Gerçekten, insanca ve hakça bir düzen olsun, ne ezen ne de
ezilen olmasın, bu kahpe, kalleş, vahşi, faşist ve emperyalist düzen yerle
yeksan olsun istiyor muyuz? Böylesi bir şeyi gerçekten olanca samimiyetimizle,
temiz ve iyi niyetimizle istiyor muyuz? Bu düzenden rahatsız mıyız? Şerefsizlik
etmeden, namuslu ve onurlu bir duruşla cevap verelim. Maalesef böyle bir şey
olsun istemiyoruz. Sahip olduğu şeylerden bize birazcıkta olsa koklatmadığı
için düzene düşmanmışız gibi davranıyoruz yoksa düzeni korumak adına canımızdan
vazgeçeriz, ki geçiyoruz da zaten. Yani kafi derecede istediklerimiz elimizde
olmadığı için karşı taraftaymışız yani düzene muhalif olanların
yanınlarındaymışız gibi pozlar veriyoruz, bilakis düzenin tam da kucağındayız,
ocağındayız. Bu düzen bizi ezemediği halde bu düzene yine de düşman olabiliyor
muyuz, bu düzen çöksün, değişsin istiyor muyuz? İşte o vakit samimi ve namuslu
oluruz. Bilakis bencilce ve adice davranmış oluruz. Zira önemli olan bizim
ezilmemiz, sömürülmemiz değildir, bizim dışımızda da olsa, uzağımızda da
bulunsa ezilenlerin ve sömürülenlerin varolması bile bu düzene hayır dememizin
yeterli sebebi olmalıdır. Velakin şerefimle temin ederim ki bu düzen çöksün
istemiyoruz. Çünkü isteseydik onurlu ve namuslu eylemlerimiz olurdu, bencil
olmazdık ve bu gerçekten görülürdü. Ama yok. Çünkü bu düzen kendi varlığına, varlığınızı
feda ettirdiği için, size sizden bir şey bırakmamış. Siz, siz değilsiniz artık.
Bu yüzden de özgün eylemler ortaya koyabilmeniz kabil değil. Bunca haksızlığın,
hukuksuzluğun, insanları perişanlığa ve sefalete mahkum etmenin sebebi nedir?
Sırf düzenden nemalanabildiğimiz kadar nemalanmaktır. Bunun vebalini, bedelini
nasıl ödemeyi düşünüyoruz acaba? Böylesi alçaltan bir düşünceyle, nasıl kabil
olabilir düzene düşman olmak ve onu değiştirmek iradesini ortaya koymak?
Birazcık şeref, namus ve samimiyet lütfen. Niye, kahrolsun bu zalim düzen
diyemiyoruz? Niçin hem sömürüye, soyguna, vurguna karşıymışız gibi konuşuyoruz
da, düzene müzahir olduğumuzu belli eden eylemler ortaya koyuyoruz? Bu düzenin
iyi olan neyi ve düşman olmadığı kim var ? Niçin uyanmıyoruz, gerçeklerden
niçin korkuyoruz? Niye kendimiz olup, özgün davranışlar sergilemiyoruz da hep
taklitçilik yapıyoruz? Bu düzeni tüm ezilenlerin birleşik gücüyle devirmekten
niçin korkuyoruz ya da gocunuyoruz? Karacaoğlan der ki; ‘’ne ezilen ne ezen,
değişmeli bu düzen, insanca hakça bir düzen.’’
Bu düzen, insanları, hayatları boyunca haksız kazançla
yaşamaya mahkum eden bir düzen. Birilerinin hayatını başkalarının hayatı yapan
pespaye bir düzen. İnsanları bitevi, zımnen de olsa, ahlaksızca yaşamaya teşvik
eden ya da zorlayan bir düzen. Hayatları harcayan, benzerlere birbirlerinin
hayatlarını harcatan bir düzen. Namuslu ve dürüst olandan, çalışıp üretenden,
doğruyu söyleyenden hazzetmeyen bir düzen. Varlığı yalan ve düzenbazlık üzerine
kurulu, ilerlemesi yalana ve düzenbazlığa bağlı, başarısı yalan ve
düzenbazlıkla mümkün olan bir düzen. Hiçbir evresinde adaletten emare
bulunmayan bir düzen. Doğallığı yok eden, insanlara küçücük bir sevinci çok
gören, bir yudum sevgiyi haram eden, tüm iyi niyetleri silip süpüren bir düzen.
Bitevi suçlu üreten ve ürettiği suç ve suçlularla varolan bir düzen. Masum
duyguları ve masumiyeti kirleten aşağılık bir düzen. İnsanları, genel kabul
görmüş ortak değerlere düşman eden bir düzen. Bu düzen insani bir düzen değil.
Bu düzen insan başta olmak üzere her şeyi kirleten bir düzen. Bu düzen hiçbir
kimseye hak ettiğini vermeyen, bilakis hak edileni gasp eden bir düzen. Bu
düzen insanı insan eden tüm güzel ve temiz duyguları öldüren, düşünceyi beyne
gömüp diri diri katleden bir düzen. Bu düzen herkesi bir yere ait olmaya
zorlayan, ait olmayanların mevcudiyetlerini onaylamayan bir düzen. Bu düzen
herkesi kendisinin onayladığı yerlere iltihak olmaya mecbur bırakan bir düzen.
Özgür ve bağımsız bireyden kesinlikle hazzetmeyen bir düzen. Bu düzen namussuzu
namuslu, namusluyu namussuz gören ve gösteren bir düzen. Ve bizim yaşatmaya
çalıştığımız, yaşatmak için yaşamaktan vazgeçtiğimiz bir düzen. Bu düzen
konuşanı seven ama yapandan nefret eden bir düzen. Ve bizler böylesi bir
düzenin dalkavuklarıyız.