CENNETİMİZİ CEHENNEM EYLEDİNİZ...

Özgür DENİZ - 17.07.2020

Böyle bir dünyayı, bendenizden, nasıl olurda kabullenmemi bekleyebilirsiniz ya? Hep birlikte, yaşanmaz bir dünya inşa ediyorsunuz, sonra da boğuluyorum diyeni suçluyorsunuz. Var olanı, bilineni, görüleni, hissedileni yok sayacak halimiz yok. Ki, gerçekten de boğuluyorum lan bu dünyada. Susayım mı lan, söylemeyeyim mi, içime mi atayım? O zaman niye yaşanmaz kılıyorsunuz oğlum dünyayı? Üstat Cemil Meriç yanlış ya da eksik söylemiş, özünü kaybetmiş ve yabancının manevi ajanı olmuş, nihayet yaşanmaz bu ülkede deme noktasında kendini bulmuş aydınımsılar değildir bu toprakları yaşanmaz kılanlar (((((ki, bu ülkede, insan görünen değil, insan olan, kalemini ve beynini kiralamayan, bitevi gerçekleri örtmekle iştigal etmeyen, gerçek neyse onu pervasızca, onurluca ve yüreklice ama zamanında söyleyen, menfaatlerinin zebunu olmamış, yapmamayı yapamayan, bilinmek derdinde olmayan, gerçekler mevzuunda ketumluğu marifet sanmayan, savaşmaktan kaçmayan, yaşatmak için yaşayan, fikrine inanan ve güvenen kaç aydın vardır hatta aydın olan var mıdır ve varsa eğer, var olanı gerçekten bilen ve gören var mıdır? Ki, bu ülkede gerçekten insan olmayı başarabilmiş aydınlar kahir ekseriyette olsaydılar, insanlık acılardan acılara sürgün olmaz, yaşamak sevinçleri yaşamak çilesine dönmezdi yemin ediyorum, dahası bu ülkede gerçekten onurlu ve bilgisiyle-ilmiyle amil olan bilginler-âlimler bulunsalardı, bu ülke düşmüş ve düşkün insanların ülkesi olmazdı, insanlar bu kadar cahil kalmazdı. Hatta çendan insan olmayı başarmış ehl-i politika bulunsaydı bu ülkede, yine bu cennet misali ülke tamusal bir görünüm arz etmezdi, değerler bu kadar ayağa düşmez, kimse değerleri çürüterek ivme kazanmayı ve level atlamayı tasavvur edemezdi))))), ülkelerini asıl yaşanmaz kılanlar politik şeytanlardır. Kendi aşağılık çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmeyen, insanları, münhasıran çıkarlarına mülaki olmak adına kullanmaktan zerre imtina etmeyen ve yaptıklarından bir gramlık hicap duymayan politik şeytanlar. İnsanlığı gerçekten düşünüyorlar mı? Düşündüklerine dair tek bir emare gösterebilir misiniz, akli yahut hissi? İddia makamı iddiasını ispatla mükelleftir, buyurun ispata, ispatlayabilir misiniz? Gösteremezsiniz oğlum gösteremezsiniz, yok çünkü. Bilakis zıttı yönde binlerce hücceti ortaya koyabilirsiniz, tabi şerefinizle koymak isterseniz. Ki, ne hazin ve acıdır ki, yaşanmaz kılınmıştır dünyanın en yaşanılabilir, en emsalsiz ülkesi. Ahlakın varlığından, adaletin varlığından, hürriyetin varlığından, müsavatın varlığından, uhuvvetin varlığından, merhametin varlığından, sevginin varlığından, paylaşmanın varlığından, birlikte üretip birlikte tüketmenin varlığından, emeğin karşılığını bulduğundan, dostluğun varlığından, onurlu yaşamın varlığından, hak edenin hak ettiğini bihakkın aldığından söz edilebilir mi bu ülkede? Gerçek acıdır, gerçeği söylemek güzel olanı çirkin göstermek değildir, bilakis hicap duyabilmenin önünü açıp aşağılık işler yapılmasının önünde barikat olmaktır. İnsanlığı uyutarak, uyuşturarak, aldatarak tüm yetkileri kendilerinde topladıktan sonra, kendilerine yetkiyi verenlere ihanet edip, meydanı boş bulup, dilediği gibi at koşturmaya yeltenen, münhasıran kendini düşünen ve insanlığın üzerine kâbus gibi çöken politik şeytanlardır bu ülkeyi yaşanmaz kılanlar. Nasıl bir dünyada yaşıyorsunuz lan siz, hiç mi hicap duymuyorsunuz göz göre göre ihanet ederken sizi siz yapanlara, sizi insan yerine koyup yükseltenlere? Onlar, sizleri, kendi haklarını çalın, kendi mülklerine el koyun, gerçekleri onlardan gizleyin, onların yaşamak sevinçlerini öldürün ve onları