Farkında mısınız ve hissediyor musunuz bilmem ama dünya çok
tehlikeli bir yöne doğru gidiyor. Haddizatında insanlarca götürülüyor. Olayın
saf özü ise; yönümüzü ve sonumuzu eylemlerimiz belirliyor. (((Unutmayalım ki; farkında
olacak zekâya ve hissedecek yüreğe sahip olmadığımız için batıyoruz. Hep
güvende olduğumuzu sanıyoruz, hiçbir şey olmaz diye düşünüyoruz ama bunu derin
bir bilgiyle ve hisle değil alıkça ve bönce algılarla böyle düşünüyoruz))).
Kimsenin hiçbir şeyi görmediğini, görse bile hiçbir şey yapamayacağını
varsayıyoruz. Ya bir gören varsa ve hayal bile edemeyeceğimiz şeyleri yapma
gücü bulunuyorsa diye düşünmüyoruz bir an bile. Ama yanılıyoruz! Niye
düşünmeyiz başımıza gelen şeyler üzerinde hiçbir şekilde, hiçbir zaman? Belki
düşünsek uyanacağız ve uyaracağız! Çünkü olanların niye olduğunu, susanların
niye sustuğunu hissedeceğiz. Susanların niçin sustuğunu bilmezsek, konuştukları
zaman susmak zorunda kalırız, konuşursakta olduğumuz yere bilmem neyimizin üstüne
oturtuluruz. Çünkü artık korkunun sebeplerinin bile anlamsız kalacağı yöne
doğru evriliyoruz ya da öyle olduruluyor. Zira bırakın insanı bir hayvanı bile
bir yere kadar çaresiz bırakabilirsiniz, bir süre sonra insandan ödü patlıyor
ve saldırgan özelliği bulunmuyor olsa bile korkusunu unutur ve saldırır. Olmaz
sanıyoruz ama olduğunda hiçbir şey yapamayacak durumda olacağız emin olun. Bu
yüzden sahip olduklarınıza güvenmeyin, umarsızca ve ahlaksızca sahip olmaya
yeltenmeyin, zira her şey boşa gidebilir, dibe düşebilir. Kazandığınızı
sanırken kaybediyor olabilirsiniz ama buna körsünüzdür; hem beynen hem de
vicdanen. Yanılıyor muyum? Her şeyi çok kolay harcıyoruz ama harcananları çok
kolay kazanamayacağımızı unutuyoruz. Olguları sahipleniyormuş gibi görünmenin
bizi kurtaracağını sanıyoruz, her zaman aynı numaranın tutmayacağını
anlayamıyoruz. Bakınız görmüyorum, duymuyorum, bilmiyorum diyerek yaşamak belki
bir günü kurtarabilir ama her günü kurtaramaz. Çünkü insanlar her gün aynı
numarayı yemez ve aynı nutukları dinlemekten sıkılırlar. Susanlar,
susturuldukları için susuyorlar; bir konuşmaya başlarlarsa, susma nedenleri
bile susmalarına neden olamaz. Ama her şeyi öyle basite alıyoruz ki, sanki bizi
ırgalamıyormuş gibi davranıyoruz. Ve inanın böyle davranmak bizi mahvediyor,
sebebini bilemediğimiz ya da umursamadığımız olaylarla vuruluyoruz. Her şeyi
münhasıran bu dünya özelinde çözümlüyoruz ve ahmakça çıkarımlara ulaşıyoruz ve
böyle yapmak, bizim uyumaya devam etmemizi intaç ediyor. Ya unuttuğumuz ve
umursamadığımız yerden ve yerlerden vuruluyorsak diye düşünmüyoruz. Artık
kendimiz bileceğiz, akıl düşünür, vicdan hisseder, dil söyler, gövde eğilmezse
felaket gelir, siler, süpürür, gider!
FARK ETSEK İYİ OLUR...
Özgür DENİZ - 26.04.2020
Tarih: 26.04.2020
Okunma: 361
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.