ÇÜRÜYÜŞ...46...

Özgür DENİZ - 15.06.2020

Bakınız efendiler! Bidayette söyledim, ilanihaye söyleyeceğim. Bendeniz, hemcinslerimden gelen hiçbir şeye hiçbir zaman tam bir inanışla inanmayacağım. Tanrı’dan mutlak beyyinelerlemi geldiler ki inanayım? Peygamber midirler ki, Kur’an mı vardır ellerinde? Niçin ve nasıl inanayım bendeniz gibi aciz, muhtaç, cahil, nankör olana? Ta ki maddi hayatımı tüm boyutlarıyla ihata eden, mukadderatıma tesirde bulunan, vatandaş olmam hasebiyle ittiba etmek zorunda olduğum yasalar üreten mekanizma da olsa ondan gelen hiçbir şeye de tam bir inanışla inanmayacağım. Böyle bir mecburiyetim yok ve olamaz. Ne herhangi bir insanteki ne de herhangi bir mekanizma Tanrı değildir ve olamaz. Öyleyse inanmak zorunda değilim. İnanmadığım bir şeye göre de ne maddi ne de manevi bir eylem ortaya koyamam. Şüphe ederim, sorarım, sorgularım, tüm boyutlarıyla, tafsilatlı olarak dip derinliğine değin tetkik ve tahkik ederim, çözümlemesini yaparım ve bana sunulanlar bendenizi ıskat ederse işte ancak o zaman inanabilirim inansam dahi. Aksi takdirde ne o mekanizmanın kudreti, ne de herhangi bir insantekinin konumu bendenizi metazori de olsa tam bir inanışa zorlayamaz hiçbir şeye dair. Zira ne bu dünya baki, ne de bendeniz bu dünyada bakiyim. Günah yüklenecek takatim de yok. Güneş gibi gerçekliğine şahit olmadığım hiçbir şeye inanmak ve bu yüzden de haksız, yersiz, ahlaksız ithamlarda bulunmak istemiyorum hiçbir benzerime karşı. Kul hakkından ödüm patlar zaten. Başkalarının söylediklerine inanmak zorunda da değilim. Tanrı mısın ki be kardeşim, her söylediğine sorgusuz, sualsiz, tam bir inanışla inanayım? Nereden bileyim yalan söylemediğini? Nereden bileyim çıkarların uğruna hakikati yalanla örtmediğini? Nerden bileyim türlü tezgâhlarla bir şeyler kotarmak derdinde olmadığını? Görmem lazım, bilmem lazım, hissetmem lazım. İster bir insanteki olsun bu, isterse kudretli bir mekanizma olsun, isterse herhangi bir politik yapı, isterse de bir sivil toplum örgütü denilen yapı. Başkasının günahına giremem ve günahını yüklenemem. Kimse de benim günahımı yüklenmeyecek. Hayır, niye inanayım ki? Sen bir şey oldu diyorsan bendeniz oldu dediğin şeyin olduğuna ya da senin dediğin gibi olduğuna inanmak zorunda mıyım? Soru sordurdun mu bana, sorgulattın mı, şüphe etmeme imkân verdin mi? İnan dedin ve inanmak zorunda mıyım? Kimsin sen? Tanrı mısın ki her dediğini sorgusuz sualsiz kabul edip boyun eğeyim? Peygamber misin ki, mutlak beyyinelerle hakikati mi getirdin ve söyledin ki inanayım? Kur’an’ı mı tebliğ ediyorsun, Kur’an’dan ayetler midir söylediğin ki inanayım? O zaman inanmıyorum, inanmak zorunda değilim ve kimseyi de suçlamayacağım, suçlayamam. Sizlere diyorum ki; sizleri bilmiyorum, tanımıyorum, sizlerle aynı sofrada ekmek yemedim, aynı tasta çorba içmedim, sizlerle aynı gökyüzünü temaşa eylemedim, aynı toprakta oyun oynamadım,  bendenizden uzak olun ey kötülük yapanlar, vicdansızlar, zalimler!

Tarih: 15.06.2020 Okunma: 477

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?