ÇÜRÜYÜŞ...41...

Özgür DENİZ - 15.06.2020

Bendeniz bu dünyaya niye geldim? Evet, yine cevap istiyorum. Eee, akledecez ya, akleden kafa sorar ya, soran kafa sorgular ya, o zaman sormam ve cevap istemem gayet tabiidir ve kızılmamalıdır. Şüphe etmeden, sormadan, sorgulamadan, körü körüne inanmam beklenmiyordur herhalde değil mi? Hele hele herkes tarafından ve hep bir ağızdan ‘’okuyun!’’ diye haykırılan bir dünyada ve çağda başka bir şey beklenemez de öyle ya. Yanılıyor muyum? Okuduklarım aklımda ve kalbimde kalacaksa, eylemimde ortaya çıkmayacaksa ya da çıkmasına müsaade edilmeyecekse, niye okuyun denilsin ki değil mi? Ama deniliyor işte, zira düşünmek yasak yahut düşündüklerini dile getirmek. Kayıtsızca, şerefsizce, umarsızca, it gibi, köle gibi yaşamaya mı yoksa insan olmaklığım temelinden çıkıp, nasıl insan olabilirim sorusunu sorup, buradan insan gibi nasıl yaşarım sorgulamasına geçip ve aradığım cevabı bulup insanlık onuruna seza bir şekilde yaşamak için mi geldim? Cevabınızı çok iyi düşünerek verin. Çünkü karşılığı hiç beklemeyeceğiniz biçimde olacaktır emin olun buna. Ne olarak varım bu dünyada ve varolduğum şeye göre nasıl davranmalıyım? Dünya çıkarlarına göre mi davranmalıyım yoksa hakikatin özüne göre mi davranmalıyım? Pezevenkliğe lüzum yok, dürüst olacaz, emin olacaz, emin olunan olacaz. Öyle ucuz kahpeliklere, üçkâğıtlara gelemem ben. Hakikatin özüne göre davranmalısın diyorsanız, o zaman derim ki; ulan pezevenk hakikatin özüne göre davrandığım zaman bana nasıl davranacaksın? Detaya girmiyorum ha, çünkü nasıl davranılacağını çok iyi biliyorum. Kendimi bildim bileli önüme konulan şey; dünya hali bu, böyle olmazsa şöyle olur, fazla idealizme gerek yok gibi teranelerdir duyduğum ama elde var sıfır, hayır şahsiyetim ve maddiyat bağlamında söylemiyorum, insanlık menfaati bağlamında söylüyorum. Bakınız bana inanmadığınız şekilde konuşmayın. İnandığınız şekilde konuşursanız da ve ona göre yaşarsam da kalkıp şerefsizce muamele etmeyin. Açı görüp doyurmayacaksam, çıplağı görüp giydirmeyeceksem, suçsuzu savunmayacaksam, suçluyu ifşa etmeyeceksem, hakikat ne ise olduğu gibi haykırmayacaksam, iyi ve kötüyü tefrik etmeyeceksem ve işte iyi bu, kötü budur demeyeceksem, doğruya doğru yanlışa yanlış demeyeceksem, yalanları afişe edip hakikatleri gözlere sokmayacaksam, haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmayı reddetmeyeceksem, adil olmayacaksam, adalet ne ise olduğu haliyle ikame etmeyeceksem, hülasa; insanca yaşamayacaksam niye geldim bu dünyaya? Hep şikâyet etmek, hep başkalarını suçlamak için mi? Bana; sen dünyaya git, yaşama ama yaşamayanları sürekli suçla ve hiçbir zaman da hakikat işte budur deme mi dendi? Hayvan gibi yaşamaya mı geldim dünyaya?

 

