ÇÜRÜYÜŞ...56...

Özgür DENİZ - 21.06.2020

Biz olgulara ve olaylara insanlık bağlamından, bilimsel ve nesnel temellerde bakmadığımız müddetçe tedricen çürümeye devam edeceğiz. Biz şeyleri her daim ideolojik bir çerçeveye sokuyor ve şeylere tarafgirlik temelinden yaklaşarak duygusal boyuttan bakıyoruz ama aklı ıskat eden duygusallıktan bahsediyoruz burada. Bu da çürümeyi tetikliyor. Zaten çürüdüğünüz zaman, adalet, hürriyet, uhuvvet, müsavat, ahlak önemsizleşiveriyor vehleten. Çünkü çürümek, tüm ulvi değerlerin çürümesini intaç ediyor. Nihayetinde mezkûr olgular insanlıkla ilintili olunca, çürüme de insan bünyesinde zuhur edince, illaki çürüyen bünyede mezkûr ulvi değerler tedricen yitip gidiyorlar. Böyle olunca ne oluyor? Bizden olan sizden olan gibi bir absürtlük tezahür ediyor, her şeyi berbatlaştırıcı bir şekilde. Yapılan şey insanlığa mugayirse bile, bizden olan yaptığı için doğru oluyor ve adalet yitimi tezahür ediyor. Böyle bir şeyde kin duygusunu bileyliyor ve günü saati gelince nüksetmesine vesile oluyor. Sesimizin ritmi artıyor, kalbimizin ritmi azalıyor böylesi durumlarda ve ses gürültüye tedvir olunup hissi boğuyor, his gidince katılaşmak, merhameti öldürmek kolaylaşıyor, nihayetinde de insanlık kaybolup gidiyor. Bizden olan gücü eline alınca sizden olanı eziyor, sizden olan gücü eline alınca bizden olanı eziyor ve her iki durumda da her iki tarafın tarafgirleri sessizliğe bürünüyorlar ama zararı her iki tarafın tarafgirleri görüyorlar velakin farkında varamayacak mesabede körleştiklerinden olan biten hiçbir şeyi göremiyorlar, algılayamıyorlar, anlayamıyorlar. İşte sömürgenler insançocuklarını bu şekilde kolayca sömürebiliyorlar. Zira insançocuklarını çok iyi tahlil etmişler ve hassas noktalarından avlıyorlar. Hülasa; ne edersek kendi kendimize ediyoruz ve başımıza gelen her kötülük haddizatında kendi ellerimizle işlediklerimiz yüzünden oluyor ama biz her zaman başkalarını suçlamakta çok mahiriz, oysa hepimiz aynı derecede suçluyuz. İşlediğimiz suçlarımız yeni suçları doğuruyor!  

 

Bugün yekpare insanlık âlemine baktığınızda müşahede ettiğiniz şey nedir? Dehşetli şekilde kirlenmiş bir insanlıkla karşı karşıyayız deyil mi? Gövdeler görkemli gibiymiş gibi görünüyorlar ama o gövdeyi ayakta tutan ruhlar çürümüş vaziyette. Deniz sandığımız bataklıkta debeleniyoruz ama yüzdüğümüzü düşünüyoruz, çünkü beyin yok. Ahlaken zaten tiksindirici ve iğrenç olarak tarif edilecek boyuttayız. Yemin ediyorum her taraftan kir, irin, pislik akıyor. Çark ahlaksızlıkla dönüyor. Suratlar zift gibi. Kalpler mühürlenmiş sanki. Umut öldürülüyor, nefret avuçlarda taşınıyor. Korku her köşeyi bucağı esir almış. Hakikati söyledin mi bin türlü yafta buluyorlar ve namussuzca vuruyorlar. Çünkü ortam müsait, isyan eden yok, eyvallah diyenin sayısı belli değil. Başkalarının mutsuzluğundan mutluluk çıkaracak ve mutluluğundan da mutsuzluk çıkaracak kadar zalimiz. Herkes menfaatinin peşinden koşuyor, menfaatlerin temini yolunda ince hesap kitap yapıyor. Dünya çöküyor, insanlık ölüyor ama herkes kendi derdiyle iştigal ediyor, dertte dert olsa, münhasıran dünyadan daha fazla behre sahibi olmaktır dert denilen de. Ne dert ama deyil mi? Eğer çıkarlarda paylaşım varsa her taraf susuyor ama bir pürüz çıktıysa kendinde güç bulan güçsüz olan tarafı madara etmeye çalışıyor. Her türlü pislik kutsallık kılıfı giydirilmiş olguların ardında kotarılmaya çalışılıyor. Yoksa tek bir kimse bile ulvi bir idealin peşinden koşmuyor, insanlığın saadeti için çaba sarf etmiyor. Bencilliğin buzlu sularında yüzerken donmuşuz ve donuk bir hayatın mimarları olmakla övünecek kadar ahmağız. Çiçeksiz, böceksiz, mavisiz, sevgisiz, tebessümsüz, paylaşımsız bir hayattan zevk alacak kadar zevksiziz. Gerçekten nasıl yaşıyoruz, niçin yaşıyoruz, kim için yaşıyoruz belli değil. Rotasını kaybetmiş ve bilinmezlik cehenneminde sürüklenip giden, kaptan olamayan ama kaptan olduğunu sanan zavallılarız. Biz yandıysak, bırakalım yansın insanlıkta diyecek kadar namussuzuz. Kalbini kendi elleriyle söken canavara dönüşmüşüz maateessüf!

Tarih: 21.06.2020 Okunma: 455

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?