Ulan Türklük’le, İslam’la-Kur’an’la,
Cumhuriyet’le, İman’la meydan okuyorum, hadi insan evladı iseniz, bu olgular
temelinde serdettiğim düşünceleri insanca, namusluca cerhedeniz, şiddete,
kuvvete, haksızlığa, hukuksuzluğa meyletmeden. Hadi kafanızı ortaya koyarak
cerhedip ıskat ediniz bendenizi. O zaman önünüzde diz çökmezsem ve sonsuza dek
suskuya mahkûm etmezsem kendimi namerdim. Kafanıza da mı güvenemiyorsunuz? Yoksa
sizin Milliyetçiliğinizin de, Cumhuriyetçiliğinizin de, İslamcılığınızın da, Cemaatçiliğinizin
de içine tükürürüm. Zaten eğer olguların gerçek mahiyetlerine göre mevcut
durumumuzu teşrih masasına yatırsak neticede Türklük’le, İslam’la,
Cumhuriyetle, İmanla hiçbir iltisakınızın olmadığı Allah, Muhammed, Kur’an ve
Büyük İnsanlık şahit olsun ki aşikâr olacaktır. Bu yüzden de böylesi bir meydan
okumaya cevap veremezsiniz elbette. Devletse hepimizin devleti, hukuksa
hepimize eşittir herhalde. Eşit değilse de hukukunuzun da içine tükürürüm.
Vatansa hepimizin vatanı, dinse hepimizin dini, cumhuriyetse hepimizin
cumhuriyeti, bayraksa hepimizin bayrağı, ki bunlara Tanrı şahidim olsun ki
sizlerden daha bağlıyım, daha fazla sahip çıkıyorum, nihayetinde size ait
şeyler değiller ve bendeniz de sizden izin alıpta bunlara sadık olacak değilim
yahut sizlere göre kendimin görecek değilim veyahut ona göre kendimi ortaya
koyacak değilim. Ki, nihayetinde küfretmiyorum, terörist değilim, darbe
havariliği yapmıyorum. Tek bir cana kıymadım, kıyanın da… Her hâlükârda
gideceğim bağımsız mahkemeler herhâlde vardır ve herhalde bana ayrımcılık
yaptıracak kadar şerefiniz çürümemiştir. Öyle bir şey olursa zaten varlığınıza
da, şerefinize de, adaletinize de tükürürüm ve sizler birer zalimden başka bir
şey değilsinizdir. Ki, haddizatında bu mülahazalardan dolayı böyle bir yola
yeltenecek kadar da düşük değilsinizdir galiba, yoksa gülünç olursunuz. Zira
bendeniz öylesine böyle söylüyorum yani bu kadar düşükseniz böylesi bir adil
yargılama olur herhalde diyorum. İslam’a
bakıyorum İslam’la alakanız yok, Türklüğe bakıyorum Türklükle alakanız yok,
Cumhuriyete bakıyorum Cumhuriyetle alakanız yok, İman’a bakıyorum İman’la
alakanız yok, peki sizin neyle alakanız var? Sizlerin tek bir şeyle alakanız
var; menfaatle. Kalıplarınıza yazıklar
olsun! Şöyle baksak kallavi insanlar gibi görünürsünüz ama o kadar küçüksünüz
ki, görebilmek ve fark edebilmek kifayet edecektir bunu anlamaya.
Bizler bakar körler olduğumuz için
bizleri çok kolay bir şekilde sihirbazca marifetlerine inandırabilmektedirler.
Haddizatında hakikat o kadar basit ki, sebep ve sonuç o kadar berrak ki ama
öyle bir çorba yapıyorlar ki ayırın ayırabilirseniz. Tıpkı, her şeyi çoğaltarak
içinden çıkılmaz hale getirdikleri gibi ve halkında bir türlü anlamadığı için
anlamak uğruna hep bunlara başvurmak zorunda kaldığı gibi. Böyle olunca da
ancak bunların izah ettikleri minvalde anladığı ve nihayetinde uyutulduğu gibi.
Maalesef yukarılardan belirlenen ve bize indirilen doğrularla yaşamaya
alışmışız. Misal; adam alıyor eline sazı, başlıyor çalmaya ve söylemeye,
Liberalizmden, Neo Liberalizmden, Postmodernizmden, Demokrasizmden vb. dem
vuruyor ve iri ama boş laflar ediyor. Her yönde, her olayda böyledir bu. Bana ne
lan senin izm’lerinden? Niye insanca olguyu, olayı, sebebi, sonucu berrak bir
şekilde ortaya koymuyorsun? Oysa sebep ve sonuç o kadar belli ki. Öyle iri ama
boş laflarla izaha lüzum yok. Haaa o zaman halk uyanıverir de mi? İşte orada
durup düşünmek gerekir. Kafaları uyandırmaya gerek yok, her şeyi sarih bir
şekilde izhar ederek de mi? Çorba yapalım ki, karışık içsinler ve kafalar da
kalplerde hep bulanık kalsın, ayıklamakla uğraşsınlar dursunlar ne söylenmek
isteniyor acaba diye. Böylesi bir kahpeliğe ne lüzum var? Ondan sonra güya bir
fikrin insanıymış gibi sunarlar kendilerini böyleleri. Fikrinin içine tüküreyim
senin, daha fikrini onurluca savunacak cesaretin yok pezevenk. Basit bir misal
verelim burada, şöyle ki; diyelim ki yoksulluk var, yoksulluk bir olgu değil
mi? Yani belirli sebeplerin malum sonucu değil mi? Aynen öyle. Yani sonuç mu?
Sonuç. Peki, bu sonucu doğuran sebep nedir? Gayet açık; israf, haksız kazanç,
sömürü, mülkün birkaç elde temerküz etmesidir değil mi? Kesinlikle öyle. Basit
ama geniş şekilde de izah edilebilir yine. Bugüne kadar filhakika malum
sonuçtan ve sebeplerinden defaatle bahsettik. Durum bu kadar sarihtir yani. Şimdi
bunu öyle lafı dolandırarak, güya akademik laflar üfürerek, türlü türlü izm’lerle,
halkın anlamadığı kavramlarla izah ve izhara ne gerek var? Çık, halkın
anlayacağı dilden, sonucu da, sebebi de, çözümü de insan evladı gibi izah ve
izhar eyle. Neyden korkuyorsun? Ki, çendan halk gerçeği bilir ve yapması
gerekenin de ne olduğunun farkına varır ama bu birileri için tehdittir,
tehlikedir değil mi? Aydın değilsiniz pezevenkler. Namussuzunuz, şerefsizsiniz.
Bilgiçlik taslayan küstahlarsınız.