Bil ve unutma! Çünkü bir gün mutlaka hatırlatılacaktır! Bir tek yaratıcım var ve kul değil, bir tek peygamberim var ve kul ama seçilmiş, bir tek kitabım var ve yaratanın gönderdiği ama seçilmişin getirdiği. Şimdi böyle bir düzlemden yola çıktığımda, bu dünya düzleminde sorgulamayacağım tek bir kul yoktur ve olamaz. Olmadı, olamaz, olmayacak, oldurulamaz, zira benim gibi olan böyle bir kul yok. Yok kardeşim. Var dediysen, insanlık orada ölmüştür! Buyurun gömelim… Kes kafanı, çıkar kalbini at gitsin çöplüğe! Çünkü o kafa da, o kalpte bilmem bir neye yaramaz. Çünkü insanlık onuruna layık bir yaşamı hak ediyorsam, hak ettiğime inanıyorsam, gereğini de yapmalıyım. Sormadan, sorgulamadan da istediğim yaşama erişemem. Layığım dediğim yaşama gerçekten layık olduğuma inanıyorsam o yaşamı istemeliyim ve almak için onurlu bir şekilde kavga vermeliyim. Bu yaşamı benden çalan kardeşim de olsa fırlatıp atmalıyım onu. İnsanlık onuruna yaraşır şekilde bir yaşam sunulmuyor da, sessiz kalıyorsam, filhakika istediğim yaşamı zaten hak etmiyorumdur ama güya hak ediyormuşum gibi ikiyüzlü bir şekilde davranıyorumdur. Çünkü herkes hak ettiği muameleyi görür, görecektir. Var diyorsam da şayet, haddizatında ben insan değilim ve insan onuruna layık yaşama layıkta değilim diyorumdur. Bir kurtarıcım da bulunamaz, ki onu bekleyeyim. Beni, benden başkası kurtaramayacaktır. Çünkü ben değişmeden değiştirilmeyeceğimdir! Sorgudan, sualden muaf biri de yoktur, olmamıştır, badema da olmayacaktır. Sorularımı ve sorgularımı da dünya realizmine ve çıkarlarına göre yapamam. Şöyle olmazsa böyle olur, böyle olmazsa şöyle olur gibi absürtlüklere göre de sorular sorup, sorgulamalar yapamam. Bana ne kardeşim! İstiyorsan, istediğine layık ol ki, layık olduğun sana gelsin. Sen layık olma ama layık olmadığına seni ben layık göreyim öyle mi? Böyle mi diyorsun? Hadi ordan! Sen insanca yaşama ve yaşatmak için savaşma ama sana insanca bir yaşam bahşetmemi iste beden, her şeyimi vermemi iste. Biraz pezevenk misin nesin sen?

 

Kimseye göre ve kimsenin istediği gibi insan olmak gibi bir ödev verilmedi bana. Verildi mi? Buyurun cevap verin. Buyurun lütfen tereddüt etmeyin. Verildiyse bilelim ve sadede gelip yola girelim. Hakikate karşı boynumuz kıldan incedir merak etmeyin ve olguları da özleri mahiyetinde tolere etmeye eyvallah olsun. Öyle ikircikli davranacak kadar da kahpe değiliz. Ama yalana karşıda yüreğimiz pektir, alnımız aktır, kafamız diktir. Tek başıma geldim, tek başıma yaşıyorum, tek başıma öleceğim, tek başıma sigaya çekileceğim. Öyleyse ben ancak ben olabilirim, başkası olamam. Çünkü kendime ait bir kafa ve kalp taşıyorum. O kafanın yerine başkasının (((politikacı, âlim, aydın, şeyh, gazeteci vs.))) kafasını, o kalbin yerine başkasının kalbini koyarak yaşayamam, yaşarsam da ben yaşamış olmam ama ben, beni, ben yaşamak istiyorum. Hadi cevap verin kim olacak yanımda? Söyleyin lütfen kim olacak? Korkuyor musunuz söylemekten? Söylerseniz yer mi kayar gider altınızdan? Söyleyemezsiniz, çünkü kimsecikler olmayacak ve siz de bunu çok iyi biliyorsunuz. Öyle ya, sen, o, bu, şu, onlar, bunlar, şunlar mı olacak? Peki, bendeniz niye yanımda olmayacakların yalanlarına ortak olayım, yanlışlarını yok sayayım ve onların yanında bulunayım? Bu dünyada sorgusuz, sualsiz layüsel görüp taptıklarım mı, Rabler edindiklerim mi olacaklar? Kötülüklerini, pisliklerini, yalanlarını, yanlışlarını görmezlikten gelip kendileri uğruna tüm insanlığın iyi yaşama hakkını çaldıklarım mı? Buyurun cevap verin, korkmayın lütfen, varsa cevabınız verin, ki her şey netlik kazansın. Olgular ne ise olduğu haliyle olaylaşmalıdır. Olgulara ihanet ettiysen benden sadakat bekleme. Şayet olduğu haliyle olaylaştırılmıyorsa olgular, bana o olgulara inanmaktan bahsedilmesin. Olguları olduğu gibi olaylaştırmayanların da nezdimde bir gram itibarları yoktur, olamaz ve badema da olmayacaktır (((konumları ne olursa olsun))). Bendeniz münhasıran hakikatle olacağım ve hakikat olacak yanımda. Öyleyse hakikatli iseniz buyurun gelin, canımı isteyin, sökün alın ama yalansanız yanıma yaklaşmayın.

Tarih: 15.06.2020 Okunma: 458

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?