Bizler, bireyler ve toplum olarak, yaptıklarıyla ve
söyledikleriyle, ortaya koyduğu davranışlarla, her daim alnında utanç lekesi
ile yaşayan bireyleriz ve toplumuz. Belki farkında değilizdir ama ne acıdır ki
böyleyiz. Çünkü yaptığını, söylediğini, davranışını insanlık çizgisi üzerinde
ve muayyen bir ahlak umdesi temelinde ortaya koyan ve otokontrole tabi tutan
bireyler ve toplum değiliz. Bu badema da böyle sürüp gidecek. Biz kolay kolay
akıllanmayız! Yapacağız ve söyleyeceğiz, davranışlar sergileyeceğiz, aşağılık
çıkarlarımız, ucuz ve bencil hesaplarımız için, ardından da çıkarlarımız ve
hesaplarımız bittiği zaman utanç duyacağız, utanç duyarken ve bunu ifade
ederken bile yine alnımıza utanç lekesi yapışacak. Yaptıklarımız,
söylediklerimiz ve davranışlarımız da peşimizi hiçbir zaman bırakmayacak. Bugün
bir benzerimize karşı yaptıklarımızdan, söylediklerimizden, sergilediğimiz
davranışlarımızdan yarın utanç duyacağız. Mutlaka duyacağız. Çünkü yaptığımızı,
söylediğimizi, ortaya koyduğumuz davranışımızı özgür irademizle, bilinçle,
şuurla, farkındalıkla, hakikat temelinde yapmıyoruz, söylemiyoruz, ortaya
koymuyoruz. Münhasıran bencil çıkarlarımız için yapıyor, söylüyor, ona göre
davranıyoruz. Dahası taptıklarımızın dikte ettikleri minvalde yapıyoruz tüm bunları,
onların çıkarları uğruna yapıyoruz yoksa gerçekten olan bir şeye karşı değil. Biz,
millet olmayı becerememiş bir toplumuz ve o toplumun ilkel kalmış, beşer
düzeyinden ileriye gidememiş üyeleriyiz. Yani kim inkâr edebilir, bugün sırf
birilerinin bencil çıkarları uğruna damgaladıkları insanları bizimde
damgalamadığımızı? Başkalarının hesapları görülsün diye, başkaları çıkarlarına
ulaşsın diye, alnımıza utanç lekesini çıkmayacak şekilde hatta o lekeyle ölecek
şekilde yapıştırıyoruz. Muayyen bir yaşam disiplinine malik değiliz ve
olabilecek kalibrede de değiliz. Maalesef ama maalesef gerçek ölümsüzdür,
öldürülemezdir.
UTANÇ LEKESİ...
Özgür DENİZ - 06.07.2020
Tarih: 06.07.2020
Okunma: 363
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.