Ne diyordu adaletin yeryüzünde ki
tecessüm etmiş hali olan Hz. Ömer? Tarihin aktarıp, dilin söylediği odur ki;
‘’camiyi yık ama adalet ayakta kalsın.’’ Ne kalbin hükmüne, ne aklın hüccetine
mugayirdir bu söz, her ikisiyle de mütenasiptir. Öyleyse gerçekliği vardır. Bir
de söyleyenin kim olduğu biliniyorsa söylenene eyvallah olsun, şüphe etmeyiz
evvelAllah. Keza ne diyordu kutsal yasa? ‘’Bile bile hakkı örtüp gizlemeyin’’
diyordu değil mi? Ne yani, şimdi hakkı
örtüp gizleyelim, batılı aşikâr eyleyelim, zulmün şarkısını mı söyleyelim? Hayır,
hakikat ne ise odur ve olduğu gibi haykırılacaktır çağlardan çağlara,
nesillerden nesillere ve her daim adaletin şarkısı terennüm edecektir dillerde.
Şerefsizce çiğnemeyeceğiz hakkı, unutmayacağız hakikati ve hiçbir zaman
uyutulup, unutulanlardan olmayacağız! Unutulduğumuz an hatırlatacağız
kendimizi. Aklımızın gücüyle, kalbimizin hissiyatıyla, gövdemizin iradesiyle ve
otu saniyelik bir el kıvraklığıyla hatırlatacağız. Uykumuz bile kâbus olacak
zalimlere. Zalimin zulmüne mi maruz kalırız? Korkarsak namerdiz! Bu dil zalime
yaltaklık yap diye verilmedi, bu kalp iki sevgiliye âşık olsun diye atmıyor, bu
el komprador pezevenklere açılmak için değil, bu kafa sahte tanrıların önünde
eğilmek için durmuyor bu gövdede. Sonra da layık olduğumuz şeye isyan edermiş
modunda poz verip kahpelik edemeyiz. Nasıl layık olunursa öyle layık olacaksın
ki, aradığını bulacaksın. Ebedi suskuya mı tutsak olmamız iktiza ediyor çark
kolayca dönsün, mazlumlar ezilsin, zalimler gülsün diye? Hayır, ne zalimi
güldüreceğiz, ne mazlumu öldüreceğiz, adaleti söyleyeceğiz daima. Susmamız
isteniyor, ecelimizi beklememiz isteniyor, adaletin şarkısını söyleyen diller
lal olsun isteniyor. Böyle olmayacak, adalet zalimin hükmünü ref edecektir. Öyleyse dile gelsin adalet!
Bu toprakların kaynakları, bu toprağın
çocuklarına yeterde artar bile. Yalan mı? Yalan diyenin o iğrenç suratına
tüküreyim. Yeter ki adalet olsun, yeter ki adaleti egemen kılacak insan
bulunsun. Yeterki zalime ve zulmüne dur denilsin, zalimlerden hesap sorulsun.
Almasını bilmiyorsak, vermesini bilmeyecekler hiçbir zaman. Ve öylece etleri
sıyrılmış kemikleri bekleyeceğiz! Yazıklar olsun! Birileri ölürlerken birilerinin
gülmelerini temaşa etmek zorunda mıyız ve böylesi bir soysuzluğu sindirmek
insanlıkla bağdaşır mı? Nasıl bir midemiz var ki, her şeyi alabiliyor içine?
Bizleri kandırıyorlar ey insançocukları! Vallahi, billahi, tallahi ve dahi
kutsal yasalar üzerine büyük yemin ederim ki göz göre göre uyutuluyorsunuz ve
bile isteye uyuyorsunuz. Ne zaman uyanacaksınız, ne zaman kıyama duracak ve gasp
edilen hakkınızı almak adına hesap soracaksınız? Ne zaman mülkü size emanet
eden Allah ile aldatılmaya son vereceksiniz? Geçelim! Bir Asgari Ücret
tantanasıdır gidiyor, insançocuklarını ne kadar yoksullukla memnun edebiliriz
riyakârlığıdır bunun adı. Oysa bu ülkede istenildiği takdirde (((asla idealde
değil, orası konuşulursa hop oturup hop kalkarlar komprador pezevenkler ve
işbirlikçileri))) 5000 TL bile verilebilir. Yeter ki vermek isteyelim! Ne
konuşuyor bu insan diyorsanız, gerçekleri konuşuyorum, adaleti haykırıyorum,
sizin inanmak istediklerinizi değil. Batılın, üzerine örtülerek gizlenen
hakikati söylüyorum. Bu topraklar tahmin ettiğinizin ötesinde mümbittir,
zengindir ama paylaşılmak istenmiyor. Zira paylaşılırsa azalır ve azalırsa
egemenlik hayal olur, çünkü herkes eşit olur. Geçelim! Bu topraklarda hüküm
süren Cemaatçilerin içlerindeki kefereler, Milliyetçilerin içlerindeki
kefereler, İslamcıların içlerindeki kefereler, Kemalistlerin içlerindeki
kefereler, Sosyalistlerin içlerindeki kefereler, bu kitlelerin ana gövdesini
oluşturan Anadolu çocuklarının kanlarını emiyorlar, terlerini, yaşlarını,
emeklerini sömürüyorlar ve canlarına okuyorlar. Anadolu çocuklarını
birbirlerine düşman ediyorlar, atomize ediyorlar ve içlerine sızıp onlara
hükmediyorlar. İhanet edeni silkeleyip atmalıyız, nasıl olsa hüküm bizim değil
mi ve hükmümüzü konuşturmuyor muyuz gereken zamanda, elbette ideal anlamda
değil, sınırlanmış haliyle ama o bile kifayet eder korkutmaya. Niçin münhasıran
birilerine mahkum olalım? Anadolu çocukları pisipisine tükenirlerken, onlar
bitevi palazlanıp büyüyorlar, kuvvetleniyorlar ve hükmediyorlar. Bu kafayı ne
diye taşırız ki?