Sahi gerçek dünyada sınıf olacak mı?
Sınırlarla ayrılacak mı insanlar? Sömüren pezevenk sömürebilecek mi? Savaşlarla
ölecek mi insanlar? Düşmanlık olacak mı? Senin rengin şu, senin ki şu denilecek
mi? Kuşlar hep aynı ötecek, insanlar aynı dilden mi konuşacaklar? Kuvvetli ve
zayıf olacak mı? Mülkü tekeline alabilecek mi birileri? Birileri hep mi acıyı
kanıksayarak yaşayıp, birileri malı hamuduyla mı götürecekler? Birileri benim
derim şöyle ben üstünüm her şey benim için vardır diyebilecek mi? Birileri Din
benim dediğimdir diye tafra yapabilecek mi? Allah deyince her zaman mı
aldanacaklar insanlar, şeytanlara? Birileri insanları ayırabilecek mi? Birileri
ben devletimin dediğini yaptım masumum diyebilecek mi? Hey sen, niye öylesin,
böyle, benim gibi olmalısın diyebilecek mi birileri? Birileri ben güçlüyüm ama
sen zayıfsın, öyleyse bana boyun eğeceksin diyebilecek mi? İnsanlar farklı
konuştukları için terörist damgası yiyecekler mi hep böyle? Birileri Din benim
anladığım gibidir, senin Dinin yanlıştır gel benim Dinime tabi ol diye talimat
verebilecek mi? Birileri hiç sorgu sual olunmadan taltif edilecek mi? Birileri
ya aslında ben yaptığım şeyi şu maksatla yapmıştım ama şöyle bir sonuç ortaya
çıktı yani ben günahsızım diyebilecek mi? Birileri burası benim mekânım, benim
yurdum, benim dünyam burada sana yer yok diyebilecek mi? Uzar gider... İnsanlar
bir bütündür bölünemez bebeğim! Ama sen geri zekâlı olduğun için anlayacak
çapta değildin. Anlatacaklar! Anlayacaksın... Herkesin bir ve eşit olduğunu
öğretecekler, öğreneceksin ama telafisi olmayacak bu öğrenmenin. Çünkü her
şeyin bir zamanı vardı ve zamanında olmalıydı her şey. Bilmiyordum olmayacak.
Biliyordun yapmadın olacak ve başına gelecek olan buna göre gelecek ve
susacaksın. Konuştuğunda kırbaçlar inecek sırtına. Dua edin o gün o hesapta
olmayayım…!
Hayat şimdilik oyun, o hayatın hesabı
oyun oynamaya benzemez bebeğim! Oynadığın yeter diyecekler, şimdi o oyunu nasıl
oynadın diye soracaklar. Bir de bize anlat o oyun için koyduğun kuralları da
beraber oynayalım diye söyleyecekler. Verebilecek cevabın olabilecek mi? Artık
hükmünün olmayacağı yaşına kadar keyfince yaşadın, oynadın, dem sürdün,
düşünmeden hareket ettin, yedin içtin kustun, köpek gibi ürdün, her şey güzeldi
ama şimdi kalkmış aslında öyle olmamalıydı, aldanmışız diyorsun, peki bunu
hangi akılla söylüyorsun diyecekler. O zaman dünya tatlıydı da şimdi mi
acılaştı diye soracaklar ve kan kusturacaklar. Evladına haram helal demeden leş
yığdın ama şimdi kalkmış aldandık diyorsun, madem öyle o zaman yığdıklarından
vazgeçip, çaldıklarını dağıtabiliyor musun derlerse ne cevap vereceksin? Nutuk çekmek
kolaydı, sabret demek kolaydı, ahireti düşündürmek kolaydı, madem her şey böyle
kolaydı de niye yapmadın kendin ve insanları aldattın, haklarını yedin,
yedirdin diyecekler. Ah be ya, demek ki nasıl yaşadıysan, yaşamına denk sual
olunacaksın ve cezan da farklı olmayacak. Öyle nedamet giryanlarına boğulmak
fayda etmiyor ve kurtarmıyor. Düşesiye köpek gibi yaşayıpta, düştüğünde
insanlaşmak, daha doğrusu insanlaşmış gibi yapmak çare olmuyor. Son pişmanlık
ettiklerine kurtuluş yolu bulmuyor. İnsanın değil insanların hakkı bulunuyor üzerinde.
Helalleştin mi hakkını yediklerinle, oyunda haksızlık ettiklerinle diyecekler.
Hepsine ulaşamadım diyebilecek misin? Alacağın cevabı kestirebilecek misin? Hep
yalan söyledin, takatin tükendiğinde mi hatırladın doğruların olduğunu
diyecekler. Söylüyorsun da hiçbir hükmü yok, çünkü söylediğin yalanlar
belirledi sonuçları, şimdiki doğrular o gün doğan ve boğan sonuçları
değiştirmeye yetmez diyecekler. Ve hesabı kesecekler, önüne koyacaklar.
Ödeyeceksin, ödetecekler!