Öyle bir düzen inşa edilmiş ki ve o düzen öyle temeller
üzerine inşa edilmiş ki, o düzene hayır demek bile büyük bir tehdit ve tehlike
olarak addedilmiş. Çünkü o düzen çökerse, onunla birlikte her şeyin çökeceği
algısı kazınmış beyinlere. O düzen; devletle, vatanla, cumhuriyetle, dinle,
bilumum ortak ve kök değerlerle eşitlenmiş, böylece düzene başkaldırmak, düzeni
tenkit etmek, ortak olgulara hainlik etmek olarak lanse edilmiş. Nihayetinde de
herkesi mankurtlaştırarak köleleştirmeyi ve kullaştırmayı başarmış. Artık açık
hapishaneler olan kurumlar ihdas etmiş ve herkesi de o hapishanelerde özgür
tutsaklar kılmış. Size biraz para, bir ev, bir araba, küçükte olsa makamlar,
payeler bahşediyorum, tepe tepe kullanın ama hiçbir şeyi de sorgulamayın, hak
aramayın, hürriyet istemeyin, itaat edin rahat edin demiş zımnen. Vatan, adeta
efendilerin çiftliği olmuş. Denenmedik hiçbir şey bırakmamış, denenmemiş
olanları da yasaklamakta hatta düşünülmesini bile engellemekte bekasını görmüş.
Şunu şunu olabilirsin, şuraya şuraya dâhil, ait olabilirsin ama asla şöyle
şöyle olup, oraya buraya dâhil, ait olamazsın diye dikte etmiş. Zamanla artık
kimse istediği yere dâhil olamaz, kendini özgürce ifade edemez, hakkını
isteyemez duruma gelmiş. Yüreklere ve zihinlere öyle bir korku dercedilmiş ki
söküp atabilen yiğit öğünsün. Ve o korku, düzenin efendilerinin ekmek kapısı
olmuş. Kölelerin de açlıklarının sebebi. Bu kahpe, kalleş ve vahşi düzen nasıl
inşa edilmiş, nasıl yürümüş, nasıl yürüyor çıkıp söyleyen yok. Söyleyebilme imkânı
olanların da işine gelmiyor söylemek. Bu düzen efendilere ve dalkavuklarına
çalışıyor. Halkı ise acı, sefalet, cehalet, esaret içinde ölüme terk ediyor. Bu
düzen öyle çobanlar bulmuş ve bulmaya devam ediyor ki, sanki büyülenmişçesine
herkes onların önünde hizaya geçiyor. Büyük rantlar elde ediliyor, büyük
vurgunlar vuruluyor kimsenin ruhu duymuyor, duyan da umursamıyor. Tahmin
edilemeyecek bir adaletsizlik ve hak gaspı var ama kimsenin gördüğü yok, çünkü
herkes kör. Bilakis aydınlık rahatsızlık verir olmuş. Yalan hakikati, karanlık
aydınlığı, esaret hürriyeti, cehalet aklı ölüme terk etmiş. Alışıldığı için
adaletsizlik, eşitsizlik, vurgun, talan yok sanılıyor. Zira böyle yapılan
hiçbir şey böyle görülmüyor. Gayet normal bir şey olarak, olması gereken bir
şeymiş gibi görülüyor. Bir kişinin hakkının çalınması, çalınması gerektiği için
çalınıyor olarak anlaşılmış. Bu düzen her yere mutemet elemanlarını monte
ediyor ve onlar tavassutu ile çarkını kolayca döndürüyor. Bir tarafa
yerleştireceği adamın, önce adamın yerleştirileceği yere muhalif olan
taraflarca iyice dövülmesini sağlıyor, ki monte etmek sancısız olsun.
Yerleşeceği yerdekiler de ortaya koyduklarından dolayı zaten onu savunuyor. Ya
da her yere eşit mesafede duran bir adamı nereye yerleştirecekse, ona, önce uygun
sözleri söyletiyor, hareketleri sergiletiyor, biraz hırpalanması sağlanıyor,
sonra da yerleştiriyor. Kalıcı bir neticesi olmayan ve yüz güldürmeyen
değişimlerle halkı avutuyor. Taktikleri öyle inceden işlevselleştiriyor ki,
kimsenin ruhu bile duymuyor. Zihinler zaten artık işlevini yitirdiği için ihsas
etme imkânı bile yok işlerin nasıl döndüğünü. Her şeyi berbat ederek yürüyor
düzenin çarkı, her şeyin güzel olabilme imkânı varken. Ama kirli bir düzenin
çarkı temiz bir ortamda yürümez deyil mi? Öyleyse ortam kirletilebilir ama
temiz tutulamaz. Herkes düzenin iyi olduğunu düşünüyor, kendisine yol verince.
Oysa o yol düzene hizmet vermek için açılıyor ama herkes istediğini
yapabileceğini zannediyor. Zamanla öyle alışıyor ki, hayalinde olanın tersi
olsa bile artık hayal kırıklığına uğramıyor. Çünkü düzen tarafından iyi
besleniyor. Beslendikçe, beslendiği yeri beslemesi gerektiğine inanıyor ve
artık beslemekten haz alır duruma geliyor. Nihayet, düzenin köpeği olmak gayet
normal bir hal alıyor, böyle olan da hiçbir rahatsızlık duymaz hale geliyor.
Zira bu bir yaşam tarzına ve karaktere dönüşüyor. Başka bir dünya hayali
kuranlar, denenmemişi denemek peşine düşenler, özgürce düşler kurmayı ve
kurdukları düşlere kavuşmayı bekleyenler, insan onuruna yaraşır bir düzen
arzulayanlar, hak ettikleri hayatı isteyenler lanetliktir artık!
NE EZİLEN, NE EZEN, İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN...8...
Özgür DENİZ - 08.08.2020
Tarih: 08.08.2020
Okunma: 475
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.