sefalete mahkûm edin, onları onursuzca yaşatın diye mi yükseltmektedirler her devirde? Yoksa kendilerine güzel ve onurlu bir hayat sunun diye mi? İsteseniz bu ülkeyi cennet yapamaz mısınız? Bal gibi de yaparsınız, zira zor değil, insan olmanız kifayet eder. Bunu beceremeyen sizler, hepiniz, el ele vererek, hep birlikte ne yaptınız lan söylesenize, var mı itiraf edecek yürek? Tüm bunlar olurken de hiçbir şeyi görmememizi, duymamamızı ve hiçbir şeye şahit olmamamızı, bilakis yaptığınız tüm kirli işlerinize müzahir olmamızı istiyorsunuz, sizleri sitayişe boğalım istiyorsunuz, sizler yaşayın diye ölelim istiyorsunuz, üstelik kendimiz acılar denizinde boğulurken, suskuya mahkûm olalım ve çarkın aynı şekilde dönüp gitmesine eyvallah edelim istiyorsunuz? Yani içimizde de, dışımızda da onursuzca var olalım istiyorsunuz. Kimsiniz lan siz ve kimiz biz? Hiç insanlıkla ilgili hedefleriniz oldu mu lan sizin? O zaman insan mısınız lan siz? Yoksul birini düşündünüz mü hiç? Yetimhanelerde büyüyen çocuklar dikkatinizi çekti mi? Kışın terlikle okula giden bir çocuğun küçücük yüreğinde ki hüznünü duyumsayabildiğiniz an oldu mu? Dondurmacı dükkânında dondurmalara dakikalarca baktıktan sonra boynunu büküp ayrılan bir çocuğun o küçücük yüreğinde ki hisleri hissedebilecek yüreğe malik oldunuz mu hiç? Ömrünü bu topraklarda geçirmiş, terini, kanını, yaşını bu topraklara karıştırmış, emeğini olduğu gibi bu topraklara boca eylemiş ama onca yıllara rağmen yoksulluktan beli bükülmüş ve yaşamak sevinci nedir ömrünün tek bir anında bile bilmemiş insanların hallerini merak edip, sorduğunuz oldu mu? İstediği alanda okumuş, ömrünü eğitimine vermiş, servetini o yolda harcamış ama onca yıla, emeğe rağmen mesleğini icra etmekten mahrum kalmış, bu kalışla sefalete de mahkûm olmuş insanların ruh hallerini merak ettiğiniz, onları güldürmek istediğiniz oldu mu hiç? Ömrü boyunca dur durak bilmeden çalışmış ama hiçbir zamanda çalıştığına denk bir yaşam yaşayamamış insanların hayat standartlarını yükseltmek aklınızın ucundan geçti mi hiç? İnsanlığı yükseltenleri, insanlığın gerçek mimarlarını, alçaltmak dışında ne yaptınız lan siz? Hiç, biz, bizi insandan sayıp, değer verip, değerlendirip yükseltenlere ne yaptık diye kendi kendinize sorduğunuz ve gayr-i insani yaşamlarınızı sorguladığınız, kendinizi sigaya çektiğiniz, midelerinize tıka basa indirdiklerinizin haram mı helal mi olduğunu düşündüğünüz oldu mu hiç? Olmaz oğlum, olamaz, çünkü öyle bir insan yüreğine ve öyle derin bir bilince, işlevsel bir akla, öyle büyük bir ruha sahip olamadınız hiçbir zaman ve olamayacaksınız da badema. Sadece sizi insan bildik lan biz, çünkü görünüşünüz insana benziyordu. Biraz değil çok sahtekârsınız oğlum siz. Ulan birini eleştiriyorsun diğerinden oluyorsun, diğerini eleştiriyorsun berikinden oluyorsun. Ulan biz hiçbir yanlışı eleştiremeyecek miyiz yaftalanma korkusuyla? Birinizden olmak zorunda mıyız lan biz? Ne illa birinizden olmak zorundayız ne de birilerinizin yanlışlarını görmezden gelmek gibi bir hakkımız vardır. O zaman insanlığımıza ihanet etmiş oluruz. Bizim kızaran yüzümüz var lan, sonra nasıl çıkarız da halk içinde insanmışız gibi dolaşırız? Göreceğiz ve göstereceğiz, utanıyorsanız o zaman yanlış yapmayın, hayvani yaşamı bırakıp insanca yaşama başlayın. Bana ne lan sizin kirli politikalarınızdan, ucuz çıkar hesaplarınızdan, ikbal beklentilerinizden, haksız gücünüzden, haram servetlerinizden? Bendeniz insan gibi yaşamak istiyorum oğlum, yurt edindiğim, derdini dert edindiğim, yaşımı, terimi, kanımı ve emeğimi karıştırdığım, üzerinde güldüğüm, oynadığım, eğlendiğim topraklarda. Babalarınızın çiftliği değil oğlum burası, bizim vatanımız lan