Bu kavga, insan ile şeytanın ezeli ve ebedi kavgasıdır. Bu
kavga, lanetlilerle rahmetlilerin kavgasıdır. Kutsal bir kavgadır. Binaenaleyh
bu kavga bir başladı mı hiç bitmeyecek bir kavgadır ve bademada bitmeyecektir.
Bu yüzden herkes safını iyi seçecek, seçtikten sonra iyi belleyecektir,
belleğine perçinleyecektir. Ya lanetlilerin safında yer bulacaktır ya da
rahmetlilerin saflarında yerini alacaktır herkes ve aldığı yere göre muamele
görecektir. Bu kavgada menfaat yoktur, ucuz hesaplara yer olmaz, bencillik
yazmaz bu kavganın kitabında. Bu kavga hakikatten beslenir ve hakikatle yönünü
bulur. Ve bu kavga kaderine terkedilemez. Bu kavgaya atılanların gövdeleri
adaletle dağlanmıştır, yürekleri merhametle sulanmıştır, kılıçları sevgiyle bileylenmiştir,
binaenaleyh her türlü acıya dayanıklıdır ve acılara sabırla katlanır. Haklı
acılar hoş gelmiştir, safa gelmiştir, başköşede ağırlanır. Velakin haksız
acılar kutsal kavgayla sulanır ve uğurlanır. Kaybedeceği şeyleri olanların
girmeyi göze alamayacakları bir kavgadır. Kaybedenlerin, kaybederken
kazananların kavgasıdır bu. Makam, mansıp, şan, şöhret, servet, kudret yoktur
bu kavganın sonunda. Kaybederken kazanılacak şeylerin, kazanırken kazanılacak
şeylerden daha değerli olduğu bir kavgadır. Zaten kaybetmek yoktur bu kavganın
kitabında. Bu kavgada kaybetmeyi göze alanlar ölümsüzdürler. Kazanmayı
düşünenler ise zaten ölmüşlerdir. Öncekiler öldüler sonrakilerde ölecekler ve
hep ölecekler, ölümün affı yoktur ve tüm zırhları deler geçer geldiği an. Ve
ölümün elinden kimse kurtulamayacaktır, kurtulan da görülmemiştir. Bu kavgaya
ihanet eden önce Tanrı’ya sonra insanlığa ihanet etmiştir. Terin, yaşın, kanın,
emeğin kavgasıdır bu, kutsallığı da burada gizlidir. Bu yüzdendir ki,
münhasıran terin, yaşın, kanın, emeğin kutsallığına inananların aynı safta
buluşacakları ve asla hiçbir sebeple ayrılmayacakları bir kavgadır. İnsanlığın
terini, yaşını, kanını, emeğini tankerlerle komprador pezevenklerin şatolarına
taşıyanlar ve taşıdıkları şeylerin karşılığında üç günlük ömrü olan yal
bekleyenler acı sonlarını beklesinler. Umduğun yalı mideye indirememekte
vardır. Bazen, ağızdan giren boğazda takılır kalır. Kimsenin, insanlığın kutsal
terine, yaşına, kanına, emeğine ihanet etmeye ve bu kutsal değerleri komprador
pezevenklere peşkeş çekmeye hakkı ve salahiyeti yoktur. Vardır diyen ecelini
beklemelidir, çünkü vardır diyenin affı yoktur. Ortak mülk, ortak akla tabidir. İnsanlığın
mülkü bir avuç baronun insafına terkedilemez ve terkedilmeyecektir de.
İnsanlık, el konulan, gasp edilen, çalınan hakkını mutlaka geri alacaktır. Sefaletin
şarkısını terennüm etmek kader değildir ve kader olamaz. Bir milyar insanlığın
serveti, bin insanın servetine denk olamaz, olursa da orada adalet bulunmuyor
demektir, böylesi bir dengesizlik ve adaletsizlikte kader olarak görülüp boyun
eğilemez. Ancak ölümüne kavga verilir böylesi azim ve şedit bir adaletsizliğe
ve dengesizliğe karşı. Birileri şöminelerde yaktıkları Afrika odunlarının
sıcaklığında keyif yaparlarken, birileri buza kesen ayazlarda can veremezler,
birileri de kalkıp, arsızca, buna kaderdir diyemezler. Böylesi bir şey kader
değil, olsa olsa insanlığın alıklığının ve korkaklığının eseri olabilir.
İnsanlık, korkuya boyun eğmediği, umuda el verdiği ve kavgaya inandığı zaman
mutlaka hak ettiğine kavuşacaktır. Çünkü ona, onun için vaat edilen kutsal bir
miras vardır. Bakmakla görmek, bilmekle anlamak bir değildir. Görenler
uyanmışlardır, bilenler vazgeçmişlerdir. Uyananlar ve vazgeçeneler ise mutlaka
onurlarına mülaki olmuşlardır.
LANETLİLER...
Özgür DENİZ - 25.04.2020
Tarih: 25.04.2020
Okunma: 470
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.