İtibar görmek istiyorsan itibarlı
olacaksın. Hem muteber olmayacaksın hem de itibar isteyeceksin (((maddeyle de
itibar aramayacaksın, maddeyle elde ettiğin itibar seni ancak bilmem ne
çukuruna gömer, hadi defol))). İtibar gösterilmeyince de ahlaksızca tavırlara
yelteneceksin. Olmaz. İstesekte olmaz. Olur mu? Lütfen namusluca söyleyin,
insanlık onuruna yaraşır şekilde davranın, olur mu? Çünkü muteber olmayana
itibar bahşedilemez! Ne yani senin kulun muyum ki, sen istediğin gibi
davranacaksın ama bendeniz senin her davranışını sessizce tolere edip boyun
bükeceğim öyle mi? Sözde dünya menfaatleri namına hakikati çiğneyeceğim, her
türlü rezilliğe eyvallah edeceğim, sonra da tutup insanım diye insanlık içine
çıkacağım. Hayır, böyle değil ve böyle de olmayacak. Böyle olursa kendime
insanım diyemem, insanmışım gibi gezemem dar-ı dünyada. Herkes yüzüme tükürür
ve yağmur yağıyor sanırım ben. Sana inanmak zorunda değilim. Senin istediğin
gibi yaşamak zorunda değilim (((Tanrım mısın be soysuz?))). Senin yap dediğini
yapmak, yapma dediğini yapmamak zorunda da değilim. Sen hep yanlış yapacak,
yaşayacaksın ama ben hep görmezlikten gelip sana inanacağım, seni yüceltip,
yükselteceğim öyle mi? Ya birisi bana lütfen söyleyebilir mi? Eğer birisi
diyorsa ki, dürüst ol, namuslu ol, hakikatli ol ama bunu diyen o birisi, bendeniz
böyle olduğumda bendenizi gerek açıkça gerekse zımnen tecziye etmeye
yelteniyorsa ne dersiniz böylesi tıynete sahip bir pezevenge? Hayır, hayır
bebeğim, bana göre değil böylesi bir yaşam. Ha insanca yaşarsın, hakikati
çiğnemezsin, olguları mahiyeti minvalinde olaylaştırırsın, işte o zaman seni
yükseltip, yüceltmeyen insan değildir. Yoksa her şeyi yapıpta senin yanında
olacağımı düşünüyorsan ve olmak gibi bir zorunluluğum olduğunu varsayıyorsan ve
dahi ben varken başkasının yanına gidemez bu insan diye bir telakkiye sahipsen
hakiki anlamıyla bir ahmaksın.
Aklınız varsa ve yerindeyse,
vicdanınız varsa ve tazeliğini henüz yitirmemişse, düşünün ve hissedin ve ibret
alın ey insançocukları! Hakikatlerden korkmayın, yüzleşmeye cesaret edin
hakikatlerle. Zira birgün mutlaka yüzleşmek zorunda kalacaksınız! Çünkü
hakikatlerden korkmak ve kaçmak size hiçbir şey kazandırmaz ama çok şey
kaybettirir, ki kaybettiriyor da. Dünyaya taptığınız için her şeyin dünyada
olup biteceğine inanmışsınız ve bu minvalde hareket ediyorsunuz ve insanları
dünya ile korkutmaya yelteniyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Oysa hakikatlerle
yüzleşmek ise size muhakkak kazandıracaktır. Menfaatleriniz uğruna hakikatleri
harcamayın. Unutmayın ki; menfaatler fani, hakikatler bakidirler. Menfaatler
ölürler ama hakikatler ölümsüzdürler. Menfaatler insanların ellerinde olabilirler
ve insanlar sizlere menfaatleri temin edebilirler ama hakikati sunamazlar.
Çünkü hakikatler insanların ellerinde değildirler. Sevgi varsa vardır yoksa
yoktur. Sevgi yoksa ve yok deniyorsa yok diyene düşman olunmaz, yoka var diyene
de dost olunmaz. Yoka var diyene de insan denilmez. Belki ellerinizi açıp dua
edebilirsiniz ama dua dilde kalırsa tutsaktır, dualar eylemlerle
özgürleştirilmedikçe yaraya merhem olmazlar. Allah’ım bize yardım et deniyorsa,
biz bize yardım etmedikçe Allah bize yardım etmeyecektir. Yoksa Allah’ı mı
kandırmaya yelteniyoruz? Ama hakikate düşmanlık gözlerimizi kör ediyor ve
hakikati haykırana düşmanlık ediyoruz. Beni susturabilirsiniz ama hakikatleri
asla susturamazsınız, susturamayacaksınız. Küfretmiyorum, hakaret etmiyorum,
iftira atmıyorum, münhasıran fikirlerimi beyan ediyorum ve hodri meydan
diyorum. Buyursunlar işte meydan, yürekleri yetiyorsa otursunlar karşıma ve tüm
olguları, olayları dip derinliğine değin ve tüm tafsilatıyla şeref ve namus
temelinde ve fikrin namusuna sadık kalarak tahkik ve tetkik edelim, teati
yapalım. Analitik ve senkronize düşünce temelinde çözümlemeye gidelim. Aydın
geçinen kiralık kalemler mi gelecekler gelsinler, allame geçinen
malumatfuruşlar mı gelecekler gelsinler, politik madrabazlar mı gelecekler
gelsinler, korkarsam namussuzum ama onlar korkuyorlarsa onlarda namussuzluğu
kabul edecekler. Ayrıca sorularıma ve sorgulamalarıma insanca, yüreklice cevap
verecekler. Yapabilirler mi? Vallahi, billahi, tallahi yürek ister bu ve bu
yürek onlarda ne arar? Çünkü onlar insanca ve namusluca kavga etmeyi
beceremezler. Geçelim! Hakikatler ayan olursa dünya nimetleri yalan olur diye
korkuyorsunuz hepiniz and olsun ki ve yine and olsun ki kaybetmeye mahkûmsunuz!