Eğer dinler özgürleşsin, insanlığın özgürleşmemesi için
hiçbir sebep yoktur. Din, bugün azap çekmektir, kendisini dindar olarak gören
insanlığın ellerinde. Oysa bu insanlık mutlaka kendisinin dindar olmadığını
itiraf ederek çendan dini kurtarmalıdır, sonra da kendini kurtarma yoluna
koyulmalıdır. Kendini kurtardıktan sonra ancak kendini dindar saymalıdır.
Kendisini din dairesi içerisinde sayan ama din dairesi dışındaymış gibi
umarsızca, kayıtsızca, pervasızca hareket eden insan maalesef dini tahrip ve
tahrif etmektedir ve dini, tabir caizse alenen öldürmektedir. İnsanlık, din
tutsak alındığı gün tutsaklaştırılmıştır. İnsan, din insanlığın elinde perişan
olduğu gün mankurtlaştırılmıştır ve mankurtlaştırılan insan her türlü
yönlendirmeye açık hale gelmiştir. Din tutsaklaştırıldığı gün, dinden
kazananlar türemişler ama gerçek din sahipleri ise hep kaybetmişlerdir. Böylesi
bir durumda da, din kapitalizmin en güçlü yol arkadaşı olmuştur, daima önden
gitmesine müsaade edilmiş ama hakikatte hep arkada bırakılmıştır yani
kazandırmasına eyvallah edilmiş fakat belirleyici olmasına imkân tanınmamıştır.
Yani insan bozulunca din de insanın elinde oyuncak olmuş ve bozulmuştur, dinin
bozulması çok tehlikelidir ve işte bugünkü dünya dinin bozulması neticesinde
tezahür eden çürümüş, kokuşmuş, laçkalaşmış, tükenmiş bir dünyadır. Dinin
bozulmasıyla bozulan insan korkunç bir yaratık olmuş çıkmıştır ve dünyayı mamur
edeceğine harap etmiştir. Dinin kendi haline bırakılması ve derinlemesine
tahlil edilmesi, tüm insanlık tarihinin ve insanlığın kendisinin karanlıklardan
sıyrılarak aydınlanmasını tevlit edecektir. İnsanlığın ruh köklerine nüfuz eden
ve tüm gövdesini ihata eden dini, insanlık toprağından söküp atmak kabil-i
mümkün değildir ve olamaz da. Bugün din dışında ya da din içinde olduğunu
söyleyenlerin tüm argümanları çürüktür, geçersizdir ve dine darbe
mahiyetindedir, böylesi bir şey de insanlığa büyük darbeler indirmekte,
insanlık toprağında büyük depremler yaratmaktadır. Oysa derin düşünsek, bizim
din, dinin de biz olduğu apaçık şekilde tezahür edecektir. Yani dinin bizden
koparılmasının ve bizim dinden koparılmamızın kabil olmadığı görülecektir.
Haddizatında suiistimal edilen ve insanlığı aldanışa sevkeden de
burasıdır. Çünkü din, insanın hassas
yönüdür ve insana tesir eden en kuvvetli olgudur. Bu yüzden de insanlığın dinle
aldatılması, uyutulması, uyuşturulması çok kolaydır. Kapitalizmde bu ince
noktayı çok iyi ve derinlemesine analiz etmiş, istimale yeltenmiştir. Başarılı
olmuş mudur? Kuşkusuz evet, başarılı olmuştur. Bizler dine bigâne kaldığımız
müddetçe dinle vurulacağız ve vurulduğumuz yerde çöküp kalacağız. Ama bizler
dinin gerçekliğini öğrenirsek, dini derinlemesine analiz eder çözümlersek ve
gerçek dini öğrenirsek, tüm tezgâhları, kumpasları alt üst edebileceğiz. Bilakis
rezil, sefil, zavallı, aciz, korkak, alık, bön ve mankurt fenomenler olarak
yaşayıp gideceğiz.
İNSAN VE DİN...
Özgür DENİZ - 24.04.2020
Tarih: 24.04.2020
Okunma: 357
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.