklerin marabası!
ÇÜRÜYÜŞ...20...
Özgür DENİZ - 04.02.2020
Tarih: 04.02.2020
Okunma: 426
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.