Ölüm, adına dünya denilen karanlık bir kafesin içine koymuş
bizi, zamanı gelince alıp götürmek için. Yaşıyoruz sanmışız kendimizi, meğerse
beklediğimiz varmış ve biz onun gelmesini bekliyormuşuz. Gördüğümüz her şeyin
gerçek olduğunu sanmışız ve umarsızca onun kara yüzünü gizleyen güzelliğine
aldanmışız. Kuru, boş, duygusuz bir dünyaymış meğer. Her şey bu yüzden katı,
sert, acıtıcıymış. Mutluluk bu yüzden olmazmış bu dünyada. Mutluluklar,
karşılıksız iyilikler, güzel sonlar hep hikâyelerde kalırmış bu yüzden. Her
şeyi anlayıp affedecek kalbe sahip dostlar bulunmazmış bu yüzden. Yalnız doğup,
yalnız yaşayıp, yalnız ölmekmiş bu dünyanın gerçek yüzü. Bu yüzden tek
başınayız lan işte bu dünyada. Bu yüzden ağır ağır öldürüyor bu dünya bizi. Hiç
iyileştirmiyor, iyileştirmeyecekte. O zaman yaşanılabilir neyi var lan bu
dünyanın? Yalan lan her şey, her şey yalan işte. Bir yerlerden fırlatılıp
atılmışız gibiyiz ve yapayalnız bırakılmışız. İşte sana dünya denmiş, yeryüzü
önümüze serilmiş, ver denmiş kavganı ver nasıl vereceksen, yalnızsın,
yapayalnız kavganda. Ne kadar direnebiliriz ki? Nasıl çıkabiliriz bu karanlık
kafesten? Her tarafımız kuşatılmış kötülüklerle, nasıl çıkacağız içinden
kötülüklerin, nasıl kurtulacağız kötülerin tuzaklarından, nasıl kavuşacağız
iyiliklere, elimizden kim tutup götürecek bizi? Sevenlerin kavuşamadığı,
iyilerin kazanamadığı, acıların çok sevinçlerin az olduğu, sevgilerin
nefretlere yenildiği bir dünyasın sen ey kahpe dünya. Gerçeklerin hep
gizlendiği, yalanların hükümran olduğu, umutların çalındığı, hayallerin
kirletildiği bir dünyasın. Dostların satıldığı, sevenlerin aldatıldığı,
kalplerin kırıldığı zalim bir dünyasın. Kavgaların meydanı, acıların beşiği,
sürgünlerin yurdusun. Acıyı başka dillere çevirseniz, acı acı olmaktan çıkar
mı? Çıkmıyor işte, nasıl gözlerin rengi farklı olsa da, gözyaşlarının rengi
aynıysa, acıda aynı oluyor her dilde. Bu yüzden de kurtulamıyoruz acılardan,
biz yaşadıkça takip ediyor bizi, hep ensemizde duruyor. Öyle kalleş bir
dünyasın ki sen, umulan hiçbir şeyi vermiyorsun, verdiğin bir şeyi de zamansız
geri alıyorsun. Sanki bizi acılar denizinde boğmak için yaratılmış gibisin. O
zaman yok ol be kahpe dünya, niye varsın, neye yararsın ki?
BİR SÖZ:
‘’’’Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için,
insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen
yeterli.’’’’
‘’’’Her şeyi SORGULA.’’’
Karl MARX