“OYUN”U GÖRMEDİNİZ! OYUN ÇOK KABA, KAPSAMLI ve DERİN

İsmail Hakkı CENGİZ - 18.06.2020

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür


Birkaç hafta önce, iktidara yakın gazeteler, iri harflerle, “Oyunu gördük, meydan okuyoruz” şeklinde çıkmıştı. Gördük dedikleri, “iktidara Amerikan kaynaklı bir darbe” şayiasıydı.

Bununla beraber, iktidardan ABD’ye, onun etkili kurum ve kuruluşlarına karşı hiçbir sorgu-sual, sitem, nota gelmemişti.

Zaten “oyun” öyle dönemsel, bir kere oynanıp bitirilecek, kısa süreli bir “film” değildi.

“Oyun” yılları, hatta yüzyılları kapsayan, derin, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, bölücü bir plandı!

Fakat karmaşık değildi… Çok basit ve kaba bir oyundu!

“Oyun”u, 18 yaşındayken ABD’ye eğitim için giden, 26 yaşında Yale Üniversitesi’nde profesör unvanı verilen, rahmetli Oktay Sinanoğlu açıklıyor: Osmanlı ve Cumhuriyet düşmanlığı!

Evet, oyun bu kadar basit; hayat tarzına/görüşüne uygun düşmanlık… Muhafazakâr kesim için Atatürk/Cumhuriyet düşmanlığı, Liberal/laik kesim için Osmanlı ve padişah düşmanlığı!

Bu iki kesim, Cumhuriyet kurulduğundan beri birbirine düşman edildi ve birbiriyle çatışıyor.

Çatıştırılıyor!

Kim çatıştırıyor?

İngilizler ve Amerikalılar!

Nasıl yapıyorlar?

İçimizdeki ajanlarla!

Adam veya kadın, durup dururken Osmanlı düşmanlığı yapıyor. Padişahlara hakaret ediyor, onları kötülüyor. Sonunda, Türk değillerdi diyor. Bunun filmini, videosunu yapıyor. Kitaplarını yazıyor. Biz zannediyoruz ki bunları yazanlar, yapanlar içimizden birileri. Hayır, onlar İngiliz’in, Amerika’nın ajanları!

Başka bir adam veya kadın, Atatürk’e hücum ediyor, Cumhuriyeti kötülüyor, suçluyor. Atatürk ve Cumhuriyet’i İslam düşmanlığıyla itham ediyor. Bunları da içimizden birileri sanıyoruz. Hayır, onlar da ABD ve İngiliz ajanı!

Bu ajanlara inanıp birbirimizi kırıyoruz. Birbirimizden uzaklaşıyor, kutuplaşıyoruz. Millet sun’i bir ayrımla bölünüyor. İlerlemeye, kalkınmaya, gelişmeye yoğunlaştıracağımız enerjimiz birbirimizin üzerinde boşalıyor. Ruhen, bedenen ve zihnen yorgun düşüyoruz. Bilime, çalışmaya, araştırmaya gücümüz kalmıyor.

Sonuç, geri kalıyoruz!

Oysa akıl; “Türk’üz, Osmanlıyız, Müslümanız, Cumhuriyetçiyiz” şuurunda olmamızı emrediyor.

Dilimiz Türkçe, kültürümüz Türk…

Dinimiz, elbette Türklükle yoğrulan Müslümanlık.

Kökümüz, temelimiz Osmanlı, Selçuklu, Göktürkler, Oğuzlar…

Gövdemiz, bugünümüz ve geleceğimiz Cumhuriyet.

Mazisi derinlere kök salmayan bir milletin istikbalinin parlak olması düşünülebilir mi?

Kim ki bunlara hücum eder ya ajandır veya ajanların maşasıdır… Bilerek, bilmeyerek…  

Tarih: 18.06.2020 Okunma: 1003

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?