Lütfen istirham ediyorum düşünelim ve
ondan sonra bir karar verelim; yanlış mı doğru mu, yalan mı gerçek mi? Geçelim!
İnsan psikolojisini ve toplum sosyolojisini derinlemesine tahlil etmeden, insan
ve topluma dair hangi analizi yapabilir ve hangi hedefe koşabilirsiniz yahut
nasıl kalifiye insan tipi ve kaliteli toplum yapısı meydana getirebilirsiniz,
çendan buna hangi duruşla tavassut edebilirsiniz? Yapamazsınız gözüm
yapamazsınız. Ancak oyalanır durursunuz ve insanı, toplumu aldatarak
menfaatlerinizi temin yoluna gidersiniz. Bir de kendinizi bir bilen konumuna
yerleştirdiniz mi bu iş tamamdır. Bu da insanı alçaltan, küçülten bir durumdur,
velakin umursayan kimdir alçaklığı ya da küçüklüğü (((bu da bir nevi ölüm
emaresi ve kopkoyu cehaletin göstergesi değil midir)))? İnsanın ölü duruşundan
ve toplumun cehaletinden beslenirsiniz. Lütfen söyleyin karşımızda böyle bir
manzara yok mudur? Kim insanı tanımaktadır, kim toplumu anlama çabasına
girmektedir? Bu ülkede insanın ölü duruşundan ve toplumun cehaletinden kazanmayan,
beslenmeyen kim vardır? İnsan canlı olsa, toplum uyanık olsa kazanabilecek,
beslenebilecek kim vardır? Dinin ve ideolojilerin özlerini gerçekten idrak
etmiş olsalar insanlar, din ya da ideoloji üzerinden varolanlar ve beslenenler
varlıklarını sürdürebilirler ve beslenebilirler miydi? Elbette her layığını
bulur ve layığınca yaşar. Velakin bu şekilde nereye kadar gidebilirsiniz? Bir
yerde duvara toslamaz mısınız? Toslarsınız ama umursamazsınız. Çünkü size
sürekli kazandıracak bir insan tipolojisini ve toplum yapısını çoktan
oluşturmuşsunuzdur. Oysa tanımadığınız bir dünyaya kendinizi nasıl
anlatabilirsiniz? Maalesef bu ülkenin politikacısı da, şeyhi de, âlimi de,
aydını da, gazetecisi de, sanatçısı da ne insan psikolojisini ne de toplum
sosyolojisini tahlil edebilmiş tiplerdir. Hayır, hepsi toplumu kendi kafalarına
göre kurgulayarak ve kurguladıkları kimliği insana ve topluma dayatarak ve
yarattıkları kurgu insan üzerinden kazanıp, beslenerek varolmaya çalışan
asalaklardır. Bir tarafı Kemalizmle, bir tarafı Milliyetçilikle, bir tarafı İslamcılıkla
mayalamaşsınızdır ve artık onların girdikleri yoldan geri dönemeyeceklerini
biliyorsunuzdur. Öyleyse kazanmaya bakmalıdır, durduk yere insanı ve toplumu
uyandırmanın âlemi yoktur de mi? Maalesef ölü bir insanla ve cehaletin kıskacına
girmiş bir toplumla karşı karşıyayız. Herkesin hazır bir kalıbı vardır. Kimileri
için bir yanda Batı vardır, diğer yanda kendi toplumu ve bitevi ikisini
kıyaslamakla iştigal eder, bir tarafı onore ederken, diğer tarafı tezyif eder,
aşağılık kompleksine sokar ve kendisine çekmek için uğraş verir. Kimileri
içinde bir tarafta din sahibi olanlar vardır, diğer tarafta dine düşman olanlar
ve bu meyanda dini kullanabildiğiniz kadar kullanırsınız, dinin geleceğini
umursamazsınız, sözde din sahiplerini onore ederken, din dışında
bıraktıklarınızı tahkir edersiniz, aşağılık kompleksine sokarsınız ve kitleleri
de Allah ile aldatma yoluna gidersiniz. Kimiler içinde bir tarafta vatansızlar
vardır, diğer tarafta vatanına bağlı olanlar, bitevi iki tarafı kıyaslarsınız, birilerini
vatansız olarak tanımlar, tanıtırsınız, birilerini de vatan sevdalıları olarak,
bir tarafı onore ederken diğer tarafın tüm haklarını yok sayarsınız. Ondan
sonra da kimsenin yaşamak sevinci duyamayacağı, hayatın hiçbir tadının tuzunun
olmadığı bir ülke kurarsınız. Sonra da muhtelif yöntemlerle o ülkeyi korumaya
çalışırsınız. İnsanı yok edersiniz, yok ettiğiniz insanla var ettiğiniz vatanı
korumak derdine düşersiniz. Velakin bir
kez bile olsun, bir araya gelip, oturup, konuşup, müzakere edip, teati yapıp,
insan ve toplum adına değerli işler yapmak yoluna gitmezsiniz. Ama sizler
insansınız!!!
SADECE DÜŞÜNÜN...15...
Özgür DENİZ - 24.09.2020
Tarih: 24.09.2020
Okunma: 342
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.