burası, bizim. Burası sizin babalarınızın çiftliği ise ben vatan haini olmaktan gocunmam, bilakis gurur duyarım. Canı cehenneme lan kirli, kanlı çıkarlarınızın. Bu dünyayı Tanrı yaratmış ama Tanrı’nın dünyası olmaktan da çıkmış bu dünya. Bıktık lan sizlerin maskeli balolarınızdan. Tanrı’nın dünyasında maskeli balo olmaz lan. Maskeli balodan ibaret olan dünyanızdan nefret ediyorum. Tanrı’nın dünyası için savaşıyorum. Tanrı’nın kılıcıyım lan bendeniz. Bendeniz bendenizin hizmetime sunulmuş dünyada gönlümce yaşamak istiyorum. Ne yani sizin kadılarınız beni haksızca yargıladığı zaman haksız ben mi olacam? Sizler her şeyden kurtulacaksınız ama ben kurtulamayacam öyle mi? Sizler haksız olacaksınız ve özgür olacaksınız ama bendeniz haklı olacam ve tutsak olacam ve böyle bir dünyayı da kabul edecem öyle mi? Hadiyn lan ordan geri zekâlılar. Ulan cennetimiz olacak dünyayı cehennemimiz yaptınız bir de yanmamızı istiyorsunuz. Kimsiniz lan siz? Biriniz, onlarca aç, susuz, çıplak insan varken milyonları dinozorlara yatırır, biriniz güya sanki maharetmiş gibi milyonları bir tabloya yatırıp duvara asar. Ne biçim bir iş lan bu? Tamam hadi yaptıklarınız doğru olsun da, bana niçinini anlatın ama ve insanlığa ne sunduğunu. İnsanlık acılar denizinde yüzüyor be, acının madeni olmuş ama sizler hala düğün bayram sevdasındasınız. O dinozorlarla kaç aç doydu, çıplak giyindi? Bilakis çürüdü o dinozorlar. Ya o tabloyla kaç aç doyacak, kaç çıplak giyinecek, acının yapışıp kaldığı kaç yüz gülecek? Yazıklar olsun be! Bu toprakları sizden daha çok seviyorum yemin ediyorum. Şimdi bunu ifade etmeyeyim mi, tehlikeli mi olur ifade etsem aman beni kadılar alır götürürler ve karanlığın içine atıverirler diye korkayım mı? Gerçekten korkmalı mıyım bu kadar masum bir ifadeyi izhar etmekten? Siz insan mı olursunuz o zaman? Yoksa bu toprakları sizden daha çok sevdiğimi bildiğiniz zaman utanır mısınız? O yüze sahip misiniz gerçekten? Bendeniz sizlerin mankurtklaştırdığınız bir Kemalist, bir Milliyetçi, bir İslamcı değilim bilin bunu. Bir Kemalist’sem Kemalistlerin yaptıkları yanlışları görmeyecek kadar kör değilim, keza bir Milliyetçi isem Milliyetçilerin yaptıkları yanlışlara kör kalacak değilim, hakeza bir İslamcı isem de İslamcıların yanlışlarını yok sayacak değilim. Bendeniz sizlerin sürüleştirdiklerinizden değilim ve badema da olmayacağım. Bir politik şeytanlar, bir de komprador pezevenkler, bir tek münhasıran kendilerinin her şeyi bildiklerini sanıyorlar, güç ve servet sahibi oldukları için. Ama yanılıyorsunuz ve yanıldığınızı bir gün elbette göreceksiniz. Merak etmeyen, şüphelenmeyen, okumayan, düşünmeyen, sormayan, sorgulamayan velakin hep kazanmak isteyen, kazanmak için tüm değerleri feda edebilecek çapta olan bir nesil yarattınız. İyi mi ettiniz? Söylememeyim mi bunu? Gücenir misiniz sonra? Yoksa korkutmaya mı yeltenirsiniz? Tanrı’dan başka kimseden korkmadığımı unuttunuz mu yoksa? Filmlerinizle, dizilerinizle, tuttuğunuz ve beslediğiniz sanatçılarınızla, kiraladığınız köşe yazarlarınızla, ruhu ve beyni boş akademisyenlerinizle, onay makamı olan malumatfuruş bilginleriniz ve âlimlerinizle bizleri aldatabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Gerçekten attığınız oltaya kolayca takılacak bir balık olarak mı düşünüyorsunuz bizleri? Yazıklar olsun! Birgün burada olmazsa orada mutlaka hesap vereceksiniz, gerçekten hesabı verebileceğinizi düşünüyor musunuz? Asla ve kata veremeyeceksiniz! Çünkü hesabını vermeyeceğiniz kadar günah biriktirdiniz ve biriktirmeye de devam ediyorsunuz.

 

‘’Hissedemediğiniz bir şeyi anlayamazsınız’’ diyor Shakespeare.

Tarih: 17.07.2020 Okunma: 432

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?