Anadolu’nun kutsal topraklarının herhangi bir köyünde dünyaya gelmiş, doğduğu topraklar üzerinde oynamış eğlenmiş ağlamış gülmüş, ömrü toprakla haşır neşir olmakla geçmiş, teri ve yaşı toprağa karışmış, ekmeğini alnının akıyla ve teriyle kazanmış, emeği kutsal bilmiş, tek bir insan kardeşinin elindekine göz dikmemiş, herkesin hakkına saygı göstermiş ve sahip çıkmış, askerliğini onuruyla ikmal etmiş, vergisini kuruşuna kadar ödemiş ve ödemekte olan, herkesle kendisini müsavi gören, şahsına tevdi edilmiş olan ve deruhte etmiş bulunduğu vazifesini namusuyla ifa etmeye çalışan, hakikati söylemeyi şerefli yaşamayla eşdeğer gören, dizlerinin üzerinde yaşamaktansa ayaklarının üzerinde ölmeyi tercih eden, tek bir insanın hakkını gasp etmemiş ve gasp edilmesine de göz yummamış, ne kadar da hiçbir anlamı olmasa da yine de kitabın ve kalemin gücüne inanan, aydınlanmanın eğitimden ve okumaktan geçtiğine inanan, insanca yaşamayı erek edinmiş, aklı önder bilen, bilimin ışığında yürüyen, adaletin varolmanın olmazsa olmaz önkoşulu olduğuna inanan, hür ve bağımsız yaşamaya meftun olan, kişilere ve kurumlara biat etmekten hazzetmeyen, herhangi bir yere iltisaklı yaşamaktansa yalnız yaşamayı tercih eden, kendi aklını kullanma cesaretini göstermeyi seven, gericiliğe yobazlığa bağnazlığa cehennem kadar uzak olan, değerleri olan ve onları korumayı ve ayakta tutmayı varolmakla eşdeğer gören, sömürüye amansız düşman olan, insanca ve hakça bir düzenden yana konuşlanmış ve konumlanmış bulunan, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle yaşayan, ezilenlerin sınıfından olan ve onların safında durmayı şeref bilen, insanlık onuruna yaraşır bir yaşam kavgası için savaşım veren, Cumhuriyete sımsıkı bağlı olan, hayatının hiçbir döneminde ihanet çukuruna düşmemiş ama kuru bir sadakatten de hazzetmeyen, tenkitten azade hiçbir kişi ve yapı olmadığına inanan, sevgiye ve barışa tabi olan ve kendi topraklarında tam bağımsız bir devlet hayali kuran bir insanım ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurlu bir evladıyım ya da böyle görülmesem bile böyle olması gerektiğine inanan biriyim, münhasıran komprador pezevenklerin evlat gibi görülmesine ve onlara ayrıcalıklı yaklaşılmasına lanet okuyan biriyim. Çendan şu sözlerin sarf edildiği ana dek böylesi bir yaşam sürdüm ve bu minvalde varolmayı tercih ettim.
Niye mi sert ve ağır konuşuyorum? İşte bu yüzden sert ve ağır
konuşuyorum ve bunun hakkım olduğunu düşünüyorum. Çünkü günahsız olan pervasız
konuşur. Çiğ yemedim ki karnım ağrısın. Ki, olması gerekeni söylüyorum ayrıca. Ne
yani bendeniz böyle yaşayacam ve kenara atılıp sadece seyredecem ama tüm
pislikler tam göbekte durup domuz gibi yaşayacaklar. Kahpelikten nefret
ediyorum. Aldatandan tiksiniyorum. Her şeyi asıl kendileri yapanlar pir-ü pak
sayılacaklar her daim her şeyde ama garipler, güçsüzler, masumlar pelliperişan
edilecekler. Onlar tertemizmiş gibi yaşayacaklar, diğerleri için mazgallar ömür
törpüsü olacak. Hiç ama hiçbir kimse bendenizden alçak olmadığı gibi üstün de
değildir. Bendeniz nasıl haddimi ve hududumu biliyorsam, konumu ne olursa olsun
herkeste bilecektir. Ta ki, devlet dahi olsa bu. Bendeniz bir suç işlediğimde
hangi muameleye tabi tutuluyorsam, konumu ne olursa olsun suç işleyen herkeste
aynı muameleye tabi olmalıdır. Devletin imkânlarından herkes eşit
faydalanmalıdır. Çünkü bir devlet varsa o devlet herkesin devletidir. Eğer
birilerinin devleti ise, o devlet benim devletim değildir ve olamaz da. Misal;
bendeniz askerliğimi nasıl yapmışsam, bu topraklar üzerinde yaşayan her bir
kimse de özel muameleye tabi tutulmadan aynı şekilde yapmak zorundadır. Özgürce
düşüncelerimi izhar etmek hakkımdır ve bu hakkım gasp edilemez, edilmemelidir. Düşünce
lanetlenip, lanetlik işler övülürse böylesi bir şerefsizliğe tükürürüm.
Tenkitten azade tek bir kimse yoktur ve olamaz. Kimse devlet gücüyle
zenginleşemez ve güç gösterisi yapamaz. Üstelikte varlık sebebi özünde
bendenizin olduğum bir devletse bu. Devlet benim olacak ama ben devletsiz
olacak ve devletsizler devletin olacak ve devleti istedikleri gibi kullanacak. Böylesi
bir soysuzluğa küfrederim. Tenkitten imtina eden sorumluluk almayacaktır. Bu
vatan kimsenin babasının çiftliği değildir ve badema da olmayacaktır,
oldurulmamalıdır. Kimseye de peşinen inanmak gibi bir mecburiyetim yoktur. Yaşadığım
hayatın karşılığı olan insanca yaşamak hakkımı istiyorum. Bendeniz nasıl fani
bir insansam, herkeste aynı şekilde fanidir. Söyleyecek söz çoktur ama anlayan
için fazla söze gerek yoktur.