Niye inanmıyorsun diyorlar? Niye
inanayım? Tek bir sebep kifayet edecektir, buyurun! Söylemine mütenasip eylemi
olmayana niye inanayım? Tanrı mıdırlar ki inanayım? Onlar söylesinler bendeniz
inanayım öyle mi? Oh ne ala memleket! Efendiler buyuracaklar, köleler buyruğa
itaat edip durdukları yerde oturacaklar öyle mi? Kim verdi size efendiliği, kim
dedi biz köleyiz? Açın okuyun Gaşiye 22 yi, Ean’am 107 yi, Şura 6 yı, Beled 13
ü, okuyamazsınız efendiler, çünkü saltanatlarınızı yerle yeksan eyleyecek çelik
gibi yasalardır bunlar. Ah bir de bu zavallı ve gariban halk bilse bunları
neler olurdu biliyor musunuz? Haddinizi ve hududunuzu bildirecek ayetlerdir. Efendisiniz
güya, kim kabul etti böyleyi? Hey efendi kulaklarını aç ve beni iyi dinle! Her
kimsen, neci isen, neredeysen, bilmem ne şeysen, neye sahipsen, hiçbirisi
umurumda değil, sen beni iyi dinle; bak, bana vatan, millet diyorsan, ihanetini
sezmemeliyim, görmemeliyim, Anadolu çocuklarına değer vermediğini
hissetmemeliyim, eğer ki böyle bir şeye şahitlik edersem başlarım senin vatan,
millet anlayışından ve tükürürüm o pis mikrop suratına. Keza; bak, bana sosyal
adaletten bahsediyorsan ama insana zulmediyorsan ve edilen zulme dur demiyorsan
insanca ve insanca dövüşmüyorsan emek için, başlarım senin sosyalinden de
adaletinden de ve tükürürüm o pis mikrop suratına. Hakeza; bak, bana namazdan,
oruçtan bahsediyorsan ama haksızlıklar karşısında susup oturuyorsan, suçsuza el
uzatmıyorsan, zalim karşısında lal oluyorsan ve hakkı haykırmaktan imtina
ediyorsan, bana durmadan namaz kıl oruç tut deyip durma, git ne yapacaksan yap
ama bana böyle gelipte tiksinç olma, bana ne senin kıldığın namazdan, tuttuğun
oruçtan, sen önce namaz nasıl kılınır, oruç nasıl tutulur öğren gel, söylediğin
her şey hükümsüzdür, anlamsızdır indimde, tükürürüm senin o pis mikrop suratına.
Ve hakeza; bak, bana tam bağımsızlıktan, devletçilikten dem vurupta, gidipte
kompradorlarla oturur, iş çevirirsen tükürürüm senin bağımsızlık ve devletçilik
anlayışına ve o tükürürüm o pis mikrop suratına. Dürüst olun dürüst, sözünüz
özünüz bir olsun, ayaklarınızla dilleriniz insicam içerisinde bulunsun,
söyleminiz eyleme dönüşsün. Öyle aldatacağınız, uyutacağınız, uyuşturacağınız,
kul, köle ve kukla yapacağınız ve kolayca sömüreceğiniz aklı başında olmayan
çocuk yok karşınızda. Haddinizi ve hududunuzu bilin, suçlu iken suçlayacak
kadar yüzsüzleşmeyin! Allah ile aldatılacak kadar ahmak olduğumuzu bilin. Tükürürüm
sizin beş paralık şerefinize!
Biz iyilikten tarafız, adaletten
tarafız, haktan, hukuktan, hakikatten tarafız. İyinin ve iyiliğin kazanmasından
yanayız insanlık kavgasında. İnsan yaşasın istiyoruz ve istiyoruz ki insanlık
dolu bir dünyada yaşayalım, insansızlaştırılmasına fırsat tanımayalım dünyanın.
Gerçek olan ama görünmeyen, gösterilmeyen ve dahi ihsas edilmesine bile müsaade
edilmeyen gizli sınıfçılığa muhalifiz. Herkes eşit olsun istiyoruz kutsal
yasalar önünde. Evet, mutlak eşitlik diye bir şey olduğuna inanmıyoruz ama
inanacağımız kadar gerçek olan şeylerde de eşit olalım istiyoruz. Bireyin
hürriyetini otoritenin tahakkümüne müreccah görüyoruz ve otoriteyi behemehâl
kutsamıyoruz, otoriteye saygımızın otoritenin adaleti mesabesinde olacağını
beyan ediyoruz. Birileri patlayıncaya, çatlayıncaya kadar yiyip, içip, kusarken
ve kahkahalar patlatırken, birilerinin çaresizce bakakaldıklarını, kemiklerinin
etlerini delip geçtiğini, tebessüme bile mecallerinin olmadığını görmek,
bilmek, duymak ve hissetmek istemiyoruz. Herkesin olan mülk münhasıran
birilerine ait olmasın, birilerinin monopollerine tahsis edilmesin ve o
birileri arasında sürgit paylaşılmasın, dönüp durmasın, dönüp duran devlet
olmasın diyoruz. Bu toprakların kimsenin babasının çiftliği olmasına eyvallah
etmiyoruz, etmeyeceğiz. Adalet için ölümüne savaşacağız! Kimsenin kafasına göre
racon kesmesine müsaademiz yoktur, olmayacaktır. Belki yapacak bir şeyimiz
yoktur ama kalbimizde onay bulmayacaktır böylesi bir şey. Kaderimiz üzerinde
bizden daha zeki olduğu mutlak hüccetlerle kanıtlanmayan şahısların etkili ve
yetkili olmalarını anlayışla karşılamıyoruz. Eline geçirdiği güçle benim evime
egemen olup benim hayatım üzerinde dilediğince tasarrufta bulunamaz kimse. Kaderimi
kendim çizerim ben, çünkü bana verilmiş kaderimi çizmemde yardımcı olacak olan
kuvvetler, öyleyse birilerinin benim kaderimi çizmelerine ihtiyacım yoktur. İyiliklerimize,
temiz niyetlerimize, kötülüklerin darbe vurmasından hazzetmeyiz ve böyle bir
şey muvacehesinde suskuya teslim olmayız. Biz, neslimize iyilik dolu, güzellik
dolu, umut dolu, temiz bir dünya bırakmak istiyoruz ve dünyamızı
kirleteceklerle savaşmaya da hazırız. Zannedilmesin
ki korkacağız, yılacağız, yorulacağız ve düşüp kalacağız! Hayır, her daim
dimdik ayaktayız ve zalimlerle, kötülerle, zulümlerle, kötülüklerle savaştayız!
Dünyayı istemiyoruz, insanlığımızı ve yaşama sevincimizi istiyoruz. Ve mutlaka
alacağız!