Madde manaya galebe çaldığı, beden
ruha hükmetmeye başladığı ve mutlak olarak fiziğe odaklanma tezahür ettiği
zaman, ihtirasların tutsağı olmaktan kurtulamayız. Çünkü madde mütemadi ister,
doymaz ve tüketir. Bu arada mana uçar gider, ruh boğulur ve nihayet çürüme baş
gösterir. Böyle bir şeyde bireyi dekadanlığa sürükler. Dekadanlaşan birey
ideallerinden kopar, ideallerden koptuğu zaman değer yargılarına bağlılığını
yitirir, değer yargılarına karşı soğukluk nihayetinde ahlakilikten rahatsızlığı
intaç eder. İşte küçük mikyasta insançocuklarının, toplumların ve büyük
mikyasta devletlerin maruz kaldığı felaket budur. (((Misal; vatandaşının
sağlığını koruyamayan, iktiza ediyorsa bu mevzuda acımasızca muamele etmeyen
devletin ahlaki damarı kurumuştur.))) Ahlakını yitiren bireyler, toplumlar,
devletler, ahlakı ayakta tutmaya çalışanlara tavır almaya başlarlar ve günümüzde
egemen olan telakki maalesef budur. Ahlakiliğin kaybedip ve kaybettirip;
ahlaksızlığın kazanması ve kazandırması böylesi bir telakkinin tevlit ettiği
sorundur. Dilimizde harikayız, en ahlaklı biziz, ahlak dersi vermeye bayılırız
ama ya gerçeği nasıl gizleyeceğiz? Ahlak edebiyatı yapmayacaksın kardeş,
ahlaklı olacaksın. Nasıl ahlaklı olunur? İnsanlık onuruna ve haysiyetine saf
bir saygı duyarak, yalan konuşmayarak, insanları aldatmayarak, dostunu
satmayarak, kul hakkına el uzatmayarak, çalmayarak, israf etmeyerek, haram
yemeyerek, rüşvetle ve torpille ilişiğini keserek, sömürmeyerek, saf bir
sevgiyle severek, adaleti ikame ederek. Fasılasız ahlaktan bahsetmek, kalemini
kiraladığın köşelerinde ahlaktan dem vurmak, filmlerde ahlakçılık yaptırmak
kişiyi ahlaklı yapmaz, böylesi bir şey şovmenlikten başka bir anlam taşımaz.
(((Tıpkı aynı yöntemlerle adaletçilik yapmanın insanı adil yapmayacağı gibi.)))
Çendan şahsım zaviyesinden olayı detaylandıracak olursam, ben kötülük
yapmıyorsam, sevdiğim birinin de kötülük yapmasına eyvallah edemem.
Yapmayacaksın kardeş. Ben harama el uzatmıyorsam sende uzatamazsın, uzatıyorsan
da sevilmek gibi bir beklenti içine giremezsin. Zulmediyorsan, hürriyete darbe
vuruyorsan, tefrika yaratıyorsan, kimliğine dayanarak beni sevmelisin,
desteklemelisin, başka türlüsü mümkün değil gibi bir algıyla hareket edip
karşılık ummaya yeltenmemelisin, hatta bu kadar andaval olmamalısın. Bana ne
senin kimliğinden, kim olursa ol angut, istersen kardeşim ol, önce insan ol,
kaderimi kendimin çizdiğim bir dünyada, senin gibi bir pisliğe eyvallah
edersem, o zaman hiçbir şeyden şikayete hakkım olmaz ve kötülüklerin başıma
yağmur gibi yağmasına da susmak zorunda kalırım. Başkası bendenizi ırgalamaz.
Ben yapmıyorsam sen de yapamazsın diye bakarım. Kim olursan ol, ne olursan ol,
nerede olursan ol farketmez bendeniz için. İşte benim bulunduğum yerde her şey
farklıymış, işte burada rüzgârlar sert esermiş, işte kitlenin menfaatleri
korunmalıymış, bunlar beni ikna edecek şeyler değil kardeş. Hadi yürü, toz kaldırma!
İnsan evladıysan ahlaklı olmak gibi bir sorumluluğun var, ahlaklı olmak
zorundasın. Olmuyorsan da bendenize ahlaklı görünmeye çalışma, ahlak edebiyatı
yapma, zira yiyecek kadar alık, ahmak ve bön değilim. Çünkü senin ahlaksızlığın
yüzünden bir ömür kaybedemem. Ahlaksızlığa da eyvallahım olmaz ve münhasıran
susmakla da iktifa etmem!
ÇÜRÜYÜŞ...25...
Özgür DENİZ - 26.02.2020
Tarih: 26.02.2020
Okunma: 435
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.