Haddizatında politikayla pek işim
olmaz ve girmekten de hazzetmem politikanın kanlı, kirli, karanlık, bulanık ve
insan yutucu, boğucu sularına. Keza politika tefrikanın da başat müsebbibidir,
kardeşi kardeşe düşman ettiği yalan değildir. Başka türlüsü kabil midir? Kim
bilir? Çünkü politikaya girildiği zaman illaki netameli mevzulara dokunmak
zorunda kalınır ve söyleyecek çok şey olur. Dünya güvenli bir yer değildir!
Misal; İranlı komutanın katli, Kaşıkçı olayı, içeriye dönük olaylar vb. nice
olaylar konusunda illaki çözümlemeler yapılır, fikirler serdedilir ve tabii ki
de bunlar indi mülahazalardan, öznel yorumlardan ileri giden şeyler olmaz ama
bunlar bizim işimiz değil. Binaenaleyh, kendi dünyamızda fikirlerle cebelleşmek
daha iyi geliyor diye düşünüyorum, çünkü bu iyileştiriyor yahut
sakinleştiriyor. Geçelim! Bir kezliğine pek politika sayılmaz ama yine de
politikayla iltisakı olan bir olay hakkında yüzeysel olarak naçizane birkaç şey
söylemek geldi içimden, çünkü içimi çok acıttı, benzeri nice şeylerin acıttığı
ama susmak zorunda kaldığımız şeyler gibi. Vahşi kapitalizmin merkezi ve
merkezinden tüm dünyayı kontrol eden jandarması konumunda olan ABD de alçakça,
aşağılıkça, vahşice bir cinayet işlendi, insanlığın gözü önünde. ABD, Küresel
Derin Emperyalizmin silahıdır yani dokunan ama dokunulmayan maşadır! İstendikten
sonra mebzul miktarda sebep bulunabilir hatta farklı kulvarlara dönük
sorgulamaların tetiklenmesi içinde işlenmiş olabilir. Olan her şeyin bir sebebi
vardır ama yine de insan eliyle tutuşturulur her ateş, çünkü yeniden
şekillendirmek icap etmektedir insanlığı ve dünyayı. Ne ekersen onu biçeceksin,
elma ağacı diken armut toplayamaz! Münhasıran düşünelim ve kendi kafamızla
düşünelim. Hangi sonuç tezahür etmesin ki, bir sebebi olmasın? Sebepsiz sonuç
olmaz. Keza her hareket bir gayeye mebnidir, ister olumlu olsun, ister olumsuz.
Hareketimizi biz belirler ve kontrol ederiz ama! Şu âlemde tek bir şey olmasın
ki, olmasının altında bir sebep bulunmasın. Var olan her şeyin ontolojik
bağlamda bir hikmeti ve dünya hayatı bağlamında da bir sebebi mutlaka vardır.
Geçelim! Küresel deli, katil bir faşisttir. Elbette ataları da katildiler. George
Floyd’u öldürten de tam karşımızdadır. Elbette bir hedefe matuftur ve bunu
münhasıran kendisi ve sırtını yasladığı büyük efendileri bilmektedir. O hem
vahşi bir kapitalisttir hem de azılı bir faşisttir. Çükü faşizm ve kapitalizm
ikisi eşgüdümlü hareket eder yani iç içe gibi şeylerdir. Birbirlerini
beslerler. Faşizm olmasa kapitalizm, kapitalizm olmasa faşizm olmaz kolaylıkla.
Bu yöndeki meyillerin farklı taktikleri ve izdüşümleri vardır. Orası bizim
işimiz değildir. Bunu niye yaptı? Elbette bir sebebi vardır. Bazen işlenen
cinayetler kutsallarla makulleştirilmek ve normalleştirilmek istenirler. Yani dine
de cinayeti onaylatmak, bir nevi dini cinayete alet etmek isterler. Zaten dinin
alet edilmediği hangi alan yoktur ki, din adeta bir tecime aracı olmuştur,
alınıp satılan bir meta derekesine indirgenmiştir. Geçelim küresel faşist
delinin alçakça cinayetine: Elbette bu netameli bir yeltenmedir ama yine de
sebepsiz değildir, mutlaka büyük mikyasta bir sonuç doğurması arzu edilen ve
küçük mikyasta tahakkuk eden bir durumdur. Tahlili bizim işimiz değildir. Daha
önce demiştim ve yine söylüyorum, dünyanın yönü zifiri karanlığa doğru gidiyor,
zaten karanlıktayız ve daha da karanlığa hazır olmalıyız. Ve bu spontane
gelişen bir durum değildir. Sistemli, denetimli, bilinçli bir yöneltmedir. Her
koyun kendi bacağından asılır; küçük mikyasta doğruluğu bulunan ama büyük
mikyasta doğru olmayan bir sözdür. Tepkimizi elbette koymalıyız ama teennili de
olmalıyız. Akıl boşuna verilmedi ve kafa denilen kavanozda çürümek için
durmuyor!
SADECE DÜŞÜNÜN...13...
Özgür DENİZ - 22.09.2020
Tarih: 22.09.2020
Okunma: 435
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.