Hep soruyorum kendi kendime; bizler, yekpare insançocukları,
gerçekten dindar mıyız? Allah diyor dillerimiz ama ya gönüllerimiz gerçekten
Allah diyor mu ve inanıyor muyuz dilimizde ki Allah’a gönüllerimiz de?
İnandığımıza dair hangi hücceti gösterebiliriz ya da inanmadığımıza dair hüccet
mi istersiniz? Şaka yaptığımı sanmayın? Şaka mı sandınız? Yemin ediyorum, hem
vallahi, hem billahi, hem tallahi, dilimizde söylediğimiz ya da aklen
varolduğuna inandığımız Allah’a gönüllerimizde inanmıyoruz. Yani imanımız
boğazımızda düğümlenip kalmış. Aklımızda var olan Allah kalbimizde maalesef
yok. Aklında olmayıp kalbinde olanlara da dinsiz diyoruz galiba. Bana kimse
masal anlatmasın, çünkü gerçeklerden kopup masallara kulak verecek bir salisem
bile yok. Bendenizi de fazla konuşturmayın yahut cesaretiniz varsa, insansanız
konuşabilecek kadar, o vakit konuşalım. Çünkü kahpelerden ve kaypaklardan, ciddiyetsiz,
gerçeksiz, sulu insanlardan nefret ederim. Öyle cerbeze yapmaktan da hazzetmem.
Hakikate kulak vereceksen, hakikati arıyorsan, her türlü olguyu ve olayı dip
derinliğine değin çözümlemeye cesaret edeceksen yahut cesaret etmeye aklın ve
yüreğin kifayet ediyorsa, sabır göstereceksen, eee sende amma da uzatıyorsun
her şey göründüğü gibi olmaz demeyeceksen ve bulduğun ya da apaçık hüccetlerle
gözüne sokulan hakikati kabullenebilecek ve kaldırabilecek yüreğin ve aklın
varsa oturup konuşacaksın, bilakis toz olacaksın ve susacaksın. Yahut gerçekte
dinsiz kimdir? Veyahut dindarlık nasıl olur? Daha açık olarak, dinsizlik ya da
dindarlık mücerretlikten kurtulup nasıl müşahhaslaşır? Bu türden soruları sorma
salahiyetim yok mudur? Ya da böyle bir salahiyetim olup olmadığına karar
verecek bir merci ya da salahiyetli kişiler mi vardır? Kimdir onlar ve onlara
böyle bir salahiyet hakkını kim tanımıştır? Sorarsam namussuz, şerefsiz, hain
mi olurum? Peki, sorduğum zaman namussuz, şerefsiz, hain olursam ve sormazsam
bu soruları, ya nasıl insan olurum? Artık biraz ciddiyet, samimiyet, dürüstlük
diyorum ya. Yemin ediyorum ciddiyetsizlikten, samimiyetsizlikten,
sahtekârlıktan ikrah geldi. İnsan gibi görünüyoruz, siluetimiz insana benziyor
ama ya hakikatte neyiz, neye benziyor hakikatimiz? Var mı bir cevabımız yahut
susturmak mı tek çaremiz? Görünmez kılarsak hakikatleri, susturursak sualleri,
kazanmış mı oluruz ve yok mu olur hakikatler, dil susunca susar mı gönüller de?
Hey gidi insan denilen şey, neydin, oldun ney!
DİNDARLIK-DİNSİZLİK AYRI MIDIR, BİR MİDİR?...
Özgür DENİZ - 23.04.2020
Tarih: 23.04.2020
Okunma: 417
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.