İNSAN KUTSALDIR...

Özgür DENİZ - 15.06.2020

Evet, insan, kutsal bir varlıktır! Çünkü onda bir can vardır ve o can ki, ne kendisi almıştır ne de bir benzerince kendisine tevdi edilmiştir. O can, öyle ulvi yetilerle, duygularla, düşüncelerle meczolunarak bir araya gelmiştir ki, taammüden ve hiçbir mutlak haklı neden yokken o cana kıymak, kastetmek, insanlık tarihinde ki en büyük ihanettir ve insanlık tarihinde ki korunması iktiza eden en değerli, en yüce kıymettir. Geçelim! Bilecez ki, bilmeliyiz ki, doğan her bir insanın yaşama hakkı vardır ve kutsaldır. Bunun böyle olduğuna her bir insanteki kayıtsız şartsız, önkoşulsuz inanmalıdır, güvenmelidir, ki güvenli bir şekilde yaşayabileceğine kani olsun ve yaşadığı hayattan haz alsın. Bu hakkı da yaşadığımız dünyada artık varolmuş bulunan ve elan varlığını sürdürmekte olan devlet denilen mekanizma koruma altına alacak. Zira her bir insantekinin meydana getirmiş olduğu büyük insanlık ailesi var diye devlet denilen mekanizmanın bir anlamı var. İnsan devletsiz varolabilir belki ama devlet insansız hiçbir şeydir, ki mevcudiyeti bile muhaldir. Yaşam hakkına saygı göstermek, hem insani hem de yasal bir zorunluluktur. Hiçbir insana, yaşamayı diğer bir insanteki yahut herhangi sonsal bir mekanizma bahşetmemiştir. Binaenaleyh, hiçbir insantekinin yaşam hakkını da diğer bir insanteki yahut herhangi bir mekanizma alamaz, yok edemez. Bugün insanlık dünyasına şöyle bir göz attığımız vakit böyle bir hakka saygı gösteriyor muyuz? Kesinlikle hayır. Bugün maalesef sebepsiz yere kanlar akıtılıyor, canlar alınıyor. Can alanlara an geliyor sitayişler düzülüyor, an geliyor ödüller yağıyor ve insan yaşamı hiçe sayılıyor. Ama bunun bedelini de mutlaka en ağır şekilde ödeyecektir her kim ve her ne olursa olsun. İlla birinin ödetmesi gerekmez, farkında olunmadan ödenir bazen bedeller. Bir defa her bir insanteki geldiği dünyada en güzel şekilde yaşamayı hak eder. Geldiği dünya hiçbir insantekinin dünyası değildir, tüm insanlığın ortak dünyasıdır ve kuşkusuz bir gün yeniden aslına irca olunacaktır. Her insanteki bunu behemehâl idrak etmek zorundadır, şayet kendisine saygı duyuyorsa ve saygı duyulmasını bekliyorsa. Çünkü kim olduğunu bilmeyenin, saygı beklemeye de hakkı olamaz, ki zaten böyle birisi saygıyı nasıl hak edeceğini de bilemez. Önce insançocuğu yaşam hakkı olduğunu bilecek, yaşam hakkına sahip çıkacak, sonra da yaşam hakkına saygı bekleyecek ve o saygıyı da behemehâl almasını bilecek. Herhangi bir cana taammüden kasteden, bunu ya canıyla ödeyecek yahut en ağır ceza ne ise ona maruz kalacak, tabi bu da canı yananın kararı istikametinde tatbik olunacak. Çünkü aklı başında hiçbir insantekinin, diğer bir insantekinin canına kastetmeye hakkı yoktur, olamaz, şayet böyle bir şeye tevessül ediyorsa da bedelini bilecek ona göre cana kastedecek. Bir insanteki, eğer ki, canına taammüden kastedildiğinde, canına kastedenin teninden de kendi canının çıktığını bilirse hiç kuşku yok ki huzur içinde olacaktır. Elbette bunu kendisi müşahede edemeyecektir, belki duyumsayacaktır ama geride kalanların bile müşahede etmesi, onların kendi canlarına duyulan saygıyı hissetmesini tevlit edecektir ve bu da canların güvende olduğunun garantisi olmaya kifayet edecektir. İnsan canını, behemehâl korumak zorundayız, onu korumadığımız vakit koruyabileceğimiz hiçbir şey yoktur! Çalınmış yaşamların bedeli çok ağır olur ve hiçbir gövde bu sıkleti taşıyacak güçte değildir.
Tarih: 15.06.2020 Okunma: 385

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?