SADECE DÜŞÜNÜN...15...

Özgür DENİZ - 24.09.2020

Lütfen istirham ediyorum düşünelim ve ondan sonra bir karar verelim; yanlış mı doğru mu, yalan mı gerçek mi? Geçelim! İnsan psikolojisini ve toplum sosyolojisini derinlemesine tahlil etmeden, insan ve topluma dair hangi analizi yapabilir ve hangi hedefe koşabilirsiniz yahut nasıl kalifiye insan tipi ve kaliteli toplum yapısı meydana getirebilirsiniz, çendan buna hangi duruşla tavassut edebilirsiniz? Yapamazsınız gözüm yapamazsınız. Ancak oyalanır durursunuz ve insanı, toplumu aldatarak menfaatlerinizi temin yoluna gidersiniz.  Bir de kendinizi bir bilen konumuna yerleştirdiniz mi bu iş tamamdır. Bu da insanı alçaltan, küçülten bir durumdur, velakin umursayan kimdir alçaklığı ya da küçüklüğü (((bu da bir nevi ölüm emaresi ve kopkoyu cehaletin göstergesi değil midir)))? İnsanın ölü duruşundan ve toplumun cehaletinden beslenirsiniz. Lütfen söyleyin karşımızda böyle bir manzara yok mudur? Kim insanı tanımaktadır, kim toplumu anlama çabasına girmektedir? Bu ülkede insanın ölü duruşundan ve toplumun cehaletinden kazanmayan, beslenmeyen kim vardır? İnsan canlı olsa, toplum uyanık olsa kazanabilecek, beslenebilecek kim vardır? Dinin ve ideolojilerin özlerini gerçekten idrak etmiş olsalar insanlar, din ya da ideoloji üzerinden varolanlar ve beslenenler varlıklarını sürdürebilirler ve beslenebilirler miydi? Elbette her layığını bulur ve layığınca yaşar. Velakin bu şekilde nereye kadar gidebilirsiniz? Bir yerde duvara toslamaz mısınız? Toslarsınız ama umursamazsınız. Çünkü size sürekli kazandıracak bir insan tipolojisini ve toplum yapısını çoktan oluşturmuşsunuzdur. Oysa tanımadığınız bir dünyaya kendinizi nasıl anlatabilirsiniz? Maalesef bu ülkenin politikacısı da, şeyhi de, âlimi de, aydını da, gazetecisi de, sanatçısı da ne insan psikolojisini ne de toplum sosyolojisini tahlil edebilmiş tiplerdir. Hayır, hepsi toplumu kendi kafalarına göre kurgulayarak ve kurguladıkları kimliği insana ve topluma dayatarak ve yarattıkları kurgu insan üzerinden kazanıp, beslenerek varolmaya çalışan asalaklardır. Bir tarafı Kemalizmle, bir tarafı Milliyetçilikle, bir tarafı İslamcılıkla mayalamaşsınızdır ve artık onların girdikleri yoldan geri dönemeyeceklerini biliyorsunuzdur. Öyleyse kazanmaya bakmalıdır, durduk yere insanı ve toplumu uyandırmanın âlemi yoktur de mi? Maalesef ölü bir insanla ve cehaletin kıskacına girmiş bir toplumla karşı karşıyayız. Herkesin hazır bir kalıbı vardır. Kimileri için bir yanda Batı vardır, diğer yanda kendi toplumu ve bitevi ikisini kıyaslamakla iştigal eder, bir tarafı onore ederken, diğer tarafı tezyif eder, aşağılık kompleksine sokar ve kendisine çekmek için uğraş verir. Kimileri içinde bir tarafta din sahibi olanlar vardır, diğer tarafta dine düşman olanlar ve bu meyanda dini kullanabildiğiniz kadar kullanırsınız, dinin geleceğini umursamazsınız, sözde din sahiplerini onore ederken, din dışında bıraktıklarınızı tahkir edersiniz, aşağılık kompleksine sokarsınız ve kitleleri de Allah ile aldatma yoluna gidersiniz. Kimiler içinde bir tarafta vatansızlar vardır, diğer tarafta vatanına bağlı olanlar, bitevi iki tarafı kıyaslarsınız, birilerini vatansız olarak tanımlar, tanıtırsınız, birilerini de vatan sevdalıları olarak, bir tarafı onore ederken diğer tarafın tüm haklarını yok sayarsınız. Ondan sonra da kimsenin yaşamak sevinci duyamayacağı, hayatın hiçbir tadının tuzunun olmadığı bir ülke kurarsınız. Sonra da muhtelif yöntemlerle o ülkeyi korumaya çalışırsınız. İnsanı yok edersiniz, yok ettiğiniz insanla var ettiğiniz vatanı korumak derdine düşersiniz.  Velakin bir kez bile olsun, bir araya gelip, oturup, konuşup, müzakere edip, teati yapıp, insan ve toplum adına değerli işler yapmak yoluna gitmezsiniz. Ama sizler insansınız!!!

Tarih: 24.09.2020 Okunma: 338

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?