NE EZİLEN, NE EZEN, İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN...15...

Özgür DENİZ - 15.08.2020

Bu düzen öyle kahpe, kalleş ve vahşi bir düzendir ki; hem kendi yapılarını üretir, hem insanları zımnen oralara iltihak etmeye teşvik eder hatta bunu ihsas ettirmeden dikte eder, hem de gün gelir kendi yönlendirdiği yerler olduğu halde, insanlara sorar; orada ne işiniz vardı? Böylesi bir alçaklığı bendenizin ruhum sindiremez kardeş. Hem üreteceksin, hem niye uzak kalıyorsunuz yakın olun diyeceksin, hem de niye bu kadar yakın oluyorsunuz biraz uzak dursanız olmaz mı diye soracaksın. Yani gün gelip uzak olunduğu, gün gelip yakın olunduğu, gün gelip ne uzak ne yakın olunmadığı için tecziye edeceksin. Yani alengirli tezgâhlarla hayatların karartılmasına göz göre göre yol vereceksin. Tükürürüm lan böylesi riyakârlığın, düzenbazlığın içine. İnsanım lan ben, bir şerefim, onurum, prensibim var. Oynak olamam, her kaba göre şekil alamam. Mürai, dalkavuk, düzenbaz arıyorsan, başka adreslere uğrayacaksın, buradan ekmek çıkmaz sana. Ne partilerin, ne cemaatlerin, ne de başka şeylerin beni ilgilendirmiyor, ilgilendirmesi de gerekmiyor. Ki, zaten başımıza ne geliyorsa bunların elleriyle geliyor. Beni aldatanda, uyutanda, hakkıma el koyup beni soyan ve soyduran da bunlar oluyor. Bunlar oluyorlar değerleri afyon gibi kullanıp insanlığı narkozlayanlar. Bana ne senin partilerinden, cemaatlerinden, al git tepe tepe kullan. Ki, zaten kullanıyorsun. Kullanmadığın neresi ve hangi iş var ki? Yanlış yaptıklarında da sarf-ı nazar eyleyecek kadar haysiyetsiz olamam. Evet, bendenizi enterese etmezler, umurumda da değiller, çünkü bendenize göre değiller amma velakin ucu bendenize de uzanan kötülüklerini de sarf-ı nazar eylersem kendime ihanet etmiş olurum. Zira yapılan her şey bendenizin yarınlarımı da enterese ediyor. Bendeniz insanlık boyutuyla ilgileniyorum her şeyin ve herkesin. İnsan olmayan, olamayan, olmak için gayret etmeyen cehennem olup gitsin kardeşim. Zira hayatta insana benzeyen sayısız yüz görüyorum ama insanlığın koktuğu tek bir yüz göremiyorum. İşte bu yüzden de bendenizi insan diye bilinenler değil, insan olduğunu insanlığıyla ortaya koyanlar ilgilendiriyor. İnsanca yaşamak hakkımı arıyorum, başka bir şey de yapmıyorum, bu da bilinsin istiyorum. Bilinmese de umursamıyorum ama işimi yapmama da handikap teşkil edilmesine eyvallah etmiyorum. Herkes haddini bilecek. Bendeniz haddimi biliyorsam, bilmem isteniyorsa, bendeniz de haddini bilmesi gerekenlere hadlerini bilmelerini söyleyebilirim ve söylemekten de hazer etmiyorum. Ne yapacaksınız? İşte meydan, hodri meydan, buradayım, bu topraklardayım, bu devletin kanunlarına tabiyim. Ya insan olacaksınız ya da defolup gideceksiniz.

 

Bu düzen, insanları, yüreklerinde sessiz bir yarayla yaşamaya mahkûm eden ama o yarayı iyileştirecek merhemi de hiçbir zaman vermeyecek kadar zalim olan bir düzendir. Zaman örtüyormuş gibidir tüm acıları ve unutturuyormuş gibidir tüm kötülükleri. Ama ne acılar örtülür ne de unutulur kötülükler, illaki yazılıyorlardır bir yerlere. Çünkü lazım olacaklardır bir gün. Bu yüzden ne acılar ucuza satılmalıdır ne de sevinçler ıskalanmalıdır gelip seni bulduğunda. Bahusus siz sevgili gençler! Hayatınızda daima insanlığınızla insan olduğunuzu ortaya koymaya çalışın, bunu da eylemlerinizle yapın. Kof laflarınızla ve cesametli gövdenizle değil. Lafı bol olup, hiç eylemi olmayanların suratlarına tükürüp çekin gidin. Bu düzene boyun eğmeyin. Yüreğinizde, sessizce yaşamak zorunda kaldığınız yaralarınız olmasın. Yüreğinizi acıtan bir yaranız varsa var olduğunu haykırın ki, üzerine basılıpta acıtılmasına ve ruhunuza acı vermesine müsaade etmeyin. Bu düzene şerefinizi, onurunuzu, yaşamak sevincinizi feda etmeyin. Her alanda kalite, öz hürriyet, iş, sağlık, güvenlik, onurlu yaşam, çağın gereklerinin farkında olarak insicamlı ve istikameti olan terakki, yaşamak sevinci gibi güzel düşleriniz varsa şayet, tüm bunlara kavuşmak ve bunları iliklerinize dek hissederek yaşamak için behemehâl aklın ışığına sımsıkı sarılınız. Cumhuriyet’ten asla ve kata vazgeçmeyiniz ve taviz vermeyiniz. Aklın ve bilmin yolunda istikametinizi bozmadan ilerleyiniz. Gerçeklere göz kapamayınız, yüzünüzü çevirmeyiniz gerçeklerden. Akıldan, bilgiden, onurdan vazgeçmeyiniz. Hakikatin yörüngesinden sapmayınız. Bu istekler ne kolayca önünüze konan ne de isteyince verilecek olan şeylerdir. Ne de bir şeylere körü körüne bağlılıkla önünüze bir yerlerden düşecek şeyler değildir. Kendi azim ve iradenize ve onurlu mücadelenize, isabetli tercihlerinize, doğru kararlarınıza bağlıdır almak. Öyle iri ve beylik laflarla, kallavi ama kof nutuklarla teker dönmez, dönmüyor, dönmeyecek ve peynir gemisi yürümez, yürümeyecek. Sevgili gençler! Birbirinizin varlığına ve farklılığına saygı duyduğunuz ve varlıklarınızı, farklılıklarınızı korumak adına yaptığınız mücadele kadar onurlu ve mutlu yaşarsınız. Her çiçek farklı açar, her kuş farklı öter unutmayın ama mutluluk, güzellik bu farklılıklardan bir armoni teşekkül ettirebilmektir. Bunları yok etmek değil. İşte Cumhuriyeti sizlere bunu sunmaktadır. Bu yüzden Cumhuriyet’e sımsıkı sarılınız ve Cumhuriyet’in yok edilmesine fırsat sunmayınız. Hiçbir şekilde, hiçbir şeyle aldatılmanıza fırsat vermeyin, müsaade etmeyin. Dini doğru algılayın, anlayın ve dinle narkozlanmanıza imkân tanımayın, Allah ile aldatılmayın. Tabi karar, tercih, kader sizlerindir. Ya insanca yaşamak hakkı ya da birilerinin kuyruğuna takılıp ömür boyu sürünmek, yaşayamadan sefalet içinde çürüyüp gitmek! Bu düzenin istediği de budur zaten. Ona istediğini hiçbir zaman vermeyin! Ya sefil bir köle gibi yaşamak ya da insan onuruna layık bir yaşam içinde onurlu bir insan olarak yaşamak!

Tarih: 15.08.2020 Okunma: 396

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?