İdeallerin tahakkuku belki kabil
olmayabilir ama kabil olan hangi şey ideal olandır, değerlidir? Lütfen dürüst
olun! Keşke olmamız gereken şekilde olabilsek ve keşke gerçekleri olduğu
haliyle nezaket temelinde namusluca konuşabilsek ama ne mümkün. Çünkü dünyaya
egemen olanlar hem dördüncü sınıf yaratıklar hem de yalancılar. Egemenliklerinin
sarsılmasını isterler mi? Öyleyse hakikati severler ve hakikatli olana eyvallah
ederler mi? Fakat biz insançocukları, maalesef hiçbir zaman belki gerçekleşme
imkânı olmayacak olan ama güzel olan, değerli olan şeylere gönül vermeyiz de,
gideriz gerçekleşmesi kolay olan ama değersiz olan şeylere gönül veririz. Akla
hayale gelmeyecek, yapılabilirliği muhal olan her şeyi yaparız bu uğurda. Her
türlü pislik bir heyula gibi çöker kalır toplumun üzerine ve çürütür herkesi.
Her türlü kötülüğün yolu ve kötülüğe giden her türlü yol sonuna kadar açılır. Herkes
birbirini yemeye ve birbirinin kuyusunu kazmaya çalışır. Çünkü artık ideal ve
değerli olandan yüz çevirip, yüzünü mümkün olarak görülene çeviren insançocuklarının
damarlarında bir uyuşturucu gibi yayılmaya başlar muhtelif mikroplar ve tüm
bünyeyi işgal eder. Bugün yaşayan hangi değerden söz edilebilir? İnsanlığı kalmayanın
değeri mi kalır ki? Maalesef her güzel şeyi öldürdük, tükettik. Artık
çürümemeye çare yoktur. Çürümeye doğru evrilmiş bir bireyin, toplumun, devletin
her eylemi anlamını kaybetmiş ve hedefini yitirmiştir. Artık bataklığın dibe
doğru çekmekte olduğu da fark edilemez hale gelir. Çürüyen toplumun bireyleri
müraidirler, sahtekârdırlar, şarlatan ve dalkavukturlar, sultanı sitayişe boğan
vezir gibidirler, her ne pahasına olursa
olsun ve hangi değerlerden feragat neticesinde gerçekleşecekse gerçekleşsin
yücelme, yükselme, ilerleme uğruna her şey feda edilir bir hal alır. Çürümüş
toplumlar dekadanlaşmış bireylerden müteşekkil toplumlardır. Yalanlar
hakikattir orada, yalancılar en doğru kimselerdir; düşüş ve alçalış ivme
kesbetmiştir; adam yerine konulmayanlar kendilerini adam yerine koymayanları
sitayişe boğarlar; hurafeler hedefe götüren pusula olurlar; din ölmüş ideoloji
egemenliğini ilan etmiştir; ahlak iflas etmiştir ahlakçılık baş tacıdır;
adaletin yerini nepotizm almıştır ve nihayet, çürüme zirve yapmıştır. Çünkü
birey değil toplum kirlenmiştir artık ve temizlik münhasıran ağızlarda
tiksindirici bir gevişten ibaret olarak kalmıştır ve kötülüğün, kirliliğin
gizlenmesi için kullanılmaya başlanmıştır. Böyle bir toplum olmadık mı sizce
de? Peki, nasıl geldik bu hale? Kim düşürdü bizi bu duruma? Hakikati seveni, söyleyeni
ve hakikate gönül vereni kim hain ilan etti? Gerçeği söyletmemek ve söyleyeni
hain ilan edip tecziye etmek, belki muayyen bir süreliğine bize yol verebilir
ama gerçek bir ortaya çıktı mı yürünecek bir metre yol kalmaz!
ÇÜRÜYÜŞ...27...
Özgür DENİZ - 06.03.2020
Tarih: 06.03.2020
Okunma: 428
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.