Hey gidi kahpe düzen! Ne zamanlar geldi geçti, ne insanlar
kara toprağa girdiler, nice canlar yitip gittiler. Oysa yaşayacak günleri vardı
yaşayamayanların. Yaşatmadın! Şimdi her şey hüzün kokuyor bu topraklarda. Ama
her şeye rağmen vazgeçilmeyecek bir geçmiş, elveda diyecek bir gelecek yok. Bu
yüzden artık hayatı dizayn etmek davasından vazgeç. Herkesin kardeşçe, bir
arada yaşamalarına fırsat sun. Geçmişi öldürdün, geleceği de öldürmene eyvallah
edilmeyecek. Ruhlarımızı çürüttün, dirençsiz kalmış gövdelerimizi zincirledin. Günahlarına
tövbe et, suçlarını itiraf et, kaderine razı ol. Ne sen yenildin, ne insanlar
geri çekildiler. Haksız sendin, onlarsa haklıydılar ama haklılık beş para
etmiyordu senin yanında, haklıyken bile isteyemiyorduk hakkımızı. Biz haklı
olsakta, kazanan sen oluyordun. Sen, hep almak istiyordun. Kavgayı başlatan sen
oldun, bitiren biz olacağız. Bu kavga derin ve bitmeyen bir kavga hey gidi
kalleş düzen! Sandın mı ki yeniliriz biz, yenilen biz oluruz, sen çoktan
kaybettin tahtını, tacını ve bir solukluk bile nefesin kalmadı. Ve emin ol ki,
mutlaka kaybedeceksin. Ecelin biz olacağız. Büyük bir hesaplaşma olacak
seninle, o günü bekle. Biz yetiştirdik, sen kırdın, savurdun, yok ettin ama
tükenen biz değil hep sen oldun. Ezdin, çiğnedin, sömürdün, her şeyi kullandın.
Hadim eylemediğin kimse kalmadı. Çobanlar buldun, sürüleştirdiklerinin
başlarına koydun kontrol etsinler diye. Bir tarafı güldürürken, diğer tarafı
hep ağlattın. Nice fidanlar kırılıp gittiler kara kışlarda. Herkesi kör ettin,
kalplerini söküp aldın insanların, kul, köle ettin kendine, en zayıf yerimizden
vurdun bizi. Her şeyi tekeline aldın, her şeyden istediğin kadar verdin.
Bilgisiz bıraktın cehalete mahkûm ettin, ekmeksiz bıraktın açlığa mahkûm ettin,
çaresiz bıraktın köleliğe mahkûm ettin. Biz kazandık sen yedin, biz öldük sen
yaşadın, biz çöktük sen doğruldun, biz ağladık sen güldün. Nasıl yaptın,
yapabildin tüm bunları? Mahkûm olan hep biz olduk, sense hep hâkim oldun ama
sende mahkûm olacaksın unutma ve o gün biz senin bize davrandığın gibi değil
daha insanca ve adilce davranacağız. Ne çok acıttın canımızı! Hep canımızla,
ailelerimizle, sevdiklerimizle, ekmeğimizle tehdit ettin bizi. Hiçbir suçumuz,
günahımız yokken vurdun bizi. Hep en zayıf anlarımızda yakaladın. Zayıf
anlarımızda kendini güçlü hissettin hep. Yeryüzünün tanrısı ilan ettin kendini.
Yaprak kımıldasa haberin olacağını düşündün, istemediğin bir şeyin
olabileceğine, istediğin bir şeyin de olamayacağına inanmadın. Sonbahar
rüzgârlarında düşen yapraklar gibi ansızın sararıp solduk, kuruduk gittik,
kışlar da karlar altında kalıp titreye titreye öldük. Zaman bir soluklukmuş
meğer ve biz fırtınalara kapılmış tülden bir yaprak gibi yere düşmeden
savurulup gitmişiz. Üzerinde çok hakkımız var. Hesap nasıl kapanacak kim bilir?
Elbette senin de maşaların bir gün terk edecekler seni. Elbette sen de çöküp
kalacaksın bir gün öylece dizlerinin üzerine, çarkların dönmez olacak, hesap
ettiklerin hesapladığın gibi olmayacak. Evdeki hesap çarşıya uymayacak.
Bağıracaksın ama kimseler duymayacak seni. Biz ağır ağır nasıl tükendiysek,
aynı şekilde tükeneceksin sen de. Ve bir gün arkandan ağlayan kimsen olmayacak
ama biz ölsekte, yaşasakta hep çok olacağız. Sen bizleri az sandın yanıldın,
oysa korkundu dağıtan bizleri ve şimdi toparlanan biz, korkan ise sensin. Hep
korkacaksın! Bizse ölmeyi korkuya tercih ediyor olacağız. Yerle yeksan
olacaksın ey kahpe, kalleş, vahşi, faşist ve emperyalist düzen! Ve and olsun
ki, senin yok olduğun, ezenin ve ezilenin olmadığı, insanın belirgin ve
hakikatin belirleyici olacağı ve tüm insanların insan onuruna seza bir yaşam
sürecekleri bir düzen mutlaka ama mutlaka ikame olunacaktır bitevi hüznün
şarkısını terennüm eden bu topraklarda.
NE EZİLEN, NE EZEN, İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN...20...
Özgür DENİZ - 20.08.2020
Tarih: 20.08.2020
Okunma: 400
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.