SADECE DÜŞÜNÜN...3...

Özgür DENİZ - 08.09.2020

Şimdi, insan, toplum, politik yapı olarak meflûç bir topluma geldiğinin söylendiğini ve bunun da aksini iddia etmenin kabil olmadığını söyledik de mi? Çünkü iki tarafın da kayıtlarını temel alarak söyledik bunu. Birileri var diyor ama O’ndan iz taşımıyor, birileri var diyor ama O’nu reddediyorlar. Şimdi burada tüm boyutlarıyla içinde bulunduğu yapının detayları hakkında bir şeyler söylemek istemiyorum. Merak ediyorsanız gidip hayatını okuyacaksınız. Hülasa olarak; içine doğduğu yapı, gerek insan, gerek toplum, gerek politik boyutlarıyla cahil bir toplummuş yani hakikatten yana cahil, behresiz bir toplum. Doğru mu bu? Tüm tetkiklerimiz neticesinde ifade ediyoruz ki; doğru. Ama O ne yapmış? En temelden, dipten, özbenlikten başlayarak o toplumu mutlak hakikat olarak gördüğü ve bildirmekle görevlendirildiği kelimelerin gücüyle tek bir nokta kalmayıncaya değin tamamen değiştirmiş de mi? Gördüğümüz resim bu. Çağlar gerisinden çağlar ötesine taşınan ve reddi imkânsız gerçeklik bu değil mi? Evet bu, aksini söylemek zor yani, çok zor. İçine doğduğu yapıyı tolere etmiş mi? Zamanla değişir deyip beklemiş mi, hiçbir rahatsızlık duymadan yaşayıp gitmiş mi? Muayyen bir güç kesbedinceye değin şöyle yaşayayım da sonra böyle yaşarım demiş mi? Teklif edilmeyen bir şey kalmamış ama o kabul edip geri çekilmiş mi? Hepsine hayır diyoruz. Evet diyen varsa da lütfen buyursun ifade etsin, ispat etsin diyoruz. Bana şu hayatta, Muhammed’i bir kişi gösterseniz olur mu lütfen? Ahlaki olarak, dil olarak, ekonomik olarak, adalet olarak, merhamet olarak, maddi yaşam olarak, hülasa; eylem olarak. Hayır, reddedenlerden değil, kabul edenlerden, reddeden zaten reddediyor, iz taşımasını bekleyemeyiz ondan değil mi? tolere etmediğin bir şeyin bir örneği olamazsın zaten ve bu gayet tabidir de. Şimdi çok fazla uzatmak istemiyorum ama bir sözle nokta koymak istiyorum, tabi düşünmek için, aklımız kadarıyla.

 

‘’’’Ey insanlar!

Görüyorum ki, evleriniz Rum Kayser’in evlerine,

Lükse hayranlığınız Kisra‘nın tutumuna,

Servet peşinde koşmanız Karun‘un anlayışına,

Saltanatınız Firavun‘un saltanatına,

Nefisleriniz Ebu Cehil‘in nefsine,

Gururunuz Ebrehe‘nin gururuna,

Yaşayışınız Sefihlerin yaşayışına benziyor

Allah için söyleyin!

Muhammedî olanlar nerede?’’ Yahya bin Muaz (r.a)

 

Lafla peynir gemisi yürümüyordu ve tarihin tekerleği dönmüyordu değil mi? Yanlış mıyım? Yanlışsam insanca çıkıp söylersiniz, pislikleşmeye, tiksindirici olmaya lüzum yok değil mi? Bendeniz ve gibiler, Allah ile, Muhammed ile, Kur’an ile aldatılmıyorsak yani hülasa; bizim üzerimizde dini afyon gibi kullanamıyorsanız bu bizim suçumuz değildir. Hem sizin beceriksizliğinizdir hem de bizim kör olmayışımızdır. Anladınız mı? Çünkü ancak ya kendiniz kadar cahil olanları ya da kendinizden daha ahmak olanları aldatabilirsiniz.

Tarih: 08.09.2020 Okunma: 403

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?