Bir devlet var mıdır yok mudur yoksa devlet olgusuna
sığınarak devletçilik oynayan üç beş kişilik bir zümre mi vardır kesin olarak
bilmiyoruz, ama bir devlet varsa şayet, var olan devlet kesinlikle insanlık
devleti olmalıdır, değilse de öyle bir devlet konumuna yükseltilmelidir. Bu,
dünyanın her yerinde böyle olmalıdır. Bilakis insanlığı tedricen yok eden bir
devlet, gerçek manasıyla devlet olma vasfını hak etmez. Bir devlet, göz göre
göre bir insanın yaşamını gasp edemez, ettiremez. Çünkü devlet, genel geçer
telakkiye göre, kendisinin meydana gelmesini sağlayan herkesin devletidir, öyle
olmalıdır. Herkesin devleti olan bir devlette münhasıran birilerinin
devletiymiş gibi hareket edemez, birilerinin de böyle hareket etmesine onay
veremez. Herkesin ortaklaşa meydana getirdikleri bir devlet, münhasıran
birilerin aralarında dönüp duran ve onlara güç ve imkân sunan bir devlet
olamaz. Birileri o devlet dairesi içerisinde başkalarının kaderini dilediği
gibi tayin edemez, başkalarının haklarına gönlünün istediği şekilde el koyamaz.
Tüm nimetleri muayyen bir zümrenin inhisarına verip, büyük bir çoğunluğu
sefalete mahkum edemez. Bir devleti herkes birlikte meydana getirdiyse, o
devlette bir şeye karar verilirken o devleti meydana getiren herkesin fikrine
başvurulmalıdır. Birileri acı çekerlerken, birileri vur patlasın çal oynasın
yaşayamazlar, dem sürmezler. Kederde de, kıvançta da ortaklık olmalıdır. O
devlet için ölünürken de, o devletin sunduğu imkânlardan faydalanırken de
eşitlik temelinde hareket edilmelidir. Geçelim! Bizim sorunumuz bugün dünya
üzerinde egemen olan devlet telakkisidir. Devlet dediğimiz olgu bugün maalesef
tanrılık yapmaktadır. Tüm güçler onun varlığında temerküz ettirilmiştir.
Öldüren olarakta, yaşatan olarakta kendisini görmektedir. Silah onundur, mülk
onundur, kanun onundur. Kendisine kayıtsız şartsız tabi olana tüm yolları
açmaktadır. Onun gücünü arkasına alan ise hiçbir engel tanımadan koşmaktadır.
Onun tanrılığının gölgesinde isteyen istediğinin hayatını hiçe saymakta,
hakkına çökebilmektedir. Bugün her türlü suç o gücün gölgesinde işlenmektedir,
her türlü gasp onun gücüyle yapılmaktadır, her türlü sömürüye geçit veren onun
onayıdır. Her türlü hesap kitap işleri onun nezaretinde yapılmaktadır. Devlet
denilen mekanizmanın çarklarına bir şekilde sahip olanlar, ondan aldıkları
güçle insanlığa istedikleri gibi muamelede bulunabilmektedirler. Herkese ait
olduğu varsayılan devlet muayyen bir gücün inhisarına geçtiği vakit, o devletin
tüm imkânları ve kaynakları o gücün yanında bulunanlara rahatça peşkeş
çekilebilmektedir ve bu yolla milyonlarca insanın hayatları cehenneme
döndürülmektedir. Yoksulluğun kökeni de buraya dayanmaktadır. Çünkü devlet
gücüyle birileri sınırsızca varsıllaşırken, birileri de ters orantılı olarak
bitevi yoksullaşmaktadırlar. Bu ise ne insanidir ne de adildir, bilakis azim ve
şedit bir zulümdür. Çünkü doğmakla elde etmiş bulunduğum yaşamak hakkım bu
şekilde gasp edilmektedir. Devlet ise gaspçı değildir, olamaz, gücüne sığınarak
bu şekilde olmak isteyenlere de yol vermez, veremez. Devlet herkesin ortak
mülküdür ve o mülk behemehâl eşit bir şekilde taksim edilmelidir. O devlet
çatısı altında herkes beraber gülmeli, beraber ağlamalıdır, birlikte üretmeli,
birlikte tüketmelidir, birlikte çalışmalı, birlikte dinlenmelidir, birlikte ölmeli,
birlikte yaşamalıdır. Kimse ayrıcalıklı olmamalıdır. Ki, gerekirse devlet her
şeyden el ayak çekmelidir ve insanın kendi kendisini yönetmesine yol
vermelidir. Belki de insan bunu başaracak düzeye ulaşmalı ve yönetimini kendi
eline almalıdır. Kimse kimsenin üzerinde tahakküm kuramaz hale gelmelidir. Biz
tanrılık oynayan devlet değil, bize Tanrı’nın topraklarında insanca
yaşayacağımız bir düzen ve var olacaksa bile o düzeni bize sağlamak adına var
olan bir devlet istiyoruz.
ÜÇ SÖZ:
‘’’’Gençler!
Bu Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak sizlersiniz. Cumhuriyet, fikri hür,
irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister.’’’’
Mustafa
Kemal ATATÜRK
‘’’’Hayvan
olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için, insanlığın acılarına sırt
çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen yeterli.’’’’
Karl MARX
‘’’’Her
şeyi SORGULA.’’’
Karl MARX