Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Aylardır iş aramıyorsanız.... Yüzlerce işyerine müracaat edip de kulağınız telefonunuzun zilinde değilse... Her telefon çalışında yüreğiniz acaba bir “görüşme daveti mi”, diye kıpır kıpır olmuyorsa... Hele haftalar boyunca telefonunuzun zili hiç çalmadığı için derin bir karamsarlık duygusuna kapılmamışsanız...
İşsiz kaldığınız süre aylardan yıllara evrilmemişse... Artık sadece, eğitim eksikliğiniz, yabancı dil yetersizliğiniz, tecrübesizliğiniz değil de yaşınız da iş bulma konusunda engel olmaya başlamamışsa... İş müracaatlarından bıkıp usanmamış, iş bulabilmekten ümidinizi kesmemişseniz...
Tabii ki size kriz yoktur!
* * *
Bir mesai günü, akşam değil de öğlen saatlerinde evinize başınız öne eğik, hatta süklüm püklüm gelmediyseniz... İşten çıkarıldığınızı eş ve çocuklarınıza söyleyecek kelimeler boğazınızda düğümlenmemişse... Derin derin düşüncelere dalmamışsanız...
Evde işsiz işsiz otururken, sokaktan geçen simitçinin, sütçünün, hattâ evin içindeki karınızın bile bir işi olduğuna gıpta etmemişseniz... Dizilerdeki işsiz rolünü oynayan karakterlerin aslında, hem de çok iyi birer işleri olduğunu düşünmek size dokunmamışsa...
Zehir gibi bir suçluluk ve değersizlik duygusu içinizi çürütmemişse... Üretime katılamamanın ezikliğini içinizde hissetmemişseniz... Bu duygu ve düşünceler aylar, hatta yıllarca ruh ve zihninizi yıpratmamışsa... Elbette bu insanı çıldırtan duyguları idrak etmenize de imkan yoksa...
Ve içinde bulunduğunuz eziyet, size hiç bitmeyecekmiş gibi, artık asla bir işiniz olamayacakmış gibi gelmemişse... İşsizilik paniğine hiç kapılmamışsanız... Bir çaresizlik ve tükenmişlik hissini duymamışsanız... Artık size oturup ölümü beklemekten başka bir şey kalmamış gibi içiniz hiç daralmadıysa...
Elbette sizin için bir kriz söz konusu değildir!
* * *
Yıllarca uğraşıp didindikten sonra mucizevî bir şekilde işe giren oğlunuz, kızınız veya damadınızın pat diye işten çıkarıldığı haberini almamışsanız... Yeğeniniz, kuzeniniz, kardeşiniz işsiz kalmamışsa... Haberi duyunca yüreğiniz “cız” etmediyse... Bir ölüm olmadığı halde, eviniz bir ölü evi sessizliğine gömülmemişse...
İşten çıkarılmanız dolayısıyla evinizin düzeni bozulmamışsa... Artık gelecek aylarda nasıl geçineceğiniz, çocuklarınızın eğitimini nasıl sürdüreceği konularında hiç endişe duymadıysanız... Çocuklarınıza daha önce verdiğiniz harçlıkları artık veremeyecek olmanın sancısı içinizi hiç acıtmamışsa...
Tabii ki, kriz size teğet bile geçmemiştir.
* * *
İşsiz kalan bir baba değilseniz... İşsizlik süresi uzadıkça asabileşmenin ne demek olduğunu bilmiyorsanız... Evde huzur kalmadığından ve yarın ne olacak kaygısından çocuklarınızın okul başarısı gittikçe düşmemişse...
Kadınsanız, işsiz kocanın şiddetine uğramadıysanız... İşsiz kocanızın huylarının gittikçe değişmesine, içki, kumar, kahve alışkanlıkları edinmeye başlamasına korkuyla tahammül etmek zorunda kalmadıysanız... Her geçen gün eşinizin yozlaşmakta olduğunu acıyla izlemediyseniz...
Elbette kriz sizin semtinize bile uğramamıştır.
* * *
Üniversiteden mezun olan, askerden gelen çocuklarınız aylarca iş aramak zorunda kalmamışsa... Müracaat ettiği yerlerde yabancı dili akıcı değil diye aşağılanmamışsa... Türkiye'de doğduğuna, tahsil gördüğüne isyan etmemişse... Çocuğunuzun kendini yeyip bitirdiğine, inancını yitirdiğine kahrolmamışsanız... Çocuğunuzun hayal kırıklıklarına aylarca gözyaşı dökmemişseniz ve halen gözyaşı dökenlerden biri değilseniz...
İki bin yıllık devlet örgütünün güvencesindeyseniz... Devletin ekonomik kaynakları ve hazinesi emrinize amadeyse... Bir işaretinizle, devlet bankaları damadınızın çalıştığı şirkete, TV-Gazete sahibi olsun diye 750 milyon doları verebiliyorsa... Çocuklarınızın değil iş bulma derdi, işlerinin minicik bir bozulma ihtimali bile yoksa ve hiçbir zaman olmayacaksa...
Size değil, sizin 7 göbek, 7 sülalenize de kriz yoktur.
Kriz size yüzyıllar boyunca uğramayacaktır da!
Güvence altındasınız.
Emin olunuz!
Eminsiniz zaten!
Kriz size dokunamaz.
Çünkü dokunulmazsınız.
Girebilemez sizin çevrenize “kriz” sözcüğü!
Önceki Yazılar