ÇÜRÜYÜŞ...28...

Özgür DENİZ - 08.03.2020

Nasıl fertler tek tek ahlaken yozlaşmaya başladıklarında düşerlerse, çürürlerse ve çökerlerse; aynı şekilde toplumlarda yekpare olarak ahlaki yozlaşma neticesinde düşerler, çürürler ve çökerler. Çünkü ahlak bozulduğu zaman silsile halinde her şey bozulur. Ahlaki bozulma ve yozlaşma neticesinde, değerler, ilkeler, idealler önemini kaybederler ve çiğnenmelerinde hiçbir beis görülmez. Bir şey mi elde edeceksiniz ve onu elde etmek uğruna bir değerden feragat mi edeceksiniz ya da bir ilkeyi mi çiğneyeceksiniz, tereddütsüz feragat edersiniz ve çiğnersiniz. Çünkü ahlak olgusunda mündemiç olan hayâ duygusu yittiği zaman yapılamayacak hiçbir şey yoktur. Zaten dememişler midir ki; utanmıyorsan dilediğini yap diye? Tabi böylesi fertlerin bulunduğu bir toplumun ve böylesi negatif yöne evrilmiş toplumun yönlendiricisi olan devletin de çürümekten kurtulması kabil değildir. Zira devletler çürümekten ari değillerdir. Çünkü devletlerde tarihsel süreç içerisinde varlık kazanırlar ve ortaya koydukları eylemlerle ya varlıklarını idame ettirirler yahutta varlıklarını yokluğa mahkûm eylerler. İlkeler bir kez çiğnendi, değerler bir kez örselendi, sınırlar bir kez ihlal edildi mi artık arkası gelir ve gelecektir de. Böyle bir sürece girildiyse de geri dönüş muhal ender muhal bir hal alır. Dekadanlığın ve dekadanlık sonucunda ki değerlere karşı tezahür eden kayıtsızlığın ve ilkelerden, ideallerden inhirafın kaçınılmaz sonu inhitattır. Gerçekleri ifşa etmekte büyük bir suçtur böylesi bir dünyada. Çünkü herkesin yalan olduğu ve yalan yaşadığı bir dünyada gerçeği ifşa etmek hem çok tehlikelidir hem de büyük bir suçtur. Ki, zaten gerçeği hiçbir zaman ifşa edemezsiniz, ettirmezler. Ettiğiniz an aydınlığa veda edip kendinizi karanlıkta bulursunuz. Maalesef yaşadığımız dünyada her türlü güzelliği keyfimize kurban veriyoruz. Gerçeği yalana, iyiyi kötüye, namusluyu namussuza, şerefliyi şerefsize, güzelliği çirkinliğe kurban verdik, veriyoruz, görüyoruz ki vereceğiz. Pislik içinde yaşamayı sindirebilmişiz. Yalana alışmışız ve çok sevmişiz yalanı, artık yalancı yaşamların çocukları olmuşuz. Menfaatlerimizi korumak uğruna her türlü çirkefliği, pisliği, alçaklığı yapmaya teşneyiz. Çünkü bir kez düştük mü bugüne kadar örttüğümüz, söyletmediğimiz gerçekler canavar olup bizi yutacaktır, bunu çok iyi biliyoruz. Düşüş, çöküş ve çürüme nasıl ahlaktan kopuşla başlıyorsa; yükseliş, diriliş ve yücelişte aynı şekilde ahlaka dönüşle başlayacaktır. Ahlaksızız! Kesin bu! Aksini ne iddia etmek ne de ispat etmek imkânsızın imkânsızıdır. Bir kez yalancı mıyız? Şeksiz şüphesiz evet. Bu bile kâfidir ahlaksız olduğumuza hüccet namına. Yalancı olmayan kim şu âlemde. Her gün bir yalan savruluyor âlemimizde. Çünkü ancak yalanlarla varlığımı payidar kılmaya çalışıyoruz. İnsanlar, konumlarımıza, kalıplarımıza bakarak söylediğimiz yalanlara kolayca inanabiliyorlar, çünkü düşünmeyle, sormayla, sorgulamayla zerre ilintileri yok. Aklımızla dalga geçiliyor ama biz bundan hazzediyoruz. Yazıklar olsun insanlığımıza!

Tarih: 08.03.2020 Okunma: 443

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?