Birgün, kara yüzlü, elleri kanlı zalim sömürgenlerin
kirlettiği toprak uyanacak, damarlarına akıtılan tüm irinlerinden arınacak ve
insanlık toprağına özgür ve çiçekli baharlar gelecek elbet. Küçücük bir virüs
karşısında teslim bayrağı çeken o zalim ve vahşi sömürgenler, büyük insanlığın
birleşik gücü karşısında çekecekler o kara bayraklarını ve oldukları yere
çökecekler. Öyle bir güneş doğacak ki, o güneşi örtmeye, karartmaya hiçbir
kötülüğün gücü yetmeyecek. Tüm insanlık kardeşçe kucaklaşacak, o özgür ve çiçekli
baharların güzelleştirdiği, güneşin döküldüğü insanlığın ortak sofrasında. Kimse
kimsenin elindekine göz dikmeyecek, çünkü elindeki kendisine yetecek ve kimse
de yetenden fazla almayacak, hem de gönüllü olarak. Herkesin ihtiyacını görecek
bir dünya varolacak, çünkü toprak özgürleşecek, insan açgözlülüğüne son
verecek. İnsanın insandan korkup kaçtığı kara günler geride kalacak ve
unutulacak, insan kardeşine kardeşçe koşacak her bir insan. Bana inanın, inanın
bana güzelinsanlar! İnsanlık direne direne, düşe kalka, yorula yorula ilerliyor
güneş, aydınlık, barış ve umut dolu yarınlara doğru. Hiçbir felaket, hiçbir
kötülük, hiçbir zulüm, hiçbir ölüm, hiçbir sürgün, hiçbir acı yolundan
döndüremeyecek onu. Çünkü o yol, inançla örülmüş, kardeşlikle perçinlenmiş,
emekle yoğrulmuş, kavgayla çelikleşmiş, terle, yaşla, kanla ıslanmış bir yol. O
yol, tez canlıların, ölücanların, korkakların, sonundan korkup vazgeçenlerin
yolu değildir. O yol, hiçbir ölümle şarklıları susmayan, hiçbir korku
karşısında yürekleri dağılmayan, yumrukları her daim sıkı, adımları her zamanda
insicam içinde olan, tüm bedellere rağmen elleri kenetlenmiş güzelinsanların yoludur.
O yol, yaşatmak için yaşayanların, zafere adanmışların, geride kalanlar koşmaya
devam etsinler için ölenlerin yoludur. O yol, hiçbir zaman ihanetle kirlenmedi,
hiçbir geri çekilmeyle lekelenmedi, her daim hep ileri, daha ileri, zafere ve
ışığa koşanların yolu oldu. Çiçek çiçek gelecek baharlarımız ve ışık ışık büyüyecek
umutlarımız. Bastığımız her çiçek yeninden doğrultacak başını, vurduğumuz her
insan yeniden dirilecek başka bir bedende, yolları bitmeyecek dünyanın ve
yenileri açılacak kapanan yolların yerine, ne kışlar erteleyebilecek baharın
gelişini ne fırtınalar sürükleyip götürebilecek bilinmezliklere düşlerimizi.
Hiçbir zulüm ebedi, hiçbir zalim sonsuz ömürlü değildir dünyada ve hiçbir acı
sonsuza değin sürmeyecek. Hiçbir salgın, hiçbir zulüm, hiçbir ölüm yok
edemeyecek insanlığı tümden. Birgün ellerimiz uzanacak başka ellere ve ellerimiz
birleşince tüm dünyayı saracağız, yoksul bir çocuğun gözlerinde gülen biz
olacağız. Birgün emperyalizme karşı dövüşen insanların zaferine tanıklık edecek
tüm dünya. Vahşi emperyalizmin dünyası can pazarına dönmüş durumda, insanlık
ölüyor, çocuklar inliyor, herkes birbirinden kaçıyor. Kurşun geçirmeyen
arabalar, göklere uzanan şatolar, en güçlü silahlar, dünyaya korku salan
ordular, kimyasal bombalar, türlü türlü ilaçlar faydasız kalıyor kurtuluşa. Geçelim!
Bir yerlerde ya bir açık, ya bir yanlış ya da bir eksik var ama o açığı,
yanlışı, eksiği fark edenler, ya bile isteye dile getirmiyorlar yahut gerçekten
fark etmiyorlar veyahut realizmin kör noktasında çakılıp kalmışlar ve
umarsızca, kayıtsızca kendi rezil âlemlerinde keyif yapıyorlar. Biz varoldukça
ve varlığımız daim oldukça geride kalanlardan bize ne diye düşünüyorlar
muhtemelen. Oysa o açık varoldukça, yanlış yanlış olarak kaldıkça, eksik eksik
olarak kalmaya devam ettikçe peyderpey azalıyoruz, azalacağız. Bu dünyaya bağlı
ipimizi koparsak ve sanki dünyasızmışız, ölmüşüz ve artık masiva ile hiçbir
merbutiyetimiz yokmuş gibi davransak belki de çok şeyin kapısını aralamış
olacağız ve uyanacağız. Uyandığımız gün uyanacak belki de toprak ve masmavi
berrak göklerden güneş yağacak üstümüze. Çünkü bu dünyanın bize ilişen ipini
koparmadıkça perişan olmaya devam edeceğiz ve zihnimiz da sürgit uyumaya devam
edecek. Uykumuzda vurulup düşeceğiz toprağa ve düşecekler ardımızdan gelenler
birer birer. Ya uyanacağız ya da uykumuzda birer birer vurulacağız! Ya aynı vahşi
hayat ya da yepyeni insanca bir hayat…
KAPANMAYAN AÇIK...
Özgür DENİZ - 30.04.2020
Tarih: 30.04.2020
Okunma: 366
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.